Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/377 E. 2023/673 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/377 Esas
KARAR NO: 2023/673
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 31/05/2022
KARAR TARİHİ: 11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesiyle özetle; Davalı şirketin 28.04.2022 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında sermayenin 7.100.000 TL’ndan 23.770.000 TL’na çıkarılmasına karar verildiğini, toplantı ödenip ödenmeyeceğinin, sermayeye iç kaynaklardan aktarılabilecek bir fon olup olmadığının ve söz konusu sermaye artırımının gerekçesinin ispatlanmadığını, yönetim kurulunca hazırlanan 06.04.2022 tarihli raporum kanunun aradığı şartları taşımadığını, yönetim kurulu üyelerinin sıfatlarının tartışmalı olduğunu, asıl amacın davacıların paylarının düşürülmesi olduğu bir gün davalı şirketin asıl kurucusu olan ———- vefatından sonra eşi ——— işleri bilmemesi sebebiyle davalı şirketin sadece yönetimini davacılara, ortaklardan olan ——— Deposunun ise hem yönetimini hem finansal işlerini ——— bıraktığını, her 3 ayda bir yapılan davalı şirket yönetim toplantılarında davacıların yönetimsel konularda, diğer yönetim kurulu üyeleri ——— ve ——— tarafından da finansal durum hakkında bilgilendirmeler yapıldığını, pandemi koşullarında e-ticaretin çok yaygınlaşması sonrasında davalı şirketin satış yaptığı eczane ve ecza depolarınca e-ticaret kanalıyla satışlar yapılması sonrası şirket için haksız rekabete sebebiyet verildiğini davacılarca fark edildiğini ve durumun diğer ortaklara aktarıldığını, onaylardan sonra ise ——— ve akabinde ——— Life isimli şirketler aracılığıyla e-ticarete girildiğini, bu ticaretin davalı şirket aracılığı ile gerçekleştirilmemesinin ve bu şirketlerin farklı isimler üzerine kurulmasının en temel sebebinin ise eczanelerin vereceği tepkinin önüne geçmek olduğunu, bu şirketlere ait evrakların davalı şirket merkezinde tutulduğunu ve iş bu şirketlerle ilgili yazışmalarda da davacılarca kişisel maillerden değil “———–” uzantılı mail adreslerinin kullanıldığını ve bunun da iş bu şirketlerin diğer ortakların iradesiyle kurulduğunu gösterildiğini, davacıların üstün çabaları neticesinde davalı şirketin 30.03.2021 tarihli genel kurulunda İbra edildiklerini, huzur hakkı tesis edildiği ve Finansal tabloların onaylandığını, bunun başarılarının takdir edildiğini gösterdiğini, ancak bundan yaklaşık 6 ay önce davacılar dışındaki yönetim kurulu üyeleri olan ———- ve ———- tarafından davacılar aleyhine tek taraflı biçimde 13.09.2021 tarihli taraflı bir rapor hazırlatıldığını, bu raporun hukuka aykırı biçimde hazırlandığını ve içeriğinde hataların olduğunu, tek taraflı ve objektif olmayan biçimde hazırlanmış bu raporun dikkate alınmaması gerektiğini ve bu sebeple raporu hazırlayan ———- ve ———– hakkında ilgili meslek odalarına şikayetlerde bulunduklarını, bu rapordan 2 gün sonra 15.09.2.021 tarihinde, davacılara savunma hakkı verilmeden, Şirkette yapılan yönetim toplantısı sırasında ———— tarafından sözlü ve fiziki müdahalelerle davacıların yönetim kurulu üyeliklerinden zorla istifa ettirildiklerini, istifa metinlerinin önceden hazırlanarak davacıların önüne konulduğunu, bunlarla da yetinmeyerek aynı zamanda hisse devri yapmalarının da talep edildiğini, buna direnildiğinde odadan çıkışlarının engellendiğini, polisin gelmesiyle davacıların toplantı salonundan çıkabildiklerini, bu olaylar için ———– Soruşturmanın nolu dosyasında şikayette bulunulduğunu, davacıların iradesinin sakatlanması sebebiyle bu istifaların geçersiz olduğunu, bunun karşı tarafa ———– Noterliği’nin 27.09. 