Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/56 E. 2023/784 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/56
KARAR NO : 2023/784

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/01/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
müvekkili şirket nezdinde Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı sigortalı —–tarafından satın alınıp —– Türkiye’ye ithal edilen emtianın nakliyesini
üstlenen davalı ana nakliyeci —–
sigortacısı olduğu fiili nakliyeci davalı ——firmasının
sorumluluğunda iken hasar gördüğünü, hasarın şirkete ihbarı üzerine gerekli tahkikat başlatılmış ve Sigortacılık
Kanunu 22.Maddesi uyarınca hasar ve durumun tespiti için bağımsız ve uzman eksper tayin edildiğini, —— tarafından yapılan incelemeler sonrasında 13.10.2020 tarihli ve ——rapor numaralı ekspertiz raporu hazırlandığını, davaya konu olay, davalı şirketler tarafından ayıplı bir şekilde
yapılan taşımadan kaynaklı hasar bedelinin davalılara ve sigortacısına rücu olgusuna dayandığını, Anılan
dosya muhteviyatı dikkate alınarak nakliye hasar bedelinin tamamının 09.11.2020 tarihinde ilgilisine
ödendiğini, anılan tutanaklar ve diğer belgeler ışığında ödenen tazminattan %100 oranında davalıların sorumlu olduğu ortaya çıktığını, davacı şirket tarafından davaya konu hasar sebebiyle davalılardan —–ayrı ayrı ihtarname
gönderilmesine rağmen ödeme yapılmadığını, diğer davalı —– yapılan rücu başvurusuna ise sigortalısına atfı kabil kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğinden bahisle olumsuz cevap verildiğini, davaya konu sigorta hasarı müvekkil şirketçe ödenmiş olup anılan hasardan sorumlu olan davalılar hakkında yasal süresi içersinde —–. İcra Müdürlüğü’nün —–sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış ve borçlular tarafından takibe itiraz edildiğinden, vaki itirazlarının iptaline, takibin devamına,
davalının haksız itirazından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine,
yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı —— vekilinin
24.02.2022 tarihli cevap dilekçesinde özetle; eldki davanın konusu —— Türkiye’ye taşıması müvekkilimiz taşıyıcı şirket tarafından
yapılan emtianın hasarlandığı iddiası ile hak sahibi olduğu iddia eden davacının, müvekkil şirkete açmış
olduğu tazminat davası olduğunu, söz konusu davanın uluslararası bir taşımayı ihtiva ettiğinden işbu ihtilafın
çözümünde Türkiye’nin 3939 sayılı Kanun ile katılmayı uygun bulduğu Eşyaların Karayolundan
Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi (CMR Konvansiyonu) hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacının ödeme yaptığına dair delil yoktur, davacının husumet ehliyetinin sabit olmadığını, malın
hasarlanmasının sebebi hatalı ambalajlama olduğunu, sundukları ——
raporunda ambalajlamanın hatalı olduğu nedenleriyle açıklandığını, iddia edilen hasarın oluştuğu ve kesinlikle ikrar kabul edilmemek kaydıyla bir an için müvekkilin hasar sebebiyle sorumlu olduğunu
düşünsek dahi hasarda taşıyıcıya rücu meblağı CMR hükümlerine göre hesaplanmamıştır, dava değerine,faizin başlangıç tarihine ve faizin oranına itiraz ettiklerini, davacının icra inkar tazminatı talebi, alacağın likit
olmaması sebebiyle kabul edilemez. Yukarıda izah edilen nedenlerle davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı——Vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı —— şirketi arasında taşıma işi gerçekleştirilmesi konusunda anlaşma
sağlandığını, söz konusu taşıma işi de müvekkil firma tarafından diğer davalı —– yaptırıldığını, müvekkil şirket söz konusu taşıma işinden kaynaklı tüm
yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, taşıma işinin eksik ve ayıplı bir şekilde gerçekleştirildiği varsayılsa dahi taşıma işi —— yaptırıldığını ve
müvekkil firma fiili taşıyan konumunda olmadığını, bu sebeple müvekkilin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davacı yan huzurdaki dava ile eksik/ayıplı taşıma hizmetine istinaden sigortalısına
ödemiş olduğu hasar bedelini rücuen talep ettiklerini,müvekkili şirketin fiili
