Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/515 E. 2023/415 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/515 Esas
KARAR NO: 2023/415
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2022
KARAR TARİHİ: 13/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında mal alım satımı gereği ticari ilişki olduğunu, dava konusu borcun kaynağının taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi içerisinde mal alım satımına ilişkin düzenlenmiş faturalar olduğunu, 2021 yılında devreden 229,05 TL alacak ile 13.09.2021, 08.10.2021 ve 10.11.2021 tarihli 3 adet fatura alacağına karşılık 22.11.2021 tarihinde davalı borçlu tarafça müvekkili şirkete 50.000,00-TL” lik çek verilmiş, Daha sonra devam eden cari hesap ilişkisi içerisinde, 24.11.2021 T. 27.339,89 TL bedelli ——- Numaralı fatura düzenlenerek, faturada yazılı —— malları ve 07.12.2021 T. 15.340,00 TL bedelli —— Numaralı fatura düzenlenerek, faturada yazılı ——- malların alım satım akdi gerçekleştirilmiş ve faturalar karşılığında ilgili malzemelerin davalı borçlu şirkete teslim edilmiş olduğunu, Devreden 2022 yılında bakiye 42.513,35-TL” lik alacakları olup, 11.02.2022 tarihinde davalı borçlu tarafça müvekkil şirkete 10.000,00-TL’ lik ödeme yapılmıştır. Bu tarihten beri de borçlu şirket tarafından başkaca hiçbir ödeme yapılmamış ve davalı tarafça ödenmeyen bakiye alacaklarının 32.513,35 TL olduğunu, tüm taleplerine rağmen alacaklarının ödenmemesinden dolayı, davalı-borçlu şirkete karşı ——- sayılı dosyası kapsamında ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu davalının ödemeden imtina ettiği gibi icra takibine de haksız bir şekilde itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Mahkememizce 06.12.2022 tarihli duruşmada tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde 09.01.2023 tarihinde saat 10:00 da inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, duruşma ara kararı davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, bilirkişi incelemesinin yapılacağı 16.05.2022 tarihinde saat 10:00 itibarıyla mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi hazır bulunulmuş olup, davalı tarafça bilirkişi incelemesinde hazır bulunulmadığı gibi, herhangi bir mazeret ve yerinde inceleme talebinde de bulunulmamış ticari defterlerde ibraz edilmediğinden davalı tarafın defter ve belgeleri incelenememiştir.Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; Davacı şirketin 2021-2022 yıllarına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, ticari defterlerin usul ve yasaya uygun tutulduğu ve sahipleri lehine e haiz olduğu, davacı şirketin 32.513,35 TL asıl alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle İtirazın iptali istemi ile Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu davasında; davacı şirketin, davalı şirketten takip/dava tarihi itibarıyla, faturalara dayalı açık C/H” tan kaynaklanan 32.513,35 asıl alacak bakiyesinin mevcut bulunduğu, tarafların mükellefi oldukları —— dosyaya celp edilmiş bulunan 2022 yılı —- formu beyanlarının; davacı şirket alacağının dayanağı faturaların 2021 yılında düzenlenmiş olması ve 2021 Yılında —— formu beyanına konu olmaları gerekçesiyle hukuki yarar sağlayabilmenin mümkün olamadığı şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Her ne kadar bilirikşi tarafından dosya kapsamında bulunan tarafların 2021 yılına ilişkin —– formları incelenmemiş ise de mahkememizce yapılan tetkikte davacının davalı adına düzenlediği 4 adet faturanın hem davacı tarafından —– formu ile hem de davalı tarafından —– formu ile vergi dairesine bildirildiği dolayısıyla davacının davalıya faturaya konu malları teslim ettiği, fatura bedeline hak kazandığı kanaati ile usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.220,98-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 392,68 -TL harcın mahsubu ile bakiye 1.828,3‬0-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 392,68 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 473,38‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 169,00 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.169,00 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/06/2023