Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/50 E. 2023/576 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/50 Esas
KARAR NO: 2023/576
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 21/01/2022
KARAR TARİHİ: 19/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uluslararası kargo gönderimi piyasasında önde gelen ve kurulduğu günden bu yana 9 yıldır sektörde saygın yer edinmiş ——– üyesi, ——- Müdürlüğü tarafından yetkili acente belgesine sahip aynı zamanda Hızlı Kurye lisansına sahip bir şirket olup, gerçek ve tüzel kişi müşterilerinin gönderilerini alıp bu gönderileri —–, ——, —— gibi ——– firmalar vasıtasıyla hedeflenen yurtdışındaki alıcılara ulaştırmakta, ——- uluslararası kargo taşımacılığı yapmakta olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkili şirket aracılığıyla çeşitli ülkelere kargo gönderilmiş, davalıya uluslararası kargo gönderim hizmeti verilmiş olup, bu ticari ilişkiden dolayı davalı şirkete fatura gönderilmiş, davalı bu faturayı almış, yasal süresi içinde ve hukuka ve usule uygun bir itirazda bulunmamış, kabul etmiş, ancak kesin vadesi gelmesine rağmen müvekkiline ödeme yapılmamış olduğunu, davalı aleyhine ——- E. Sayılı dosyası ile dayanağı fatura ve olan ilamsız icra takibi yapılmış olup, Davalı yanın borca itiraz etmiş ve takibin durmuş olduğunu, bunun üzerine dava şartı arabuluculuk başvurusu yapılmış, arabuluculuk süreci anlaşamama olarak sona ermiş olduğunu, davalı aleyhine başlatılan icra takibinin dayanağı belge olan, dilekçemiz ekinde sunulan faturanın detayında ayrıntılı olarak davalıya verilmiş hizmetin, yapılan gönderinin detayları, faturanın döviz olarak ödeneceği, döviz kurunun ödeme günündeki kur itibariyle uygulanacağı, “vadesinde ödenmeyen bakiyeler için aylık %5 vade farkı uygulanacağı” bilgileri belirtilmiş olup, açıkça ticari ilişkinin varlığı da davalı ile aralarındaki ——- ekstresinde görülmekte, davalıya karşı başlatılan icra takibinin de faturadaki 826 USD olarak, takip tarihinde kur üzerinden başlatılmış olduğunu, davalı şirketin, müvekkilince düzenlenen ve son ödeme tarihi 15.03.2018 olan faturayı süresinde ve hiçbir zaman ödememiş, davalının bu faturayı almış, yasal süresi içinde ve hukuka ve usüle uygun bir itirazda bulunmamış, kabul etmiş, ancak davalı, müvekkili şirketten hizmeti almasına rağmen borcunu ödememiş olup, tarafların ticari defterleri incelendiğinde de davadaki haklılıklarının ispatlanmış olacağını iddia ederek, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——- E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——–E sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.05/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda; ” Davacının ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucunda, takipte dayandığı fatura tutarı olan 826,00USD kadar davalı firmadan alacağının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takipte dayandığı fatura alacağının navlun alacağı değil, navlun fiyat farkı alacağı olması nedeniyle, söz konusu taşıma işine ait daha önce tahakkuk eden ve tahsil edilen navlun ücretine ait bir verinin dosyada mevcut olmadığı, fiyat farkının nasıl oluştuğu hakkında herhangi bir açıklamanın mevcut olmaması nedeni ile dayanak alacağın denetlenemediği, takipte dayanılan alacağın dayanaklarının dosya kapsamında belirsiz olması nedeniyle, davacının ——– nezdinde —— Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takibe vaki itirazın iptalini talep edemeyeceği” şeklinde rapor sunulmuştur.31/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda;” Davacı yanın itirazları incelendiğinde kök raporda ulaşılan sonuçları değiştirecek bir unsurun bulunmadığı, kök rapordaki görüşlerin muhafaza edildiği” şeklinde rapor sunulmuştur.Davacı tarafın itirazları üzerine yeni bir bilirkişiden alınan 02/05/2023 tarihli bilirkişi raporunda;” Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunun, davacı şirketin taşıyıcı olarak davalının emtiasını hava kargoa yoluyla taşımayı