taşıyan konumunda olmadığını, işbu davanın müvekkili açısından reddi gerektiğini, kaldı ki CMR Konvansiyonu uyarınca, gönderinin ambalajlanmasından ve istek sahibinin talimatından ileri gelen hasar ve
gecikmelerden müvekkil şirketin sorumlu olmadığını, dava dışı firmanın daha önce yapmış olduğu sevkiyatların bilinmediği gibi, salt önceki sevkiyatlarda sorun çıkmadığı gerekçesiyle dava konusu taşıma işindeki ambalajlamanın yeterli olduğu ileri sürmek abesle iştigal olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, —–.İcra Dairesi —–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —–.İcra Dairesi —– Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile davacının sigortalısına sigorta tazminatı ödemesine gerekçe olan olayda; dava
dışı gönderici/satıcının sorumluluğunda olan taşınan ürünlerin ahşap palet üzerine sabitlemesinin, dosyaya sunulu olan fotoğraflardan görüldüğü üzere
yeterli olmadığı, bu haliyle ambalajın ürünün sağlam olarak sevkinde yeterli
olamayacağı, hasarın meydana gelmesinde sorumluluğu olmayan taşıyıcıların yüklemeye nezaret yükümlülüğünü yerine getirmediği bundan dolayı da müterafik
kusuru olduğunun ileri sürülemeyeceği, CMR Konvansiyonu 17’nci madde
4.paragraf (b) fıkrasında da yer alan ‘hatalı ambalajlama ve/veya ambalaj
yetersizliği’ nin varlığının sübuta ermesiyle davalı taşıyıcıların hasardan
sorumlu tutulamayacağı,davacı sigorta şirketince sigortalısına bir tazminat ödemesi yapılmış olsa da davalı taşıyıcıların zararın meydana gelmesinde sorumluluklarıbulunmadığından, davacı şirketin somut olaya bağlı olarak davalı
taşıyıcılardan rücuen talep edebileceği tazminat alacağının bulunmadığı, bu
nedenle davalı taşıyıcıların aleyhlerine başlatılan takibe vaki itirazlarının
yerinde olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 08/03/2023 tarihli bilirkişi ek raporu ile davacının sigortalısına sigorta tazminatı ödemesine gerekçe olan olayda; dava
dışı gönderici/satıcının sorumluluğunda olan taşınan ürünlerin ahşap palet
üzerine sabitlemesinin, dosyaya sunulu olan fotoğraflardan görüldüğü üzere
yeterli olmadığı, bu haliyle ambalajın ürünün sağlam olarak sevkinde yeterli
olamayacağı,hasarın nedeni olan ambalaj hatasının taşıyıcı tarafından çıplak gözle görülebilmesi ve yükleme esnasında fark edilebilmesi mümkün görülmediğinden,hasarın meydana gelmesinde sorumluluğu olmayan taşıyıcıların yüklemeye nezaret yükümlülüğünü yerine getirmediği bundan dolayı da müterafik kusuru olduğunun ileri sürülemeyeceği, CMR Konvansiyonu 17’nci madde 4.paragraf (b) fıkrasında da yer alan ‘hatalı ambalajlama ve/veya ambalaj yetersizliği’ nin varlığının sübuta ermesiyle davalı taşıyıcıların hasardan sorumlu
tutulamayacağı,davacı sigorta şirketince sigortalısına bir tazminat ödemesi yapılmış olsa da davalı taşıyıcıların zararın meydana gelmesinde sorumlulukları
bulunmadığından, davacı şirketin somut olaya bağlı olarak davalı taşıyıcılardan
rücuen talep edebileceği tazminat alacağının bulunmadığı, bu nedenle davalı
taşıyıcıların aleyhlerine başlatılan takibe vaki itirazlarının yerinde olacağı sonuç
ve görüşlerine ulaşıldığı şeklindeki kök raporda yer alan görüşlerimizin
muhafaza edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Türkiye’ye karayolu ile nakliye esnasında meydana geldiği, teslim sonrası davacı sigortaya
ihbar sonrası yaptırılan ekspertiz sonucunda, hesaplanan tazminat tutarı olan toplam
95.083,70TL’nin sigortalıya ödenmesiyle, davacının rücu amacıyla başlattığı takibe, takip borçlularının vaki itirazı ile duran takibin iptali talebiyle huzurdaki davanın tesis edildiği anlaşılmıştır.Somut olayda davacının rücu talebini dayandırdığı tazminat ödemesine ilişkin hasar uluslararası karayolu taşıma işi sonucunda ortaya çıktığından; alıcının, gönderenin ve/veya
onlardan birinin sigortacısının (halefiyet hakkını elde etse dahi) taşıyıcıya rücu edebileceği tazminat alacağının olup olmadığı, varsa miktarının tayininde (CMR Konvansiyonu’nun 1. maddesi uyarınca bu sözleşme, “yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az birisinin akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgâhı ve milletine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt
