Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/285 E. 2023/861 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/285
KARAR NO : 2023/861

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2022
KARAR TARİHİ : 05/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı …10/09/2019 tarihinde 46.000,00-TL, 05/01/2019 tarihinde 60.000,00-TL, 19/11/2019 tarihinde 25.000,00-TL, 30/10/2019 tarihinde 3.000,00-TL olmak üzere toplam 134.000,00-TL’yi havale yoluyla davacı müvekkiline borç olarak gönderdiğini, dvacı müvekkilinin ise bu borca karşılık davalıya toplam 57.595,00-TL’yi geri ödediğini, 134.000,00-TL borcun 57.595,00-TL’sini ödeyen müvekkilinin davalıya 76.405,00-TL borcu kalmasına rağmen davalı taraf kötü niyetli olarak iki ayrı takip başlatarak toplam 430.000,00-TL değerindeki senetleri takibe koyduğunu, davalı tarafın davacı müvekkilinin 134.000,00-TL’lik borcuna karşılık müvekkilinden 180.000,00-TL değerinde senet aldığını, bu senedi—–. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyasında takibe koyarak müvekkilinin kendisine ödediği miktarı mahsup etmeden icra takibi başlattığını, yine davalı tarafın müvekkilinin 134.000,00-TL’den kalan miktarı ödemediği için müvekkilinden 21/05/2021 düzenleme tarihli 250.000-TL değerinde ikinci bir senet daha aldığını, bu senedi de—–İcra Müdürlüğü’nün—–Esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, dolayısıyla her iki senette 134.000,00-TL için verilen senetler olup senetlerden birinin müvekkilinin ödediği miktar mahsup edilerek takibe koyulması gerekirken her iki senet de kötüniyetli olarak takibe koyulduğunu beyanla; davanın kabulü ile davacı müvekkilinin—-. İcra Müdürlüğü’nün —– sayılı ve—– sayılı dosyalarındaki 353.000,00 TL’den davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, davalı alacaklının kötü niyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı borçlunun müvekkiline, 05.03.2021 düzenleme tarihli, 17.03.2021 vade tarihli, 180.000,00 TL bedelli senedi keşide ederek verdiğini, söz konusu senedin vadesi olan 17.03.2021 tarihi geldiğinde müvekkilinin senet bedelini davacıdan talep ettiği halde davacı tarafından senet bedeli olan 180.000,00 TL müvekkiline ödenmediğini, Müvekkilinin bunun üzerine davacı borçlu hakkında—–. İcra Müdürlüğü’ nün —–No ile Kambiyo Senetlerine Özgü Örnek No;—- Ödeme Emrinin borçluya gönderilmesini talep ederek 26.05.2021 tarihinde icra takibi başlattığını, takibin borçlu yönünden kesinleşmiş olup senet aslının icra kasasında olduğunu, yine davacı borçlunun müvekkiline 21.05.2021 düzenleme tarihli, 20.06.2021 vade tarihli, 250.000,00 TL bedelli senedi keşide etmek suretiyle müvekkiline teslim etmesi üzerine müvekkili tarafından sedeni vadesi geldiğinde bedeli borçludan talep edildiği halde davacı borçlu bedelini ödemediğini, müvekkili tarafından davacı borçlu hakkında —- İcra Müdürlüğü’ nün—–No ile 24.06.2021 tarihinde takip başlatmıştır. Takip borçlu yönünden kesinleşmiş olmakla senet aslı icra kasasında olduğunu, Davacı borçlunun borcunu müvekkiline ödediği iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının yapmış olduğu iddia ettiği ödemelerin söz konusu iki senetten kaynaklı borcunun ifası maksadını taşımadığını, davacının ödediği iddiasını ancak aynı mahiyette bir belge ile ispat etmesi gerektiğini, davada zorunlu arabuluculuk müessesesine başvurulmamış olup dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, esasa dair inceleme yapılacaksa haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, asıl alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, senede dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığına yönelik olarak açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (—–).
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.Eş söyleyişle kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir ( —–). Ayrıca, adi senette borçlu olarak gözüken kimse, senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığının ve dolayısıyla, senet borçlusu konumunda bulunmadığının tespiti amacıyla, cebri icra tehdidi ile karşı karşıya ise, icra takibinin yapılmasından önce; süresi içinde ödeme emrine karşı imzaya itiraz yoluyla itirazda bulunmayı ihmal etmiş ve takip kesinleşmişse, takibe başlanılmasından sonraki evrede sahtelik davası açabilir, böyle bir sahtelik davası hukukî niteliği itibariyle 2004 sayılı İİK 72’de düzenlenmiş olan menfi tespit davasıdır (——).
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (—- ).Somut olayda davacı taraf takibe konu senetlerden doğan borcunun —– aracığılıyla davalıya gönderildiğini, ödendiğini, kalan borcu ödememesi sebebiyle ikinci bir senet daha alındığını, ödemeleri düşmeden her iki senedi de kötüniyetli olarak takibe koyduğunu iddia etmektedir. Bu durumda ödemelerin dava konusu senetler için yapıldığı hususunda ispat yükü davacı taraftadır. Davacının davalıya gönderdiğini iddia ettiği havale/eftlere ilişkin dekontlar ilgili bankalardan celbedilmiştir. Dekontların incelemesinde sadece—— ile yapılan havalede “17/03/2021 tarihli senet için” şeklinde açıklama bulunduğu, diğer dekontlarda dava konusu senede ilişkin bir açıklama yer almadığı gibi ödemelerin senetlerin keşide tarihinden önceki dönemlerde yapıldığı görülmektedir. Bu durumda davacının yapmış olduğu ödemelerden 13.995 TL’lik kısmının dava konusu 05/03/2021 keşide tarihli, 17/03/2021 vade tarihli 180.000 TL bedelli senet için yapıldığına, 21/05/2021 keşide tarihli, 20/06/2021 vade tarihli, 250.000 TL bedelli senet için bir ödeme yapılmadığına kanaat getirilmiştir.
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. İspat yükü üzerinde olan davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayandığından davacı tarafa 13.995 TL ödemesi dışında kalan diğer ödemelerinde dava konusu senetler borcu için yapıldığı, mükerrer senet alındığı, senetlerin borç verme işleminden sonra verildiği hususlarını ispatlayabilmesi için yemin delili hatırlatılmış, davacı tarafça yemin metni sunulmamıştır. Hal böyle olunca davacının yapmış olduğu ödemelerden 13.995 TL’lik kısmının dava konusu senet için olduğu ve 13.995 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti ile fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi, menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.Başka bir ifadeyle; İİK.nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir hükmünde, takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmektedir. Somut olayda davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İcra ve İflas Kanunu’nun 72/4. maddesinde, ”Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmünün yer aldığı, buna göre, somut olayda davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için Mahkememizce verilmiş bir tedbir kararının bulunmadığı, dolayısıyla tazminat koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine

HÜKÜM:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE; —– İcra Müdürlüğünün—–Sayılı İcra dosyasından takibe konu edilen 180.000 TL bedelli senet yönünden davacının davalıya 13.995 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
—– İcra Müdürlüğünün —— Sayılı İcra dosyasından takibe konu edilen 250.000 TL bedelli senet yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin istemin REDDİNE,
2-Tarafların tazminat taleplerinin şartlarının oluşmaması sebebiyle reddine,
3-Karar harcı 955,99-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 6.028,13- TL peşin harcın mahsubu ile artan 5.072,14‬- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından ödenen 955,99 TL karar harcı ile 80,70-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.036,69‬-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 29,75 TL tebligat ve müzekkere gideri yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığını,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 13.995,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 52.850,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.