Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/294 E. 2022/400 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/294
KARAR NO : 2022/400

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İİK m.72 gereğince, davacıların—— dosyaları ve dayanak bonoların bedelsizliği dolayısıyla borçlu olmadıklarının tespitlerine, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak açmış olduğu icra takibi dolayısıyla, takip alacağının %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, İİK m.72/3 gereğince tedbir kararı verilerek takip dosyalarınca tahsil edilecek bedellerin alacaklı/davalılara ödenmemesine karar verilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı tarafın dava dilekçesindeki tedbir taleplerinin yasal dayanağı olmadığından reddine, haksız ve kötü niyetli dava nedeniyle dava konusunun %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, TBK’nun 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında verilen bonolar nedeniyle menfi tespit talebine ilişkin olup, bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
6102 sayılı TTK’nın 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın —— işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünden düzenleme olması gerekmektedir. Anılan kanunun 5. maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunun şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir.
Öte yandan 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemeleridir.
Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen 10/03/2020 tarihli alt yüklenici taşeron sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacılar tarafından davalıya verilen bonolara dayalı olarak başlatılan icra takibinde davacıların borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir. Dava ve takibin konusunun bono ya da çek gibi bir kambiyo senedine dayalı olması tek başına davanın ticari dava olduğunu göstermez. Mahkemenin görevini tayin için tarafların tacir olup olmadığı, uyuşmazlığın ticari ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve aralarındaki hukuki ilişkinin niteliğine bakılması gerekmektedir——
Davaya konu sözleşmenin imza kısımlarında sadece davacıların isimleri kefil sıfatıyla yazılı olup tacir olduklarını gösterir herhangi bir kaşe bulunmamaktadır. Sadece yüklenicinin tacir olması da Ticaret Mahkemesinin görevli olması için yeterli olmayıp, davacı arsa sahiplerinin de tacir olması gerekmektedir.
Mahkememizce tensiben yapılan yazışma neticesinde, davacılardan …— —– kaydı bulunmayıp, aynı zamanda davacılar ..—- kişi ticari işletme kaydı bulunmadığı gibi, hali hazırda ortağı olduğu şirket kaydı da olmadığı, sadece davacı ..— gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunduğu ancak davaya konu eser sözleşmesinin konusunun, davacının sahibi olduğu şahıs şirketinin iştigal konusuyla alakası olmadığı gibi, davaya konu sözleşmelerin de davacının sahibi olduğu şahıs şirketi adına imzalandığı yönünde herhangi bir ibare veya iddia bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davacıların tacir olup olmadığı ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğup doğmadığı açıklığa kavuşturulmuş olup, böyle bir durum mevcut olmadığından taraflar arasındaki davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine değil, asliye hukuk mahkemesine ait olduğu kanaatine varılmıştır.
6100 sayılı HMK. 114-(1)-c) maddesi uyarınca; görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. HMK. 1 maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında re’sen araştırılır. Dava şartının bulunmaması halinde, HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca; davanın usulden reddine karar verilir.
Tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, görev hususu dava şartı olduğundan, yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) DAVANIN GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-) Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili — NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) 6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına ancak Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi ve bu durum belirtilerek Mahkememizden talepte bulunulması durumunda harç ve yargılama giderleri konusunda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile tensiben verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.