Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/337 E. 2023/879 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/337
KARAR NO : 2023/879

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/05/2022
KARAR TARİHİ : 08/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin sigortalı işçisi olarak çalışan —–29.09.2013 tarihinde davalı şirkete ait maden sahasında çalışırken göçük altında kalarak iş kazası geçirerek vefat ettiğini, —-Kurumu tarafından, bu iş kazası sebebiyle hak sahibi yakınlarına aylık bağlanıp cenaze yardım yapıldığını,—–. İş Mahkemesi’nin—–Sayılı doyası ile dava açıldığını, davanın istinaf edildiğini, istinafca karar verilerek yerel mahkemenin kararının kaldırıldığını, —- tarafından 34.707,15 TL. Asıl alacak ve ferilerinin toplamı 53.760,05 TL.’nin masraf ve vekalet ücreti ile birlikte tahsili talepli olarak —–.İcra Müdürlüğü’nün—— Sayılı dosyası ile her iki şirkete karşı ilamlı icra takibi başlatıldığını, davacı müvekkil şirket haciz tehdidi altında dosya borcuna mahsuben 17.03.2021 tarihinde—– hesabına 25.000,00 TL. Ödeme yapıldığını, Daha sonra 16.07.2021 tarihli başvurusu ile bakiye borcu 7326 Sayılı Kanun Kapsamında yapılandırdığını, yapılandırma ödeme planı doğrultusunda müvekkil tarafından 2.578,89 TL. Den iki taksit 17.11.2021 tarihinde, 3. Taksit ise 28.02.2022 tarihinde yine 2.578,89 TL. olarak ödendiğini, Müvekkil şirket tarafından, davalı —– şirketi maden sahasında meydana gelen söz konusu iş kazası nediyle bugüne kadar toplamda 32.736,67 TL. Ödenmek zorunda kalındığını, taraflar arasında 14.08.2014 tarihinde imzalanan tasfiye ve sulh protokolü (ibralaşma tutanağı)’ne göre, davacı müvekkil tarafından —- kurumuna ödenmek zorunda kalınan 32.736,67 tl.den ve bundan sonra da ödenmek zorunda kalınacak olan bedelden sorumluluğun davalı şirkete ait olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, müvekkil şirket tarafından, —–. İş Mahkemesi’nin —-Sayılı dosyasına konu, davalı —— Şirketi maden sahasında meydana gelen iş kazası nediyle bugüne kadar ödenen toplam 32.736,67 TL.’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket (—– şirketi) , davalı (—— şirketi) müvekkil şirkete ait ruhsatlı maden sahasında arama, mühendislik ve raporlama işlerini yapmayı üstlendiğini, bu ilişki bünyesinde eser sözleşmesini ihtiva ettiğini, buna göre müvekkil şirket iş sahibi, davacı şirket yüklenici olduğunu aynı zamanda davacı şirket ortağı —- %16 hisse oranıyla davalı müvekkil şirkete ortak olduğunu, 29.09.2013 tarihinde meydana gelen iş kazası neticesinde vefat eden —–davacı şirkete bağlı ve sigortalı olarak çalıştığını, müvekkil şirketle aralarında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, meydana gelen bu kazadan yaklaşık bir yıl sonra 14.08.2014 tarihinde taraflar arasında yapılan ibralaşma tutanağı ile dava dışı —– ile birlikte bazı hissedarlar hisselerini devrettiğini, kazanın ardından—–kurumu rehberlik ve teftiş başkanlığı tarafından düzenlenen 25/07/2014 tarih ve ——sayılı rapor ile olayın iş kazası olduğu tespit edildiğini, müteveffa’nın annesi —— 30/07/2015 onay tarihli 38.563,50 TL peşin sermaye değerli gelir bağlanıp 386,00 TL de cenaze yardımı ödenmiş olup—– kurumu tarafından ödenen bedel ve bilirkişilerce belirlenecek olan diğer hakları saklı kalmak kaydıyla gelir bağlama onay tarihi olan 30/07/2015 tarihinden itibaren davalı taraflardan (—— şirketi ile —– şirketi ) müştereken ve müteselsilen istendiğini, bu doğrultuda —–.iş mahkemesi —– sayılı dosyasıyla —–müfettiş