Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/42 Esas
KARAR NO: 2023/429
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 19/01/2022
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Hasar konusu —– plakalı aracın, müvekkil sigorta şirketi tarafından, 30/06/2016-30/06/2017 vade ve —— numaralı Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesinde belirlenen risklere karşı, poliçede yazılı teminat limitleri çerçevesinde sigortalandığı, 08.03.2017 tarihinde —— plakalı araç sürücüsü —–, dikkatsiz ve tedbirsizce —— sevk ve idaresindeki —– plakalı araca çarpmış ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, SBM kayıtlarında —— plakalı araç sürücüsü —— %100 kusurlu tespit edildiği, —— müvekkil sigorta şirketine hasar başvurusu neticesinde açılan —— numaralı hasar dosyası nezdinde hazırlanan 30.03.2017 tarihli ekspertiz raporunda —– plakalı araçta 26.070,00 TL tazminat hesaplaması yapıldığı, işbu tazminat tutarı 14.04.2017 tarihinde işbu kazadan dolayı maddi hasara uğrayan —— plakalı araç sürücüsü —— ödendiği, TTK 1472 maddesi gereği müvekkil sigorta şirketi, sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmaksızın —— plakalı araç sürücüsünün kusuruyla meydana gelen zararı sigorta ettirene ödediği, bu ifası oranında da sigorta ettirenin yerine geçmiş ve kusurlu kişilere başvurma hakkına halef olduğu, bununla birlikte temlik alan olarak huzurdaki dava konusu alacakları talep etme hakkına haiz olmuş olup davalı sigorta şirketi ZMMS poliçe kapsamında poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, Müvekkil sigorta şirketi, kaza sırasında tutulan kaza tespit tutanağında kaza tarihinin 18.03.2016 yazılması sebebiyle, o tarihte kusurlu sürücüye ait aracın ZMSS Poliçesi Halk Sigorta olduğundan —— başvurduğu, —– şirketi Müvekkil şirkete 17.05.2017 tarihinde 26.070,00 TL ödemede bulunduğu, ancak 30.10.2019 tarihinde —— şirketi hukuk ve rücu departman yetkilisi tarafından müvekkil sigorta şirketine gönderilen mailde ödenen miktarın kendilerinde poliçesi olmayan bir araç için ödendiğini bu nedenle ödemenin iadesi talep edildiği, Müvekkil şirket, 30.10.2019 tarihinde gelen mailin ardından, yaptığı incelemeler neticesinde kaza tespit tutanağında maddi hata yapıldığını, kaza tarihinin 18.03.2017 olduğunu tespit ettiğini ardından —– şirketi tarafından ödenen miktar iade edildiği, kaza tarihinin 18.03.2017 tarihinde gerçekleştiğinin, kaza tespit tutanağında sehven 18.03.2016 yazılmış olduğunun anlaşılması ile kusurlu —— plakalı aracın 18.03.2017 tarihinde —– şirketi Nezdinde 05.07.2016-05.07.2017 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğu tespit edildiği ve zararın tazmini için —— şirketine başvurulduğu ancak söz konusu şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, huzurdaki davadan önce —— Arabuluculuk Bürosunun —— arabuluculuk dosyası ile arabuluculuk başvurusu yapıldığı ancak —– şirketi Vekili rücuen tazminat için yasal zamanaşımı süresininin dolduğundan bahisle sigorta şirketinin tazminat talebini reddettiğinden anlaşma sağlanamadığı, Davalı —— şirketi Zamanaşımı itirazıyla talebimizi reddetmiş olsa da, müvekkil sigorta şirketi davalının tazminat yükümlüsü olduğunu 30.10.2019 tarihinde öğrendiğini, bu nedenle zamanaşımı süresi 30.10.2019 tarihinden itibaren hesaplanması gerektiği, 30.10.2019 tarihinden itibaren zamanaşımı işlendiğinde 30.10.2021 tarihinde zamanaşımı dolduğu, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, 26.070,00 TL’nin 14.