2021 tarihli ihtarnamesi ile bildirildiğini, tüm bunların sonrasında davacıların yönetim kurulu üyeliklerinden istifa ettikleri iddiasıyla davalı şirkete genel kurulu toplantıya çağırmak üzere Kayyum atanmasının mahkemeden talep edildiğini, bu talebin TTK.m.410,412,339 hükümlerine aykırı olduğunu, ———— Esas sayılı dosyasında talebin kabul edilerek ———– kayyum olarak atandığını, şirketin iddia edildiği gibi organsız kalması durumunda mahkeme izni alınarak tek bir pay sahibinin genel kurul toplantısını çağırabileceğini, ancak somut olayda kayyum atanmasının TMK.m.427/4 hükmüne göre yapıldığını, bu maddenin bu olaya uygulanamayacağını, yönetim kurulu seçimine ilişkin Genel kurulun iptali için ——— esas sayılı dosyasında açtıkları davanın derdest olduğu, daha sonra diğer ortaklarının 13.09.2021 tarihli rapordaki hatayı fark edip davacılara karşı farklı suçlamalar gerçekleştirebilmek için usulsüz olan ve esaslı hatalar içeren 11.01.2022 tarihli raporu hazırlattıklarını, davalı şirketin diğer ortaklarının şirketin tamamını ele geçirmek için kanuni şartları uymadan zorbalıkla davacıları şirketten uzaklaştırmaya çalıştıklarını, şayet 2019-2020-2021 yıllarında davacılar şirketi zararı uğratıyor olsaydı Mart 2021 ayında İbra edilmeyeceklerini, huzur haklarının arttırılmayacağını, finansal denetimler neticesinde durumun fark edileceğini, ayrıca %70 hisseye sahip diğer ortaklarca davacıların azledilebileceklerini, yine———– esas sayılı dosyasında kayyım ———- tarafından sunulan raporda yer alan satışlardan 30 milyon kar edildiğinin tespitine göre şirketin var ise zararının davacılara İsnat edilen fiilden kaynaklanmadığının aşikar olduğunu, bunun farkına varan diğer ortaklarca davacıların şirket işi paylarını azaltma maksatlı olarak huzurdaki davaya konu genel kurul toplantısını gerçekleştirdiklerini ve sermayeyi yaklaşık üç katına çıkardıklarını, genel kurulda alınan Bu karar bakımından önceki sermayenin ödenip ödenmediğini, sermayeye iç kaynaklardan aktarılabilecek bir fon olup olmadığının ve söz konusu sermaye artırımının gerekçesinin ispatlanamadığını, genel kurul toplantısında da talebe rağmen bu hususlarda bilgi veriulda alınan Bu karar bakımından önceki sermayenin ödenip ödenmediğini, sermayeye iç kaynaklardan aktarılabilecek bir fon olup olmadığının ve söz konusu sermaye artırımının gerekçesinin ispatlanamadığını, genel kurul toplantısında da talebe rağmen bu hususlarda bilgi verilmediğini, genel kurul öncesindeki yönetim kurulu beyanının eksik olduğunu, sermaye artırımının gerekliliği için gerekçe içermediğini, kararda belirtilen ———- raporunun incelettirilmediğini, şirketin bilanço ve finansal evraklarının incelettirmediğini, toplantı sırasında bu husustaki soruların cevapsız bırakıldığını, ayrıca sermaye artırımı kararının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, şirketinin tamamının ele geçirilmesi saikiyle hareket edildiğini, davacıların istifalarının geçersiz olması sebebiyle davalı şirketin halihazırdaki yönetim kurulunun aldığı sermaye artırımı kararının hukuken geçersiz olduğunu beyan ederek, 28.04.2022 tarihli genel kurulun yok hükmünde olduğunun tespitini, bu mümkün değilse alınan kararın iptalini, genel kurul kararının uygulanmasının geriye bırakılmasını, mahkemece uygun görülmediği takdirde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin takviye edici gıda üretim, pazarlama satış işi ile uğraştığını, şirketin halihazırdaki ortaklarını ———-Şirketi %70 hisseli, ——– %21.04 hisseli bir gün ———- %4,48 hisseli ve ——– %4,48 hisseli olduğunu, Şirketin yönetim kurulu üyeleri ———— ile ———- ve ———- ile ———– iken, ———- ve ———- tarafından yönetim kuruluna sunulan 15.09.2021 tarihli dilekçeler ile yönetim kurulu üyeliklerinden ve tüm görevlerinden istifa ettiklerini, dava konusu alınan sermaye artırım kararının usul ve yasaya aykırı bir yönünün bulunmadığını davacılara genel kurul sonrasında rüçhan haklarını kullanmaları yönünde bildirim yapılmış olmasına rağmen davacıların şirkete başvuruda bulunmadıklarını, bu nedenle diğer ortaklara yapılan teklifin diğer ortaklarca kabul edilerek sermaye payının diğer ortaklarca banka hesabına bloke edildiğini, davalı şirketin, davacıların kötü yönetimi nedeniyle zarar ettiğini, şirketin mevcut sermayesinin ödendiğini, şirket içerisinden sermayeye aktarılabilecek bir fon bulunmasının mümkün olmadığını tüm bu nedenlerle davacıların haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir/genel kurul kararının uygulanmasının geri bırakılması talepleri ile haksız davalarının reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, ———– Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden davalı ——— Şirketinin kuruluşundan bu yana tüm ticari sicil kayıtları ve davalı şirketin yönetim kurulu üyelerinin isim ve adreslerinin bildirilmesinin istenilmiş, ayrıca davalı şirketin 28/04/2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısına ilişkin çağrı kayıtları, hazirun cetveli, genel kurul toplantı tutanağından bir sureti getirtilmiş, dava dışı ——— şirketinin ticaret sicil kaydı, dava dışı ——— şirketi ile ——— şirketinin ticari sicil kayıtları,———– soruşturma sayılı dosyası,———— soruşturma sayılı dosyası, ———— D.İş sayılı dosyası, ———– esas sayılı dosyası ve ——— esas, ———— esas sayılı dosyası, ———— esas sayılı dosyası ve———— esas sayılı dosyası UYAP üzerinden ayrı ayrı celp edilerek incelenmiş, davalı şirketin tüm yasal ticari defter kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, mahkememizce resen seçilecek bir mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak taraflara tebliğ edilmiştir. Dava; davalı şirketin 28/04/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının yoklukla malul olup olmadığı istemine ilişkindir.TTK’nın 445. maddesinde, ”446. maddede belirtilen kişiler, kanun ve esas sözleşme hükümlerine özellikle dürtüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilirler” denilmiştir.TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Genel Kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için iptali istenen karara olumsuz oy vermenin dışında TTK’nın 446. maddesi gereğince muhalefet şerhinin de tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Davacıları temsilen vekillerinin genel kurul toplantısına katıldığı ve sermaye artırımı ile şirket ana sözleşmesinin 6. Maddesinin tadiline ilişkin 3 numaralı genel kurul kararına muhalif kaldıklarını tutanağa yazdırdıkları, bu itibarla davacıların dava açma hakkının mevcut olduğu, ayrıca 31/05/2022 tarihinde açılan davanın TTK’nın 445. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacıların TTK’nun.465/1 md uyarınca önceki sermayenin tamamının ödendiği ve TTK’nun 462/3 md gereğince sermayeye eklenecek fon olup olmadığın kanıtlanmadığı, ayrıca TTK’nun 557 md uyarınca yönetim kurulunun yazılı beyanının eksik olduğu ve usule uygun hazırlanmadığı, rapor ve şirket finansal verilerinin kendilerine incelettirilmediği, borcun kesin olmadığı ve başka kaynaktan karşılanıp karşılanamayacağının belli olmadığı, gerekli olmayan ve bir anda çok yüksek miktarlı sermaye artırımının dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddialarıyla davalı şirketin 28/04/2022 tarihinde yapılan 2021 yılına ait olağanüstü genel kurul toplantısında alınan sermaye artırım kararının yokluğu veya butlanı ya da iptalini talep ettikleri görülmüştür.TTK 447.madde”(1) Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararları batıldır. ” hükmüne haizdir.“Yokluk”; bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu veya şekli nitelikte olan emredici hükümlere aykırılık halidir . Bu aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile sakat hale getirir. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, bunu ileri sürme konusunda hukuki menfaati bulunan herkes tarafından her zaman ileri sürülebilir ve tespit ettirilebilir, hâkim tarafından da re’sen dikkate alınır. Mahkemenin vereceği tespit hükmü, bu durumu açıklayıcı niteliktedir. Yokluk ve butlan hallerinin varlığı halinde bu hususun mahkemelerce re’sen gözönünde bulundurulacağı ve herkesin bu geçersizliği, 6102 sayılı TTK’nın 445-446 maddesinde düzenlenen koşullara tabi olmaksızın ileri sürebileceği ———– sayılı ilamında da benimsenmiştir.TTK 462.maddesinde iç kaynaklardan yapılan sermaye arttırımı sonucu, ortaklar iç kaynaklardan ortaya çıkacak sermaye paylarını, sermaye oranlarına göre bedelsiz olarak kendiliğinden iktisap ederler. Buna karşın TTK 459 vd. Maddeleri uyarınca ortakların artırılan sermaye paylarını ödemeyi taahhüt ettikleri bedelli sermaye artırımı yolu ile de esas sermaye artışına gitmeleri mümkün olup bu halde her ortağın rüçhan hakkını kullanması zorunlu değildir.Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; hükme esas alınan denetime elverişli bilirkişi raporunda da işaret edildiği üzere, dava konusu genel kurul toplantı çağrısının ticaret sicilde ilan edildiği, ortakların ayrıca davet edildiği, davacıların da bu davet uyarınca genel kurula katıldığı görülmekle; genel kurul kararları için şeklen de olsa kurucu unsurlar olan “kurul” ve “karar” birlikte bulunduğundan ayrıca pay sahipliği haklarını kaldıran veya sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunması ilkesine aykırı olan bir durum söz konusu olmadığından, alınan kararların yokluğundan veya butlanından sözedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.Yokluk ve butlan hallerinin yanı sıra genel kurul kararlarının hükümsüzlük hallerinden birisi de iptal edilebilirliktir. Genel kurul kararlarına karşı iptal davasını açma hakkını düzenleyen TTK’nun 446 md hükmüne göre: “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri. iptal davası açabilir”.Ancak genel kurul kararlarının iptaline ilişkin TTK’nun 445 md uyarınca yasaya, esas sözleşmeye veya iyiniyet kuralına aykırı kararlara karşı iptal davası açılabilir. Dolayısıyla anılan kararların iptalinin sağlanabilmesi için bu kararların kanun, anasözleşme veya afaki iyiniyete aykırı olması da gerekir. Dava konusu edilen olağanüstü genel kurul toplantısının 3 numaralı kararı ile “Yapılan oylamada, nakdi olarak sermaye artırımı yapılmasına, şirket sermayesinin 7.100.000,00 TL’den 23.770.000 TL’na çıkartılmasına ve şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesinin aşağıda belirtilen biçimde tadil edilmesine, bu değişikliğin ———- ilanına, ———— Şirketi ile ———— tarafından verilen 9470 kabul, ———- vekili ———- ve ———- vekili ——– tarafından verilen 9630 ret oylarına karşılık oy çokluğuyla karar verildi” şeklide karar verildiği, davacılara sermaye artırımından kaynaklanan rüçhan haklarını kullanabileceklerinin belirtildiği, buna rağmen davacıların bu haklarını kullanmadıkları anlaşılmıştır.Hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; sermayenin artırılıp artırılmaması, kar payının dağıtılıp dağıtılmaması hususunun takdirinin genel kurula ait olmakla birlikte bu yetkinin kullanılmasının keyfiyete bağlı olmadığı, davalı şirketin mali müşavir bilirkişi tarafından tespit edilen mali verileri karşısında, sermaye artırım kararının keyfi olarak değil bir ihtiyaçtan ve zorunluluktan dolayı alındığı, dolayısıyla da alınan kararın iptali şartlarının oluşmadığı, her ne kadar davacılar tarafından şirketin bilgi ve belgelerinin denetime sunulmadığı, sermaye artırımının kaynağının bu nedenle anlaşılamadığı ileri sürülmüş ise de, davacıların 15/09/2021 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliğini yürüttüklerinden anılan tarihe kadar şirketin mali kayıtlarından haberdar olmadıklarına ilişkin iddianın da yerinde olmayacağı, mali inceleme bölümünde yedek akçe bulunduğuna ilişkin bir tespit yapılamadığı gibi, yakın tarihe kadar yönetim kurulu üyeliği yapan davacılar tarafından da böyle bir yedek akçenin varlığının somut olarak ortaya konulamadığı anlaşılmakla, dava konusu genel kurulun 1 ve 2 nolu kararlarında muhalefet şerhi bulunmayan, 3 nolu maddenin de esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılığını ispatlayamayan davacıların açtığı davanın tümden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-)Davanın REDDİNE,
2-)——– sayılı ilamı ile verilen ihtiyati tedbir kararının mahkememizce verilen kararın kesinleşmesine kadar devamına,
3-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin yatırılan toplam 80,70 TL hacın mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalılar vekillerinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2023