raporuna göre sigortalı—–%20, davalı şirketlerin %40’ar kusurlu oldukları tespit edildiğini, bu süreçte ceza mahkemesinde yargılanan —– ve —– hakkında verilen karar da kesinleştiğini, davacı şirket bugüne kadar toplamda 32.736,67 Tl ödediğini, davacı şirket yüklenici, davalı müvekkil şirket ise iş sahibi olduğunu, davacı şirket ortağı ——, olay vukuu bulmadan önce proje çalışmalarıyla ilgili olarak davalı müvekkil şirketle birlikte çalışma hususunda müvekkil şirketi ikna etmeye çalışmış ve başarılı da olmuş bu doğrultuda %16 hisseyle şirkete ortak olduğunu, taraflar arasında 14.08.2014 tarihinde düzenlenen ibralaşma tutanağına göre davacı şirket hiçbir şekilde sorumluluk almamakta ve bütün sorumluluğu davalı müvekkil şirkete bıraktığını, sorumsuzluk anlaşmalarını düzenleyen TBK 115 hükmü, her ne kadar önceden yapılan sorumsuzluk anlaşmalarına ilişkin olsada kanunun amacı göz önüne alınırsa sonradan yapılan anlaşmaları da evleviyetle kapsaması gerektiği sonucuna varmak gerekeceğini, hakkaniyetli olan yönün bu olduğunu, müvekkil şirket meydana gelen bu elim kaza sonrası aslında kendi çalışanı olmamasına rağmen olaya son derece iyi niyetle ve hakkaniyetle yaklaşmış vefat eden işçi adeta kendi sigortalı çalışanıymış gibi maddi ve manevi olarak işçinin yakınları için gereken desteği sağladığını, anılan protokolün muhteviyatı incelendiğinde görülecektir ki davacı tarafın iddia ettiği alacak hakkı hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Tazminat (Rücuen Tazminat) davasıdır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; İş Mevzuatı ve Kusur yönünden değerlendirmede; Meydana gelen olayın; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu” nun 13. maddesi uyarınca bir iş kazası olduğuna, önceden öngörülebilir ve önlenebilir nitelikte bir kaza olduğuna, tedbirsizlik, dikkatsizlik ve ihmal sebebiyle meydana geldiğine, olayın meydana gelmesinde kaçınılmazlık faktörünün etkisinin bulunmadığına, kazanın meydana gelmesinde —– Firmasının olan iş kazasında %50 oranında kusurlu olduğu,—–Firmasının olan iş kazasında %30 oranında kusurlu olduğu——olan iş kazasında ayrı ayrı %5′ er oranında kusurlu oldukları, Müteveffa —– olan iş kazasında %10 oranında kusurlu olduğu Yapılan ödemeye dair rücu talebinin yerindeliğinin tespiti açısından—– İş Mahkeme “sinin Karar Tarihi esas alınarak yapılacak hesaplamada karar tarihinin 11.10.2018 olduğu dikkate alınarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre 265 Artırım/Iskonto oranı dikkate alınarak hesaplama yapıldığı, —–İş Mahkeme ‘sinin Karar Tarihi itibariyle yapılan hesaplamada dava dışı paydaş anne —-davalı tarafın kusuru (%30) oranında hesaplanan destekten yoksun kalma zararının 35.749,25 TL olduğu, hususlarını beyan ve rapor etmiştir
Bilirkişi tarafından alınan ek raporda özetle; Davacı şirketin sigortalı işçisi olarak çalışan —— 29.09.2013 tarihinde davalı şirkete ait maden sahasında çalışırken göçük altında kaldığı ve vefat ettiği; söz konusu olay nedeniyle davacının toplamda 32.736,67TL. ödenmek zorunda kaldığının ve taraflar arasında 14.08.2014 tarihinde imzalanan “Tasfiye Ve Suh Protokolü (ibralaşma Tutanağı)’ne göre davacı tarafından —-Kurumuna ödenmek zorunda kalınan 32.736,67TL.den ve bundan sonra da ödenmek zorunda kalınacak olan bedelden sorumluluğun davalı şirkete olacağının iddia edildiği, İş güvenliği ve aktüerya bakımından inceleme yapıldığında, meydana gelen olayın 5S10 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. Maddesi görülebilir