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı taraftan tahsil edilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; —— plakalı araç, müvekkil şirket nezdinde 05/07/2016-2017 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —– sayılı KTK ZMMS Poliçesi ile teminat altına alınmış olup, haksız davanın reddi gerektiği, davacı tarafın taleplerine ilişkin zamanaşımı süresi KTK m. 109 gereği dolduğu, davacı taraf müvekkil şirketin zamanaşımı itirazıyla taleplerini reddetmiş olsa da, kendilerinin tazminat yükümlüsü olduğunu 30.10.2019 tarihinde öğrendiğini belirtmekte ve KTK m. 109’a atıf yaparak henüz zamanaşımı süresinin dolmadığını iddia ettiği, sigorta şirketlerinin —— ulaşımları bulunduğu, davacı tarafından —— internet sitesi üzerinden kolayca yapabileceği araştırma ile sigortanın —— şirketi Nezdinde değil müvekkil şirket nezdinde olduğunu öğrenebileceği, tazminat sorumlusunun geç öğrenilmesinden basiretli bir tacir gibi davranılmaması nedeniyle kendileri sorumlu olduğu, bu nedenle zamanaşımı süresinin 30.10.2019 tarihinde başladığı iddiasının kabulü mümkün olmadığı, zamanaşımı nedeniyle davanın müvekkil şirket yönünden reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderine dair masrafların davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davaya konu temel uyuşmazlığın meydana kaza da sigorta şirketinin hasara uğrayan araç sahibine yapmış oduğu ödemeye ilişkin rucüen tazminine ilişkin olarak açılan davalardandır. TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve —— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. —— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.Mahkememizce aldırılan 26/06/2022 tarihli bilirkişi raporu ile —– plakalı, —— marka araç sürücüsü —— “—— caddesinde ilerlerken —— caddesinden gelen —– plakalı araç kontrolsüz şekilde caddeye çıkınca sağ ön kapıdan çarptığını, diğer araç kaldırıma doğru sürüklendiğini” beyan ettiği, 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu Madde 52 – Sürücüler: a) “Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak,” zorunda olması gerekirken hızını azalttığı takdirde dava konusu kazayı önleyebilecekken, yola aracın aniden çıkabileceğini düşünerek daha dikkatli ve özenli davranması, kavşağı etkin bir şekilde kontrol etmesi gerekirken, üzerine düşen özen ve dikkati göstermeyerek, %20 tali derecede kusurlu olduğu; —— plakalı, —— marka araç sürücüsü —— “—— caddesinden —— caddesine çıkarken aniden gelen —— plakalı aracın yan kapısına çarptığını” beyan ettiği, buna karşın kaza krokisinde de görüldüğü gibi kavşağa çıkarken “DUR” levhasının bulunduğu ve bu Trafik levhasına riayet etmediği 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu Madde 47 c) “Trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara, uymak zorundadırlar” maddesini ihlal ettiği, aynı kanunun madde Madde 57 a) “Kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.” Maddesini ihlal ettiği; aynı kanunun Madde 84 – Araç sürücüleri trafik kazalarında; h) “Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama, hallerinde asli kusurlu sayılırlar.” Hususu dikkate alındığında; %80 asli kusurlu olduğu; 30/06/2016-2017 baş. Ve bitiş tarihli —– şirketi tarafından sigortalı ——, Sigortalı Araç: —— plakalı, —— şasi nolu, 2013 model, —– marka, ——, araç 55.771 km. de olduğu; Tamirhane: ——-; 18/03/2017 kaza tarihli; olarak davalı —— Sigorta tarafından sigortalı; —— plakalı, —— marka araç sürücüsü —— %80 asli kusurlu olduğu için Maddi zarar bedelinden 34.201,45 TL * 0,80 = 