Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/359 E. 2022/369 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/359 Esas
KARAR NO: 2022/369
DAVA: Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması)
DAVA TARİHİ: 17/08/2021
KARAR TARİHİ: 24/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı—– havale tarihli dava dilekçesi ile; kendisinin sokaklarda, parklarda yattığını, perişan durumda bulunduğunu, —- tanımadığı iki kişi tarafından kendisine bizim çay ocağı var, orayı sen çalıştır, sana sigorta yaptırırız, emekli olursun diyerek giydirip notere götürdüklerini, yolda da kendisine sürekli içki aldıklarını, içki içirip sarhoş ettiklerini, kendisine sürekli imzalar attırdıklarını, hayırlı olsun diyerek çay ocağına gönderdiklerini ve —–para vererek biz sana uğrarız diyerek çekip gittiklerini, — gün sonra bir kişi tarafından çay ocağının anahtarını alıp kendisini kovduklarını, polise gidip şikayetçi olduğunu, sosyal yardımlaşma bürosuna gidip yardım için başvurduğunda —— olduğunu öğrendiğini, bunun üzerine yaptığı araştırmada tanımadığı kişiler tarafından kendisi adına şirket kurduklarını ve kendisini —— yaptıklarını, kendisinin yeşil kartlı olduğunu ve sosyal yardımlaşmadan aldığı yardımlarla hayatını ikame ettirdiğini, adına kurulan şirket yüzünden mağdur——-olduğunu belirterek, adına açılan şirketin kapatılmasını talep etmiştir.
——sayılı yetkisizlik kararı nedeniyle dosya mahkememize tevzi edilerek iş bu dosya numarasını almıştır.
Dava dilekçesindeki anlatımlardan ve dilekçe ekinde sunulan şirkete ilişkin kayıt ve belgelerden davacının talebinin, ortağı olduğu —— feshine karar verilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
—— fesih ve tasfiyesine ilişkin davada husumet mutlaka şirkete yönetilmelidir.——– görüşü de bu yöndedir. Ancak işbu davada davacı davayı şirkete yöneltmemiş, hasımsız olarak açmıştır.
Taraf ehliyeti dava şartlarından olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50’inci maddesi uyarınca taraf ehliyeti medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür. HMK. m. 50 uyarınca, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, davada taraf ehliyetine sahiptir. Buna göre, taraf ehliyeti, bir davada taraf olarak bulunabilme ehliyeti olup, maddi hukuktaki hak ehliyeti kavramının medeni usul hukukundaki yansımasıdır.
Yukarıda belirtildiği gibi, davacı—— davayı, fesih ve tasfiyesini istediği şirkete yöneltmemiştir. Bu nedenle işbu davada davalı——- taraf ehliyeti bulunan kimse yoktur.
Ancak, davacının bundan sonra davayı fesih ve tasfiyesini istediği şirkete yöneltmesinin mümkün olup olmadığının tartışılması gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı 124’üncü maddesinde; bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olduğu bildirildikten sonra, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği isteminin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği isteminin kabul edebileceği açıklanmıştır. Nitekim madde gerekçesinde de, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamanın yargılama ilişkisini katı bir şekle bağlayarak yargılamaya hâkim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” ile bağdaşmayacağı belirtilmiştir.
Bu durumda; davacı———beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının tespit edemiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu da açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyor ise; bu dava ilişkisi yönünden, daha sonra da kendilerine dava açılması mümkün olmalıdır.
Ancak işbu davada davacı, ortağı olduğu şirketin fesih ve tasfiyesini talep etmekte olup, bu şirketin davalı—– gerektiğini bilmesi gereklidir. Bu nedenle HMK.nun 124. maddesinin bu davada uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Ayrıca Medeni usul hukukumuzda, dahili dava yoluyla dava açıldıktan sonra dahili dava yoluyla davanın yeni davalıya yöneltilmesi müessesi de bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, davacıya bu yönde bir süre verilmesi de mümkün görülmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere HMK 114/1-d maddesi uyarınca tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava şartıdır.
İşbu davada, davalı——- fesih ve tasfiyesi istenilen şirketin bulunması zorundulur.
Davacı, davayı fesih ve tasfiyesini istediği şirkete yöneltmemiştir.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Tüm bu nedenlerle, HMK’nun 114/1-d ve 115. maddeleri gereğince davalı…tarafın taraf ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-1-HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-)Davacı—–taraf dava açarken harç yatırmadığından Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL peşin harç ve 80,70 TL başvurma harcının davacıdan alınarak alınarak hazineye gelir kaydına,
3-)Davacı—tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davacı——-tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022