Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/311 E. 2022/612 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2022/311 Esas
KARAR NO: 2022/612

DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/05/2022
KARAR TARİHİ: 27/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davalılar hakkında yapılan icra takibine ve borca itiraz edildiğini —— tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı tarafından icra takibine yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin— ile uğraştığını, davalı şirket tarafından yapılan —– kapsamındaki —– müvekkili şirket tarafından süresinde teslim edildiğini, buna ilişkin toplam ——- faturanın davalı şirket adına düzenlenip gönderildiğini, işlerin eksiksiz teslim edildiğine dair davalı tarafça imzalanan tutanaklar bulunduğunu, fatura içeriğine davalı tarafından itiraz edilmediğini fakat ödemenin bir kısmının halen tamamlanmadığını, müvekkili şirkete ait —-kayıtları incelendiğinde davacı —— alacağının bulunduğunun anlaşılacağını, alacağın tahsili amacı ile —–sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafça ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine —- az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından işbu dava ilk olarak adi ortaklık aleyhine ikame edildiğini, dava dilekçesinde adi ortaklık taraf olarak gösterildiğinden ve adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, işbu davanın incelenmeksizin usulden reddi gerektiğini, TBK uyarınca adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından aktif ve pasif dava ehliyetinin bulunmadığını, bu nedenle davanın adi ortaklığa yöneltilmesinin mümkün olmadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte işbu davada davacı’nın taleplerinden müvekkil şirketler, adi ortaklıktaki hissesi oranında sorumlu olabileceğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için davanın kabulüne karar verileceği düşünülse dahi müvekkil şirketler’in sorumluluğunun sadece Adi Ortaklıktaki — hissesi oranında olması gerektiğini, alacak ve borç durumunun tespiti için—– incelemesi yapılması gerektiğini, davaya konu faturanın müvekkil şirket tarafından tebliğ alındığına ilişkin kayıt bulunmadığını, davacı’nın talep etmiş olduğu faiz türü ve oranı hatalı olduğunu, Davacı’nın talep ettiği avans faizinin hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün olmadığını, taraflar arasında oluşan uyuşmazlık konusu fatura alacağı, bu alacaklardan kaynaklı faiz mevzuat gereği tarafların anlaşması gereği belirlendiğini, anlaşma bulunmaması durumunda yasal faiz oranlarının geçerli olduğunu beyanla; davanın Reddine, haksız icra inkar tazminatı talebinin Reddine,—- az olmamak şartıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine, Karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası bir süreye tabi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren —-yıl içinde açabilir. Bu maddede gösterilmiş olan süre, hak düşürücü süre olup açık kanuni düzenlemeye göre, dava açma süresi itirazın tebliği ile başlar. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı TK hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamaz.Her ne kadar davalı tarafça davanın —- yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı iddia edilmiş ise de yukarıda yer alan açıklamalar doğrultusunda borca itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, davacının arabulucuya başvurmasının tebliğ şartını yerine getirmiş olmayacağı dikkate alınarak davalı tarafın hak düşürücü süreye ilişkin itirazı reddedilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 114/d bendinde; tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olarak düzenlenmiştir.Taraf ehliyeti, bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek yada tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklığın taraf ehliyeti yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklık tarafından açılacak davaların iştirak halinde mülkiyet hükümleri gereği bütün ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Adi ortaklığa karşı açılacak davaların da davanın bütün ortaklara karşı birlikte açılması (mecburi dava arkadaşlığı) gerekir.Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; icra takibi davalı ortaklık aleyhine başlatılmış, dava da adi ortaklık aleyhine açılmıştır. İcra dosyasında adi ortaklık adına itiraz dilekçesi sunulmuş, dava dosyasına adi ortaklık adına ve adi ortaklığı oluşturan —-adına cevap dilekçesi sunulmuştur.Bu durumda iş bu dava, adi ortaklığı oluşturan şahıslar aleyhine açılması gerekirken taraf ve dava ehliyeti olmayan adi ortaklık aleyhine açılmış olup, adi ortaklığı oluşturan şahısların da ayrı şekilde cevap dilekçesi ve vekaletname sunmuş olmasının taraf ve dava ehliyetine ilişkin dava şartı eksikliğini ortadan kaldırmayacağı açıktır.Bu nedenle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalının şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı —davacı tarafça peşin olarak yatırılan— harcın mahsubu ile artan— harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, ,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—- bütçesinden ödenen — arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren—hafta içinde —-istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.