Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/327 E. 2023/380 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/327 Esas
KARAR NO: 2023/380
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 20/08/2021
KARAR TARİHİ: 02/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı —— arasında ticari ilişki bulunmadığını, Müvekkil şirket üzerine düşen edimleri yerine getirmiş bunun karşılığında davalı müvekkil şirkete karşı yerine getirmesi gereken ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, üzerine—— E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, arabuluculuk görüşmelerinden sonuç alınamadığını, davalıya toplam 684 adet yemek takımı verilmiş olup söz konusu malların tutarı faturada da görüldüğü üzere 58.140.00 TL olduğunu, davalının 232 adet yemek takımını müvekkil şirkete İade etmiş, 452 adet vemek takımı ise müvekkil şirkete iade edilmemiş olup bunun karşılığında herhangi bir bedel de müvekkil şirkete ödendiğini, Takip konusu alacak, likit fatura alacağı olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının taleplerinin gerçeği yansıtmadığını, davacı delil olarak —— numaralı faturayı ibraz etmişse de, bu kapsamda müvekkiline teslim edilen malların daha sonra davacıya iade edildiğini ve taraflar arasında imzalanan sözleşme ile ilgili faturanın hükümsüz kaldığının imza altına alınmadığını, müvekkilimizin dava konusu malları iade ettiğini, taraflar arasında icra takibine konu edilen faturanın hükümsüz kaldığına dair sözleşme bulunduğunu, dava konusu edilen malların müvekkilimiz uhdesinde olmadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, müvekkili lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —— esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.——- sayılı ilamı ile yargı yolu belirlenerek mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi tarafından sunulan raporda özetle; Tarafların Tacir olduğu ve aralarında mal alım/satımına dayalı Ticari ilişki bulunduğu hususu çekişmesiz olup, davaya konu ihtilafın, Davalı Firmanın aleyhine takip konusu yapılan Fatura Bakiye Alacağı nedeniyle Davacı Şirkete Borçlu durumda bulunup, bulunmadığı, varsa borcun miktarı hususlarında toplandığı, Davacı Şirketle Davalı arasında Yazılı bir sözleşmeye dayalı olmaksızın 2020 Yılı içinde gerçekleştiği görülen Ticari ilişki kapsamında, Davacı Şirketçe Davalı adına 06.12.2020 Tarihinde, aynı Birim Fiyatlı(72,03 TL/Ad * KDV) Muhtelif Miktar ve cinste Toplam 684 Adet(Set) Yemek Takımı içerikli, KDV Dahil 58.140.-TL Toplam tutarlı —— Nolu E- Faturanın düzenlenerek Usul ve Yasaya uygun tutulmuş Ticari Defterlerinde Davalı adına Borç kaydedilmiş olduğu, dosyada yer alan ve tarafların kabulünde olan “Sözleşmedir” başlıklı yazılı ve imzalı Protokol Örneğinden görüldüğü üzere, özetle; “—– şirketi tarafından davalı ——- adına kesilen ——– Nolu Fatura karşılığında 232 Takım aldık. Geri kalan mallarında iadesi de 10.01.2021 tarihine kadar yapılacaktır. Hiçbir Hukuki İşlem yapılmayacağı hususunda aralarında anlaşmaya varıldı. 22.12.2020 tarihinden itibaren kesilen faturanın hiçbir hükmü yoktur. geri kalan iadeler yapıldığında bakiyede bir eksiklik durumunda ödeme nakit yapılacaktır. iade ve ödeme 10.01.2021 tarihine kadar yapılacaktır.” şeklinde düzenlenmiş olduğu tespit edildiği, işbu protokolden hareketle, davalı yanın davacı şirketten ——- nolu fatura ve içeriği 684 adet yemek takımını teslim aldığı, teslim alınan ürünlerin 232 adedinin iade edildiği/iade alındığı tarafların kabul ve imzalarıyla sabit olup, Protokol gereği Davalı yanca 452 Adet Yemek Takımının Davacı Şirket iade edildiğini gösterir hiçbir yazılı belgenin dosya kapsamında yer almadığı gibi davalı yanca böyle bir iade belgesinin ve/veya teslim/tesellüm tutanağının varlığı hususunda bir iddiada bulunulmadığı, davacı Şirketten 684 Adet Yemek Takımını teslim aldığını, 232 Adedini iade ettiğini yazılı sözleşme kapsamında kabul eden davalı yanın, Bakiye 452 Adet Yemek Takımının Davacı Şirkete İade edildiğini Hukuki Dayanaklarıyla ispat yükü altında olup, Davacı Şirkete Borçlu olmadığını Faturada yer alan Ürünlerin tamamını iade ettiğini iddia eden davalı firmanın bu iddiasını kanıtlamaya elverişli herhangi bir belgeyi dosyaya sunmayarak ispatlayamayan
Davalı taraf defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan takip konusu miktar yönünden alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında faturaya konu ticari ilişkinin ve protokolun olduğunun sabit olduğu, davalının protokol doğrultusunda bakiye kalan malları davacıya iade ettiğini hususunu senetle ispat kuralı çerçevesinde ticari kayıtları uyarınca da ispat edemediği bu haliyle kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Bu çerçeve de cevap dilekçesinde yemin deliline dayanan davalı tarafa yemin delili hatırlatılmış ise de davalı tarafça yemin metni sunulmadığı görülmekle usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davacının faturaya konu malları davalıya teslim ettiği ve takibe konu bakiye fatura bedeline hak kazandığı ancak davalının protokole konu edilen bakiye kalan malları davacıya iade ettiği hususunu ispat edemediği ve takibe konu alacağın varlığına kanaat getirerek usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.624,47 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 464,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.160,45‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 464,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 523,5‬0 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.418,70 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/06/2023