Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/512 E. 2023/553 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/512 Esas
KARAR NO: 2023/553
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 21/07/2022
KARAR TARİHİ: 14/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde sigortalı bulunan ——– plaka sayılı araç ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan ——- plaka sayılı araçlar arasında meydana gelen ve başkaca araçların da karıştığı zincirleme trafik kazasında müvekkili şirket tarafından 62.200,00 TL’ si sovtaj bedeli olmak üzere toplam 110.000,00 TL hasar tazminatı ödemesi yapıldığını, yapılan ödemenin tahsili amacıyla ——– Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu bildirdiğinden bahisle icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan ——– plaka sayılı aracın poliçe limitinin maddi kaza başına 82.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, kazaya karışan dava dışı ——- plakalı araç için 18/03/2022 tarihinde 39.490,00 TL, 26/04/2022 tarihinde 4.008,58 TL, 26/07/2022 tarihinde 3.500,00 TL ve dava dışı ——— plakalı araç için 17/09/2021 tarihinde 35.250,00 TL tutarlarında hasar ödemelerinin yapıldığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazısı nedeni ile davacı tarafından sigortalıya ödenen hasar bedelinin tazminine ilişkin rücuen tazminat talepli ——– Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——— Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkememizce aldırılan 31/01/2023 tarihli bilirkişi raporu ile ——— plakalı araç sürücüsü ——- kazanın meydana gelmesinde asli ve % 100 oranında kusurlu olduğu, ——— plakalı kamyonet sürücüsü ——— kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı,——– plakalı otomobil sürücüsü ——— kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı, ——– plakalı araç sürücüsü ——— kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı, davalı ödeme belgelerini dosyaya sunması halinde davacının talep edebileceği zarar bedelinin 3.841,42 TL olduğu, davalı ödeme belgelerini dosyaya sunmaması halinde davacının talep edebileceği zarar bedelinin 42.800 TL olduğu, asıl alacak 3.841,42 TL olması halinde 183,76 TL olduğu, toplamda 4.025,18 TL olduğu, asıl alacak 42.800 TL olması halinde 2.047,36 TL olduğu, toplamda 44.847,36 TL olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce aldırılan 29/05/2023 tarihli bilirkişi ek rapor ile kök rapordaki görüşün değiştirilmediği, davacı sigorta şirketinin davalı sigorta şirketinden talep edebileceği tutarın 30.407,26 TL olarak tespit edildiği, davacı sigorta şirketi tarafından başlatılan icra takibinden önce davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğuna dair bir belge dosyada mevcut olmadığından davalı sigorta şirketinin takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumluluğunun olacağı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir 2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada ——- plakalı araç sürücüsü ——– kazanın meydana gelmesinde asli ve % 100 olduğu davacıya ait araçta hasar bedeli miktarının toplam 30.407,26 TL olduğu bilirkişi tarafından verilen ek rapor ile tespit edilmiştir.Tüm dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun bilirkişi ek ve kök raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde raporlar arasında çelişki bulunmadığı ek raporda sigorta bilirkişinin eklenmesi nedeniyle tekrar yapılan değerlendirme sonucunda alınan ek bilirkişi raporundaki hasar bedeli miktarının dosya kapsamındaki delillerle örtüştüğü, davalının yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda kazaya sebep olan sigortalısının kusuru oranında zarardan sorumlu olduğu hususu birlikte değerlendirildiğinde denetime elverişli ek bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olmadığı anlaşılmakla talebin reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davacı tarafından ——- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 30.407,26 TL asıl alacak 1.454,55 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 2.176,48 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 544,18 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 1.632,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 544,18 TL peşin harç olmak üzere toplam 624,88 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 79,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.079,50 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %70,71 oranında olmak üzere 2.177,51 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 9.2000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranı gözetilerek 386,63 TL tutarlı kısmının davacıdan, 933,37 TL tutarlı kısmının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/09/2023