27.361,16 TL sorumluluğu olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir.Mahkememizce aldırılan 19/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ile hasar tarihinin davacı —— şirketinin kasko sigortalısı araç maliki tarafından bilinmesi ve tutanağın sürücüler tarafından 18.03.2017 tarihli olarak tanzim edilmesi, kasko sigortalı —— plakalı aracın onarımı için açılan ——- no’lu hasar dosyasında davacı şirket tarafından atanan —— şirketi firmasının ekspertiz raporunda hasar tarihinin 18.03.2017 olduğunun belirtilmesi, sürücüler tarafından tanzim edilen tutanak üzerinde kusurlu olarak çarpan —— plakalı araç maliki —— araç maliki olduğunun ve ZMS şirketinin de tutanakta da davalı ——- olduğunun belirtilmesi nedeniyle zarar sorumlusunun davacı şirket tarafından bilindiğinin anlaşıldığı öte yandan davacı şirketin kasko sigortalısı/araç maliki tarafından da zarar sorumlusu araç malikine ve ZMS şirketine ait bilgiler hasar tarihi olan 18.03.2017 tarihi itibariyle öğrendiğinden sigortalının zarar sorumlusunu öğrenme süresiyle başlayan rücu zamanaşımı süresi davacı sigorta şirketi tarafından da öğrenilmiş sayılmakta ve zamanaşımı süresi işlemeye devam ettiğini, dolayısıyla dava dosyasındaki rücu isteminde sorumlu kişinin öğrenildiği tarih, hasar tarihi olan 18.03.2017 tarihi olduğundan zamanaşımı süresi de 2 yıl itibariyle hesaplanan 18.03.2019 tarihidir. Bu nedenle rücu zamanaşımı süresinin 30.10.2019 tarihinden itibaren başlamayacağı, hasar tarihi olan 18.03.2017 tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği ve rücuen zamanaşımının geçmesi nedeniyle davacının ödediği hasar tutarını davalı sigorta şirketinden rücuen edemeyeceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.Somut olayda davacı sigorta şirketi, kaza sırasında tutulan kaza tespit tutanağında kaza tarihinin 18.03.2016 yazılması sebebiyle, o tarihte kusurlu sürücüye ait aracın ZMSS Poliçesi —– Sigorta olduğundan —– şirketine başvurduğunu, —— şirketine Müvekkil şirkete 17.05.2017 tarihinde 26.070,00 TL ödemede bulunduğunu, ancak 30.10.2019 tarihinde —– şirketinin hukuk ve rücu departman yetkilisi tarafından müvekkil sigorta şirketine gönderilen mailde ödenen miktarın kendilerinde poliçesi olmayan bir araç için ödendiğini bu nedenle ödemenin iadesi talep edildiğini, davacı şirket, 30.10.2019 tarihinde gelen mailin ardından, yaptığı incelemeler neticesinde kaza tespit tutanağında maddi hata yapıldığını, kaza tarihinin 18.03.2017 olduğunu tespit ettiğini ardından —– şirketi tarafından ödenen miktar iade edildiğini, kaza tarihinin 18.03.2017 tarihinde gerçekleştiğinin, kaza tespit tutanağında sehven 8.03.2016 yazılmış olduğunun anlaşılması ile kusurlu ——- plakalı aracın 18.03.2017 tarihinde —— şirketinin Nezdinde 05.07.2016-05.07.2017 vadeli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğu tespit edildiğini ve zararın tazmini için —– şirketine başvurulduğu ancak söz konusu şirket tarafından herhangi bir ödeme yapmadığı iddiasıyla dava açıldığı mahkememizce uzman bilirkişilerden alınan raporun usul ve yasaya uygun olduğu davacının sigorta şirketi olması basiretli bir tacirin yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği anlaşılmakla usul ve yasaya uygun bilirkişi raporları hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından dava açılışı sırasında yatırılan 445,22 TL harçtan karşılanarak bakiye 265,32 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenecek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/06/2023