ile karadan taşınmasına ait” her mukaveleye uygulanması gerektiğinden; CMR md.4 hükmüne göre uluslararası taşıma işine ilişkin sevk belgesinin yokluğu, usule aykırı oluşu veya kaybolması dahi, CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olan taşıma mukavelesinin varlığı ve geçerliliğini de etkilemeyeceğinden)
CMR Konvansiyonunun gözetilmesi gerekecektir. Bu bağlamda CMR Konvansiyonu` (“—– 04.01.1995 tarih
ve—- sayılı —– yayımlanan “Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkındaki
Anlaşma`nın”) uygulanması bakımından taşıyıcı, çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması
için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve
ihmallerinden (CMR md.3); keza taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut da çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı (CMR md.17/3) sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumludur. Ayrıca taşıyıcı (ister belli bir ücret karşılığında yükü kendi taşısın, ister navlununu ödemek suretiyle alt taşıyıcıya taşıtsın ); Konvansiyonda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıdığı (ya da alt taşıyıcıya taşıttığı) eşyayı varma yerinde “teslim aldığı haliyle” alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi “yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere” taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış
mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesuldür (CMR md.17/1) . Bu sorumluluğun gereği olarak CMR Konvansiyonu`nun 34`üncü ve takip eden
maddelerindeki düzenlemelere göre taşıyıcılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu gibi, taşımacılardan biri veya birkaçı aleyhine aynı zamanda dava açılması da mümkündür (CMR md.36/son paragraf) .Somut olayda bilirkişilirce hasarın nedeni, dava dışı göndericinin sorumluluğunda olan ambalaj yetersizliğidir. Taşınan yükün parsiyel olarak başka
yüklerle birlikte taşındığı da göz önüne alındığında, araç üzeri istifleme ve sabitlemenin taşıyıcının sorumluluğunda olduğu ancak mevcut durumda araç üzerinde bir istifleme ve sabitleme yetersizliğinden söz etmek mümkün görünmediği, taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi kendisi yapmasa bile yüklemeye nezaret kuralı çerçevesinde,taşınan ürüne ait ambalajlamada gözle görülebilir ve açıkça tahmin edilebilir bir hata olduğunda göndericiyi uyarması, gereğinin gönderici/taşıtan tarafından yerine getirilmemesi durumunda da taşıma senedi (CMR) üzerindeki 16. Sütuna bu durumu not olarak belirtmesi gerekmekte olup, böyle bir notun veya bu konuda tarafların katılımı ile düzenlemiş bir tutanağın varlığı halinde, taşıyıcı nezaret yükümlülüğünü yerine getirdiğini
ispat külfeti ile karşılamış olacağı, ancak somut olayda meydana gelen hasarın nedeni olan ahşap palet üzeri sabitleme yetersizliğine bağlı olan ambalaj eksikliğinin taşıyıcı tarafından tespit edilebilmesi ve göndericinin uyarılması mümkün gözükmediği, bu nedenle de hasarın meydana gelmesinde sorumluluğu olmayan fiili taşıyıcının yüklemeye nezaret yükümlülüğünü yerine getirmediği bundan dolayı da müterafik kusuru olduğunun
ileri sürülemeyeceği, CMR Konvansiyonu 17’nci madde 4.paragraf (b) fıkrasında da yer alan ‘hatalı ambalalama ve/veya ambalaj yetersizliği’ nin varlığının sübuta ermesiyle davalı taşıyıcıların ve doğal olarak fiili taşıyıcının sorumluluk sigortacısının hasardan sorumlu tutulamayacağ bildirilmekle usul ve yasaya uygun kök ve ek bilirkişi raporu hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harcın 1.182,38 TL harçtan karşılanarak bakiye 912,53 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenecek 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin, davalı —– vekilinin (e-duruşma vasıtası ile) davalılar —–vekilinin (e-duruşma vasıtası ile) yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde—–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.