Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/291 E. 2023/72 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/291 Esas
KARAR NO: 2023/72
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2022
KARAR TARİHİ: 07/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan şirket internet ortamında e ticaret ile iştigal eden şirketlere ambalaj malzemeleri tedarik etmekte olduğunu, davalı şirket ile —– yıllarında çalışmış olduğunu, davalı şirket yetkilileri ile bakiye —-alacaklarının ödenmesi konusunda —– konuştuklarını, ancak mesajlaşmalarda davalı şirket yetkilisinin sıklıkla müvekkilleri olan şirket personelini oyaladığını, çoğu kez cevap vermediğini, bazen de muhasebe personelinin ödeme yapacağını belirttiğini, alacağı ödenmeyen müvekkili şirketin alacaklarının tahsili amacıyla —- Esas sayılı dosyası ile —– üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe konu yapılan alacağın likit bir alacak olduğunu ve yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de sonuç alınamadığını davalı/borçlunun itirazının iptal edilerek, takibin devamına karar verilmesini, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu sebeple —–sayılı dosyası kapsamında borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini, davacı taraf alacağına dayanak olarak —–yazışmalarını dosyaya sunduğunu, ancak bu yazışmaların hiçbir delil niteliği olmadığını sonradan düzenlenmesi mümkün olduğunu, tüm iddiaları reddettiklerini, işbu takibin haksız olduğunu davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, bu durumun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ve davacı ile davalı yanın banka hesap hareketleriyle ortaya çıkacağını, tüm bu sebeplerle açılan davanın haksız olduğunu itiraz ve cevapları doğrultusunda davanın reddini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmişse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——–sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Dava konusu, davacı —— tarafından Davalı —— sayılı dosyasında —— tutarında icra takibi başlattığını, davalı şirketin —— tarihinde icra takibine itiraz ettiğini , davacı şirketin —- yılına ait ticari defterleri, 6762 sayılı ETTK 66 6102 Sayılı Yeni Ticaret Kanunun 64- ve 213 sayılı V.U.K. ilgili hükümleri gereğince yasal ve usulünce tutulduğunun, Ticari defterlerin TTK 69 ve 213 sayılı kanunun 216.md gereğince açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, Ticari defterler VUK 228-226 md gereğince muhasebe usul ve tekniğine uygun tutulup kazıntı ve silintiye rastlanmadığını, davacı şirketin —– yıllarına ait ticari defterlerinin açılış tasdikleri yasal süresinde yaptırılmış olduğunu ve ——yasal süresinde yüklendiğini ve usulüne uygun tutulduğunun görüldüğünü, davacının, davalıdan —-alacaklı olduğunu, davalı şirketin ticari defterleri; ——- Tarihli duruşma tutanağında ticari defter ve eklerini, bunların dayanaklarını ve muavin hesap dökümlerini inceleme gün ve saatinde mahkememize ibrazına denildiği, buna rağmen —- Tarihli davalı şirket vekiline e tebligatla tebliğ edildiği ancak inceleme gününde davalı şirketin bilirkişi incelemesinde yasal defterlerini ibraz etmemiş olduğunu ve yerinde inceleme talebinde bulunmadığını, dava dosyasındaki her türlü bilgi, belge, tüm deliller, davacı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler ve değerlendirmeler neticesinde olduğunu,—Bilindiği üzere, —– verdiği yetkiye dayanılarak, —-Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin ——- mal ve hizmet satışlarını ise —— bildirmeleri yükümlülüğü getirildiğinin, davacı —formlarında Davalı ——tutarında satım yaptığına dair beyanda bulunduğunu, Davalı—— yılına ait — formlarında: Davalı —- yıllarına ait ———-tutarında alım yaptığına dair beyanda bulunduğunu, dosya apsamında sunulan tarafların —– yılına ait —– üzerinde yapılan
İncelemelerde ise, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunun, davalı tarafından tanzim edilen faturaların ilgili ——bildirildiğinin, taraflar arasında —-uyuşmazlığının bulunduğu
ancak davalı şirketin davacı şirketten alım yaptığı fatura sayısı ve miktarının daha fazla olmak suretiyle bildirimde bulunduğunun görüldüğü, diğer bir ifade ile davalı şirketin davacıdan alım yaptığı faturaların tamamını beyan ettiği haricen başkaca firmalardan yapmış olduğu alımları da sehven davacı şirketten alım yapmış gibi beyan ettiğinin anlaşıldığı, tarafların —- formlarının incelenmesi neticesinde mal teslimine yönelik bir uyuşmazlığın bulunmadığının görüldüğü, davacı şirketin cari hesap alacağına dayanak faturalarının e fatura ticari fatura senaryosu ile düzenlediğinin, davalı şirket tarafından e fatura sistemi üzerinden onaya sunulan bu faturalara red yanıtı verilmediğinin, bu faturaların adresinin noter kanalı ile yada kep üzerinden de iadesi edilmediğinin, e fatura sistemi üzerinden 8 gün içerisinde kabul yada red olarak yanıtlanmayan faturaların 8. günün sonunda otomatik olarak kabul olduğunun, davacının alacak talebine konu faturaların davalıya tebliğ edildiğinin ve davalı tarafından da kabul edildiğinin görüldüğü, sonuç ve kanaatine varıldığı , şeklinde beyan ve rapor etmiştir.Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ——yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ———Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının satıma ve faturalara konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından —–dairesine sunulan—– formları ile sabit olduğu, davalının satın aldığı mallara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına işleyerek ilgili ——–dairesine bildirdiği, malın fatura ile teslim edildiğinin kural olarak kabul edilmesi gerekmektedir. ——– da aynı doğrultudadır. Davacı tarafından kesilen faturaların davalı tarafından — ile —— dairesine bildirdiği, davacı ve davalının— uyumlu olduğu, davacının ticari defterlerine göre davacıdan —- alacaklı olduğu bilirkişi raporu ile sabit hale gelmiştir. Davacı tarafından faturaya konu malların davalıya teslim edildiği, davacının bedele hak kazandığı ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığı kanaati ile usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 833,38-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 147,35 TL harcın mahsubu ile bakiye 686,03-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 147,35 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 228,05 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 40,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.540,75 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair;Tarafların yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 07/02/2023