Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/547 E. 2023/801 K. 13.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/547
KARAR NO : 2023/801

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2022
KARAR TARİHİ : 13/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVADavacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/borçlu —– abonesi olduğunu, Davalının —– adresinde sağlanan enerji bedeline karşılık olan 22.03.2021 ve 22.04.2021 son ödeme tarihli fatura bedellerini günü geçmiş olmasına rağmen ödemediğini, Tüketim faturalarını ödemeyen davalı/borçlu ——sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, Borçlunun ise 07.09.2021 tarihli dilekçesi ile iş bu icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ,Davalı/borçlu ‘nun itiraz dilekçesinde bir borcu bulunmadığı iddiasıyla takip konusu – borca, faize ve ferilerine itirazda ettiğini, takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Merkezi Takip sisteminin —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, Davanın kabulü ile Merkezi Takip sisteminin —–esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine merkezi takip sistemi yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacı elektrik şirketi —–ile davalı—–. arasında —–” adresinde kurulu bulunan—— numaralı tesisat üzerinden 15.02.2021 tarihinde “Perakende Satış Sözleşmesi” imzalandığı, Davalı şirketin, —— adresinde elektrik kullandığı konusunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı, dava konusu tesisatta, sözleşme tarihinden itibaren yapılan tüm tüketimlerden ve bu tüketime tahakkuk eden elektrik bedellerinden davalı şirketin sorumlu olacağı, davalı şirket tarafından takibe itiraz dilekçesinde, faturaların çok yüksek ve hatalı hesaplandığını belirtmiş olsa da, Davaya konu sözleşmede belirtilen 8,34 kw’lik kurulu güç üzerinden yapılan hesaplamada tespit edilen tüketim miktarı ile davacı şirket tarafından, davalı adına düzenlenen faturalardaki tüketim miktarlarının birbiriyle tamamen uyumlu olduğu ve EPDK tarafından onaylanan/belirlenen tarifeler üzerinden yönetmeliklere uygun olarak faturalandırıldığı ve faturalandırmada herhangi bir hata olmadığının tespit edildiği, davalı şirket tarafından, Tablo-1 de belirtilen fatura bedellerini ödediğine dair herhangi bir belge de sunulmadığından, Davalı şirketin, bu faturalardan ve faturalara tahakkuk eden bedellerden sorumlu olacağı, davacı şirket alacağının, 2.019,19 TL asıl alacak, 132,66 TL gecikme faizi ve 23,88 TL Faizin KDV’si olmak üzere, Toplam 2.175,73 TL olacağı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı tarafından —— tesisat numaralı aboneliğe tahahhuk ettirilen elektrik faturasının ödenmediği, davacı tarafından hizmetin sunulduğu, davalı tarafından da elektrik kullandığı tespit edilmiştir. Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi, faturalar ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile Merkezi Takip sisteminin—— esas sayılı icra takip dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 269,85 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.176,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.144,19 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı KESİN OLMAK olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.