üstlendiği, 13.12.2017 yükleme tarihli ——- Nolu hava yük senedine konu kargo yükü için oluştuğunu iddia ettiği ve davalı şirket üzerine 15.03.2018 tarihli faturayı keşide ederek navlun farkı açıklaması ile talep ettiği 826,00 USD’yi işbu davaya konu edip edemeyeceğinden ibaret olduğu; hava kargo taşımasında kargo gönderim ücretlerinin anlık belirlenmesi, yükün ve yükleme yapılan uçağın tip ve modeline göre kapladığı yerin farklı olması ve ücret bakımından ağırlık ve hacim yanında bu parametrenin de önemli olması gibi özel sebeplerle hava kargo —— bedellerinin yükleme öncesinde tam olarak bilinmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle taşıyıcıların müşterilerine karşı ek ücret talebinin saklı tuttukları, ancak bu talebin keyfi değil yansıtma maliyeti veya ücretlendirilebilir ağırlığın fazla çıkması gibi gerekçeye dayanması gerektiği, dava dosyasındaki verilerden tarafların sözleştiği ——- nc olduğu ve davalıdan tahsil edilen miktar ile davacının ödediği fazladan navlunun anlaşılamadığı, tarafların cari hesaplarına konu kayıtların dava konusu fatura hariç örtüştüğü, ayrıca ek navlun talebi faturasının yükleme tarihinden üç ayı aşkın bir süre sonraki tarihi içermesi karşısında davacının ek navlun talebinin yerinde olmadığı kanaati oluşturduğunun değerlendirildiği; Davalı yan tarafından dava dosyasına sunuları 22.03.2023 tarihli dilekçe ve eklerinin, usul hukukuü açısında cevap ve savunma olarak değerinin takdirinin Mahkemede olduğu, ancak davalı yanın borçlu olduğunu reddetmediği veya kabul ettiği yönündeki davacı yan yaklaşımının icra takibine yapılan itiraz nedeniyle yerinde olmadığının değerlendirildiği; takibe dayanak gösterilen 15.03.2018 tarihli faturanın e-fatura değil fiziki fatura olduğu ve bu nedenle davalı yana gönderildiğinin ve itiraza uğramadığının davacı yanca ispatı gerektiği; nitekim davalı yanca sunula cari hesap ekstresinin söz konusu fatura hariç davacı yanın kayıtlarıyla örtüştüğü, söz konusu faturanın davalıya gönderildiğinin davacı yanca ispat edilmesi halinde ise taraflar arasında ticari bir ilişki olduğu ve itiraz edilmeyen faturanın keşide eden davacı lehine TTK m.21/2 gereği delil niteliği taşımasından dolayı davacının 826,00 USD alacak hakkının bulunduğu sonucuna varılabileceğinin değerlendirildiği; ” şeklinde rapor sunulmuştur. Somut olayda taraflar arsında 2017 yılından beri ticari ilişki bulunduğu dava konusu alacağın 15/03/2018 tarihli, 826 USD bedelli “navlun farkı” açıklamalı faturadan kaynaklandığı, dosya kapsamındaki konişmentoya göre ücretlendirilebilir ağırlık ile brüt ağırlığın birbirine eşit olduğu, ek ücret talebini gerektirir ağırlık yüksekliğinin ulunmadığı, navlun farkı kesmeyi gerektirecek farklı bur durum olup olmadığının tespitine yarar başkaca bir delil sunulmadığı, dosya kapsamındaki tüm ek ve kök raporların da aynı doğrultuda olduğu dolayısıyla davacının davalıdan navlun farkı talebinde bulunamayacağı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Arabuluculuk görüşmesine katılmayan taraf, davada haklı da çıksa haksız da çıksa yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Ayrıca davada haklı çıkması halinde lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Bu halde arabuluculuk görüşmesine katılmayan taraf vekalet ücreti alamaz ve yargılama giderini ödemeye mahkum edilir. Davalı taraf usulüne uygun olarak davet edildiği arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından dolayı tüm yargılama giderleri davalı taraf üzerinde bırakılmıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 269,85 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 95,49-TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 174,36‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 95,49 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 176,19‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 242,00 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.742,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2023