Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/51 E. 2023/579 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/51 Esas
KARAR NO: 2023/579
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 21/01/2022
KARAR TARİHİ: 19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.10.2020 tarihinde binada patlayan su tesisatından akan sular nedeniyle sigortalı işyerinde hasar meydana geldiğini, olay neticesinde işyerinde güvenlik personelinin tutanak tanzim ettiği, olay sonrası olayın gerçekleşme sebebi ve rücu durumu hakkında uzman bilirkişi tarafından tespit yapıldığını, 19.10.2020 tarihli personel tutanağında da ——– firması çalışmasından kaynaklı borunun delindiğinin anlaşıldığı ve bu sebepten kaynaklı olarak tespit yapıldığı şeklinde ifadeler yer aldığı, eksper raporuna göre 14.553,00 TL hasar tazminatının tespit edildiği, rapor gereğince 14.553,00 TL hasar tazminatının 25.11.2020 tarihinde sigortalıya ödenerek sigortalının haklarına halef olunduğunu, ekspertiz raporunda yer alan anlatımlar karşısında davalı şirketin meydana gelmiş zararlardan sorumlu bulunduğu, davalı şirkete yapılan müracaatlardan olumlu bir sonuç alınamadığı, davacı şirketin belirtlen miktarın ödenmesi için ——— E. sayılı icra takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu yapılan arabuluculuk görüşmelerinden bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu su basması hadisesinin davalı şirket tarafından kusurlu yahut hatalı bir imalat nedeniyle meydana gelmediğini, davalı şirketin mekanik işlerin yapımını üstlendiği ——- Projesi ——- Blok ——– hattı ——– katı özel ofis branşmanının projede olmasına rağmen işveren tarafından bütçe aşımı gerekçesiyle yapılmamasını talep ettiğini, daha sonra dava dışı şirketin geçici kabul sürecinde söz konusu imalatın yapılmasını talep ettiğini, söz konusu branşman alınması işi için öncelikle daire içerisine alınarak gösterilen vanaların kapatıldığı, bu surette şaft boşaltmalarından sistemin boşaltıldığı, suyun tamamen boşaldığının tespit edilmesine müteakip boru delme işlemine başlandığı, söz konusu branşman alınması işinin ısıtma sistemindeki 2 hat için sorunsuzca gerçekleştiği, soğutma sisteminde branşman alındığı sırada sistemden su gelmeye başladığı ve kısa sürede su miktarının arttığı, suyun gelme sebebi araştırıldığında işveren şirket ile yapılan görüşmede işveren teknik ekiplerince mekanik odada basıncın düşmesi üzerine su takviyesi yapıldığının öğrenildiği, çift kademe emniyetli 2 grup vananın kapalı olmasına rağmen suyun çalışma bölgesine ulaşmasının ancak vanaların dışarıdan müdahale ile açılması yahut vanaların su kaçırmasından kaynaklanabileceği, sızıntının sebebinin vanaların davalı şirket tarafından açılması yahut vanaların su sızdırması olduğu, her iki halde de davalının sorumluluğundan söz edilemeyeceği, olayın meydana gelmesinin yegane sebebinin dava dışı işveren teknik ekiplerinin özensiz davranışları olduğunu, su basmasına neden olan olayın tamamen işveren teknik ekiplerinin yeterince araştırma yapmadan su basıncını arttırmaya yönelik sisteme su ilave etmeleri olduğu, dava dışı şirket teknik ekiplerince halihazırda imalatlara devam eden davalı şirket ile iletişime geçilerek basıncın düşme sebebine ilişkin araştırma yapılmış olsa idi söz konusu hadisenin meydana gelmeyeceği, davacı şirketin söz konusu hadisenin delme işlemi ile ilgisinin olmadığı, su basmasının nedeninin sisteme su pompalanması olduğu, dava dışı şirketin kusursuzluğundan söz edilmesinin mümkün olmadığını beyanla; Davanın tüm talepler yönünden reddini, davacı şirket aleyhine alacağının %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava; Haksız fiil sebebine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Dava konusu olaya mahsus hazırlanan eksper raporunda tespit edilen hasarlara ve giderilmesine ait iş kalemleri, miktarları ve rapor tarihi itibariyle birim fiyat ve toplam tutarın standart malzeme ve işçilik kalitesine göre uygun ve kadri maruf olduğuna kanaat edildiği, dosyada bulunan beyan ve evraklara göre dava konusu hasarda davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davalının sorumluluğunun bulunması halinde sorumlu olduğu miktarın ne kadar olduğunun tespiti teknik yönden mümkün olmadığı, zarar gören sigortalının zarar verene karşı dava hakkının bulunması, davalının kusuru olduğunun tespit edilmesi halinde; 14.553,00 TL hasar tazminatını ödeyerek sigortalısının zararının karşılayan davacı sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına T.T.K. 1472 madde gereğince halef olabileceği ve zarar sorumlusundan kusuru nispetinde rücuen talep ve tanzim etme hakkı olabileceği” şeklinde rapor sunulmuştur.Oluşan zararda kusur durumunun tespiti için dosyaya yeni bir inşaat mühendisi