ve önlenebilir nitelikte bir kaza olduğuna, tedbirsizlik, ve ihmal sebebiyle meydana geldiğine, olayın meydana gelmesinde kaçınılmazlık faktörünün etkisinin bulunmadığı, Kazanın meydana gelmesinde; Davacının iş kazasında %50 oranında kusurlu olduğu, davalının %30 oranında kusurlu olduğu —-ve —–iş kazasında ayrı ayrı %/5’er oranında kusurlu oldukları, müteveffa—– iş kazasında %l0 oranında kusurlu olduğu, Taraflar arasında 14.08.2014 tarihinde adi yazılı şekilde imzalanan “Tasfiye Ve Sulh Protokolü (İbralaşma Tutanağı)” başlıklı in 5.b maddesinde iş kazası ödenen bedeller ve da protokol ile işçinin ailelerine ödenen bedeller, tüm ortaklar adına yapıldığından dolayı işçinin ailesi lehine bu ödemeler dışında dolaylı olarak (davali) —- içüncü kişilere dava açtıramayacağı; ailenin (davali) —– karşı maddi tazminat talepli olarak kontrollü veya kontrolsüz açacağı her türlü davaların sorumluluğunun ve maddi yükümlülüğünün (davalı) —– ait olacağı; (davacı)—– yansıtayacak her türlü ödemeden (davali) —– sorumlu olduğunun kabul edildiği; —– tarafından (huzurdaki davanın davacısı) —- (huzurdaki davanın davalısı)—– aleyhine açılan alacak davasında —- İş —-sayılı kararda (karar —- BAM—-. HD. —–sayılı ilam ile kesinleşmiştir) mahkeme, —– sigortalısı —– 29.09.2013 tarihinde meydana gelen iş kazasında öldüğünü, annesi —– ödenen 34.707,15TL.lik peşin sermaye değerli gelirin ve 347,40TL.lik cenaze gideri yardımının ödendiğini; bu bedellerin davalılardan müteselsilen sorumlu olduğunu kabul ettiği, Bu kapsamda İş Mahkemesi kararında (huzurdaki davanın davacısı)—– ve (huzurdaki davanın davalısı) —–bakımından “müteselsil” sorumluluk “diş ilişki’ açısından değerlendirilmiş olup huzurdaki davada ise “iç ilişki” bakımından talepte bulunulduğu; buna yönelik TBK m. 167/I ve TI hükmünün “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki – hukuki – ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumlu oldukları kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” şeklinde olduğu;. “iç ilişki” bakımından kurulan, davacının ve davalının tarafı olduğu 14.08.2014 tarihli sözleşmenin 5.b maddesinde (TBK m 1 hükmünce “karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile” sözleşme özgürlüğünce) iş kazası nedeniyle ölen işçinin ailesinin açacağı her türlü davanın sorumluluğunun ve maddi yükümlülüğünün (davaliı) —– ait olacağı; (davacı) —– yansıtayacak her türlü ödemeden de (davalı) ——sorumlu olduğu kabul edildiği görülmekle bu durumda sözleşmenin anılan hükmü gereğince davalının, iş kazası sonucunda ölen işçinin ailesine ödenen bedelleri davacıya ödeme borcu altında olduğu kanaatine varıldığı; Davacının,—– 32.736,67TL.lik ödeme yaptığını ve bu ödemeler için müteselsilen sorumlu olan davalıya rücu ettiğini beyan ettiği; dört adet banka dekontu incelendiğinde —— 17.03.2021 tarihli “Kurum tahsilati” belgesine göre davacı şirketin ” —–. Hukuk İcra borcu—–açıklamasıyla 25.000TL., —– 17.11.2021 tarihli “Kurum tahsilatı” belgesine göre ” —— Yapılandırma Tevkifat- Taksit no -” açıklamasıyla 2.578,89TL—– 17.11.2021 tarihli “Kurum tahsilatı” belgesine göre davacı şirketin —– Yapılandırma Tevkifat- Taksit no —– açıklamasıyla 2.578,89TL., —– 28.02.2022 tarihli “Kurum tahsilatı” belgesine göre davacı şirketin —– Yapılandırma Tevkifat” açıklamasıyla 2.578,89TL., ödeme yaptığının anlaşıldığı; bu ödemelerin iş kazansında ölen işçi bakımından ödendiğinin kabulü halinde davacı tarafından ödenen (25.000TL. * 2.578,89TL. 4 2.578,89TL. * 2.578,89TL. —) toplam 