Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/28 E. 2022/268 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/28 Esas
KARAR NO : 2022/268

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 12/01/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; Müvekkili olan —- — tarihli—ortak olduğunu, şirketin ortaklık yapısında değişiklik ile payların — devredildiğini pay sahibi olduğu dönem içerisinde müvekkilinin bilgisi — dışında toplanan —karar ile bazı taşınmazların ayni sermaye olarak ilave edilmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin — olarak kullandığı taşınmazın ayni sermaye olarak gösterildiğini, müvekkilinin yokluğunda alınan—- konusu bu karara istinaden —- sözleşmede değişikliğe giderek sermayesini arttırdığını —— yer alan taşınmazın ayni sermaye olarak ilave edilmesine karar verildiğini, müvekkilinin alınan karardan———. Sayılı dosyasından — ilişkin tapu ve tescil davasına kadar durumdan haberdar olmadığını, 24.04.2015 tarihinde yapılan — kurul toplantısı tutanağı’nın eki niteliğindeki 24.04.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısı hazır bulunanlar listesi hazirun cetvelinden de görüleceği üzere imzanın müvekkili olan — ait olmadığını müvekkilinin toplantıda hazır bulunmadığını toplantıda alınan kararların yokluk yaptırımına tabi olması gerektiğini genel kurul kararının yokluk ile malul olduğunun tespitine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan— dilekçesinde özetle; Müvekkili——- üyesi olduğunu şirketin gelişmesi ve şirket faaliyetlerinin kapsamının genişletilmesi amacıyl—- iletişime geçildiğini, — ile yapılan görüşmeler neticesinde şirketin gelişmesi ve büyümesi için genel kurul kararı ile şirketin sermayesinin artıralabilceği ve şirkete ayni sermaye olarak taşınmaz ilave edilebilceğini şeklinde yönlendirme yapıldığını, yönlendirme doğrultusunda müvekkili olan — ile şirketin diğer yönetim kurulu üyelerinden– ve –aldığı karar ile bazı taşınmazların şirkete ayni sermaye olarak ilave edilmesinin kararlaştırıldığını, finansal kiralama sözleşmesinin imza sürecinde banka ile görüşüldüğü ve yönlendirme sonucunda hareket edildiğini, nitekim taşınmazın malikinin —iken taşınmazın şirkete ait olmadığını bilinmesine rağmen—- tarafından taşınmazın rayiç değerinin tespiti için ekspertiz raporu —şirkete ayni sermaye ilave edilmeden önce — şirket bünyesinde bulunmayan bir taşınmaz hakkında — sözleşmesi imzalandığını taşınmazın —- tarihinde —— devredildiğini —tarihinde — kararları alınıp hem de aynı —işlem yapıldığını, banka tarafından söz konusu taşınmazın ayni sermaye olarak şirkete devredileceği hususunun genel kurul toplantısı yapılmadan ve genel kararı alınmadan önceki bir tarihte olduğunu davanın müvekkilinin yönünde reddedilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce; — Esas sayılı dosyası, celp edilmiş, — bu yana—kayıtları ve — isim ve adresleri ile davalı şirketin —– ilişkin — kurul toplantı tutanağından bir sureti celp edilerek incelenmiş, davalı şirkete yazı yazılarak açılan iş bu davanın konusu ile duruşma gününün ilan edilmesi ve şirketin —- konulması talep edilmiştir.
Dava; davalı şirketin 24/04/2015 tarihinde yapılan——–kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
—— esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının — dava konusunun mahkememiz dosya dava konusu ile aynı olduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamada bulunabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; Dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan Kamu Düzeni ile ilgili— koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar varolmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkemenin HMK 115 maddesi gereği dava şartı noksanlığı sebebiyle davayı usulden reddetmesi gerekir.
Bir davada derdestliğin kabul edilebilmesi için varlığı gerekli üç koşul birlikte aranır.
Bunlar:1-Bu davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması;
2-Davanın görülmekte (derdest) olması;
3-Daha önce açılmış ve görülmekte olan o dava ile 2. davanın yani bu davanın aynı olması koşullarıdır.
Her iki davanın aynı sayılması için gerekli şartlar bakımından maddi anlamda kesin hüküm ile derdestlik arasında hiç bir fark yoktur. O sebeple bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için; maddi anlamda kesin hükümdeki gibi; her iki davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.
Mahkememizin —-sayılı davasının davacısının—-. olduğu ve anılan davanın konusunun da davalı şirketin — tarihinde yapılan olağan genel kurulu toplantısında alınan kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından davalı ——– 6100 Sayılı HMK 114/1-ı ve 115/2 maddesine göre ise derdestlik dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar açılan davada husumet davalı şirket yanında davalı şirket yönetim — şirket genel kurul kararları hakkında açılacak davalarda şirketin hasım gösterilmesi gerekmekte olup, bu davalarda, davanın şirket ortağı veya şirket müdürüne yöneltilmesi mümkün değildir. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. Eldeki davada da davalı şirketin yanında davanın yöneltildiği— pasif husumeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalılardan—pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılardan —-yönünden açılan davanın derdestlik nedeniyle HMK’Nın 114/1-ı ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Davalılar—–yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harç dava açılırken peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılardan —— vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan—7/2 md uyarınca belirlenen 2.550,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile feri müdahil vekilinin yüzüne, davalıların yokluklarında, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.