bilirkişi atanmış ve rapor tanzimi istenmiştir. Kusur yönünden alınan bilirkişi raporunda özetle; “Dava konusu hasarın sorumluluğunun tespiti konusunda yeterli kanıt niteliğinde belge bulunmaması sebebiyle, tarafımızca hasara neden olabilecek sebepler 3 olasılık olarak sıralanmış olup, dava konusu hasarın 1 no’lu maddede belirtildiği şekilde tek başına ve kusurlu olarak davalı tarafın sorumluluğunda olup olmadığına dair kati ve net bir sonuca varılamadığı, Nitekim ya davalı tek başına, ya Dava dışı ——–Yönetiminin ve ——– Personelinin tek başına ya da aynı zamanda ikisinin de sorumlu olabileceği, dava konusu hasara ait 2020 yılı piyasa rayiçleri göz önünde tutularak 13.983,00 TL hasar tazminatı bedeli hesap edildiği, ” şeklinde rapor sunulmuştur. Davalı taraf tanık deliline dayandığından gösterilen tanık dinlenmiştir. 21.06.2022 tarihli duruşmada tanık ——- beyanında; “Ben davalı firmada sahada teknik personel olarak çalışmaktayım, bahse konu eksik işlerin tamamlanması için şef tarafından ben görevlendirildim, ben işleri tamamlayıp ayrıldıktan yaklaşık bir buçuk yıl sonra bu davanın açıldığını öğrendim, şef eksik işleri bildirdikten sonra, çalışmaya başladık, alt yapı işlerinin kontrolü için mekanik hattın suyunu kontrollü olarak boşalttık, tüm kontrollerimizi yaptıktan sonra çalışmaya başladık, çalışmamış için gerekli olan kolan hattında bir delik açtık, ısıtma tarafının işlerini tamamladık, soğutma tarafına geçtiğimizde, işçiler açmış olduğumuz delikten su geldiğini söylediler, ben yukarıya bu durumu bildirmek için çıktığımda su miktarı artmış, daha sonra işverenin teknik personeli geldi, kendileri basıncın düşmesi sebebi ile sisteme su eklediklerini söylediler, konturolleri yapmadan su eklemişler, iş veren bu esnada bizim çalışma yaptığımızı biliyordu, biz akşam tüm işleri tamamlayıp, suyu verip teslimatı yapıp ayrıldık dedi. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. BK.m.49 gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.Yine ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Davacı taraf sigortalısının iş yerinde patlayan su tesisatından akan sular sebebiyle sigortalısının iş yerinde meydana gelen zararın davalı çalışanlarının boruyu delmesinden kaynaklandığını ve davalının sorumlu olduğunu, ekspertiz raporunda ve 19/10/2020 tarihle güvenlik görevlileri tarafından tutulan tutanakta hasarın sebebinin davalı çalışanlarının boruyu delmesi olarak belirtildiğini, dolasıyla sigortalısına ödediği tazminat miktarının davalının sorumluluğunda olduğunu iddia etmiştir. Mahkememizce alınan iki bilirkişi raporunda da hasarın davalının sorumluluğunda kaldığını gösterir kati ve kesin bir değerlendirme yapılamayacağı belirtilmiş olup 23/05/2023 tarihli ikinci bilirkişi raporunda dosya kapsamındaki 19/10/2020 tarihli tutanak ve ekspertiz raporuna göre ihtimalli değerlendirme yapılmıştır. 19/10/2020 tarihli tutanağın incelenmesinde dava dışı teknik yönden değerlendirme yapamaya ehil olmayan güvenlik görevlileri tarafından tutulduğu, davalı tarafın veya çalışanlarının herhangi bir imzasının bulunmadığı, beyana dayalı olarak tutulduğu ; ekspertiz raporunda da kusur belirlemesinin dayanağının sadece davalı tarafın çalışma esnasında boruyu delmesinin sebep olarak gösterildiği ancak 23/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda kolon hattının branşmanının alınması için gerekli önlemler alınarak borunun delinmesinin fen ve usule uygun olduğu yani yapılması gereken bir işlem olduğunun belirlendiği, delinme işlemi sonrasında su sızmasının davalının ihmalinden ya da kastından kaynaklandığının davacı tarafından ispatlanmasının gerektiği, bu hali ile de beyana dayalı olarak tutulan tutanak ve teknik yönden yeterli değerlendirme içermeyen ekspertiz raporuna dayarak değerlendirme yapmanın mümkün olmadığına kanaat getirilmiştir. Davalı tanığı ——– beyanında boruları boşalttıklarını, delme işlemini yapıp gerekli işleri yaparken su geldiğini, basıncın düşmesi sebebiyle teknik personelin sisteme su eklendiğini belirttiğini beyan etmiştir. Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde davacı sigortalısının iş yerinde meydana gelen hasarın davalı kusuru ile meydana geldiğine ilişkin duraksamaya yer vermeyecek bir değerlendirme yapılamayacağı, haksız fiil sorumluluğunun kusur ve illiyet bağı şartlarının eldeki dosya yönünden gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın reddi yolunda karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 269,85-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 181,03 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 88,82-TL harcın, davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydı yapılmasına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2023