Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/514 E. 2023/314 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/514 Esas
KARAR NO : 2023/314

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/07/2022
KARAR TARİHİ : 18/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı —–plakalı aracın, davalı şirket nezdinde sigortalı bulunan—–plaka sayılı araç ile trafik kazasına karıştığını, meydana gelen kazada davalı nezdinde sigortalı bulunan —– plaka sayılı aracın kusurlu olduğunu, olay sebebiyle müvekkili şirketin eksper marifetiyle hasar tespiti yaptırdığını, müvekkili şirketin sigortalısına sigorta tazminatı ödediğini, anlaşmalı kaza tutanağı ve hazırlanan ekspertiz raporuna göre meydana gelen kazaya ——plakalı aracın sebep olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin kusursuz olması ve müvekkiline yapılan 10.310,65 TL ödeme sebebiyle 26/11/2021 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça belirtilen tarihte meydana gelen kaza nedeniyle —–maddi tazminat talepli olarak işbu davadan önce 28/06/2021 tarihinde başvuru yaptığını, müvekkili şirket tarafından —– nolu ZMMS poliçesi kapsamında —– nolu hasar dosyası açıldığını, —– tarafından 09/07/2021 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonunun ——nolu dosyası ile maddi tazminat talep edildiğini, söz konusu başvuru üzerine yapılan yargılama sırasında alınan neticesinde alınan 06/01/2022 tarih ve —– nolu karar ile —— maddi tazminat taleplerinin kesin olarak kabulüne karar verildiğini, eldeki dava öncesi ve davacının ihbarından önce yapılan başvuru nedeniyle müvekkil sigorta şirketi davaya konu hasar tazminatını kesin hükme istinaden ödendiğini, davacı tarafa yapılan haksız ödemeye ilişkin rücu hakları saklı kalmak kaydıyla, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazısı nedeni ile davacı tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin tazminine ilişkin rücuen tazminat davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; kusur yönünden yönünden yapılan incelemede—- plakalı otomobil sürücüsü ——, kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 kusurlu olduğu,—-plakalı otomobil sürücüsü—– kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalı —- kazaya etken —– plakalı aracın 19.07.2020-19.07.2021
tarihleri arası —– sayılı poliçe ile ZMMS sigortacısı olduğu, Araç başına maddi hasar
tazminatının 41.000 TL olduğu,davacı —–Şirketi’nin——plakalı aracın 21.02.2021-21.02.2022
tarihleri arası —–sayılı poliçesi ile kasko sigortacısı olduğu,davalı ——sigortalı aracının sürücüsünün, davaya konu kazada %100 kusurlu olması nedeni ile davacının talep edebileceği bakiye tazminat bedelinden sorumlu olduğu, bakiye tazminat bedelinin 10.169,06 TL olduğu,
davadan önce davalı sigorta şirketine hangi tarihte müracaat edildiğine dair bir bilgi ve belge
mevcut olmadığı, davalı —– şirket nezdinde hasar dosyası açıldığını ve —– rücu başvurusuna istinaden ödeme yapılmadığını belirtmiş se de başvuru tarihini açıklamadığından temerrüt tarihinin belirlenemediği , ihbar tarihinin bildirilmesi halinde, ihbar tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda temerrüt oluşacağı şeklinde rapor sunulmuştur.TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve —- sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 t. ve —– sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir —— 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir (Yargıtay —-. HD’nin 23.09.2019 t. ——.sayılı kararı).Dosyada mevut tüm delillerin incelenmesinde; davacı sigorta şirketinin sigortalısına ait —– plakalı aracın kasko sigortası ile sigortaladığı, 19/05/2021 tarihli maddi hasarlı trafik kazasında davalı sigorta şirketinin sigortalısına ait ——plakalı aracı kaza meydana geldiği, kazada davalı sigorta şirketinin sigortalısına ait aracın sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketine ait aracın sürüsünün kazada kusurunun bulunmadığı, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ait araçta hasar meydana geldiği, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına kasko poliçesine istinaden, sigorta tazminatı olarak 26/11/2021 tarihinde 10.169,06 TL ödendiği, bilirkişi tarafından davacının 141,60 TL ——yapılan ödemenin anlaşılamadığı servis faturalarıyla bağlantı kurulamadığı bildirildiği, usul ve yasaya uygun bilirkişi raporuna itibar edilerek davalı sigorta şirketinin ZMM ile poliçelediği aracın kusuru ile verdiği zarardan sorumlu olduğu, davacı sigorta şirketinin TTK 1472 maddesine istinaden halefiyet ilkesine göre sigortalısına ödediği bedeli rücuen davalı sigorta şirketinden ödeme tarihinden itibaren isteyebileceği, davacının davasının taleple bağlılık ilkesine göre kısmen kabulüne, ödeme tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren alacağa yasal faizi işletilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen KABULÜ ile 10.169,06 TL’nin ödeme tarihi olan 26/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 694,65 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 176,09 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 518,56 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 176,09 TL peşin harç olmak üzere toplam 256,79 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 41,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.041,00 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %98,63 oranında olmak üzere 2.999,33 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 141,59 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacının davada haklı çıktığı %98,63 oranında olmak üzere 1.538,63 TL’ sinin davalıdan, bakiye 21,37 TL’ nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.