32.736,67TL.nin 14.08.2014 tarihli sözleşmenin 5.b maddesi gereğince davalıdan istenebileceği; davalının bu nedenlerle davacıya ödeme borcu altında olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarındaki tespitler uyarınca; davacı ile davalı arasında 14.08.2014 tarihinde düzenlenen “Tasfiye Ve Sulh Protokolü başlıklı sözleşme incelenmekle sözleşmenin 5.b maddesinde ; iş kazası nedeniyle ödenen bedeller veya protokol ile işçinin ailelerine ödenen bedeller, tüm ortaklar adına yapıldığından , işçinin ailesi lehine yapılan ödemeler dışında dolaylı olarak davalı şirketin üçüncü kişilere dava açtıramayacağı; ailenin —— karşı maddi tazminat talepli olarak kontrollü veya kontrolsüz açacağı her türlü davaların sorumluluğunun ve maddi yükümlülüğünün—– ait olacağı; (davacı)—– yansıtayacak her türlü ödemeden —– sorumlu olduğunun kabul edildiği; dava dışı —- tarafından davacı —– ve davalı —–aleyhine açılan —–. İş Mahkemesi —– sayılı kesinleşmiş ilamına konu alacak davasında özetle —– 29.09.2013 tarihinde meydana gelen iş kazasında öldüğünü, annesi ——- ödenen 34.707,15TL.lik peşin sermaye değerli gelirin ve 347,40TL.lik cenaze gideri yardımının ödendiğini; bu bedellerin davalılardan müteselsilen sorumlu olduğunu kabul ettiği, somut olayda taraflar arasında düzenlenen 14.08.2014 tarihinde ve taraflarca imzalandığı kabul olunan sözleşme hükümleri incelenmekle sözleşmenin 5.b maddesinde ” iş kazası nedeniyle ölen işçinin ailesinin açacağı her türlü davanın sorumluluğunun ve maddi yükümlülüğünün davalı —– ait olacağı; davacı —–yansıtayacak her türlü ödemeden de davalı ——sorumlu olduğu kabul edildiği “görülmekle 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir. İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılan inceleme sonucunda davacı ve devalı tarafın basiretli tacir oldukları ve sözleşmedeki hisse devirine yönelik hükümlerde göz önüne alınarak ilgili maddenin açık ve net olduğu ayrıca dayanak sözleşmenin ilgili maddesinde dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilmemiştir. Tüm bu husular bir bütün halinde değerlendirildiğinde sözleşmenin 5.b maddesinde gereğince celp edilen —– ödeme kayıtları da incelenmekle davacının —- İş mahkemesinin ——. sayılı kesinleşmiş kararı uyanırca —–32.736,67TL.lik ödeme yaptığını gözetilerek ödenen bedeli yukarıda izah edilen sözleşme hükmü uyarınca rücu edebileceği ve ödeme tarihleri itibariyme ödenen bedele avans faiz işletebileceği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE;
1-Davacı şirket tarafından dava dışı —— ödenen;
– 25.000,00 TL nin ödeme tarihi olan 17/03/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– 2.578,89 TL nin ödeme tarihi olan 17/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,- 2.578,89 TL nin ödeme tarihi olan 17/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– 2.578,89 TL nin ödeme tarihi olan 28/02/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 2.236,24 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 559,07 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.677,17 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 559,07 TL peşin harç olmak üzere toplam 639,77‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.104,50 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL maktu/ nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekiline (e-duruşma sistemi üzerinden) karşı davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —–Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.