Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/272 E. 2023/138 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/272 Esas
KARAR NO : 2023/138

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi nezdinde tanzim edilen —–numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalı olan davalının maliki olduğu —– plaka sayılı aracın, dava dışı —–mülkiyetindeki —— plaka sayılı araca çarpıp hasar vermesi ve sürücüsünün olay yerinden firar etmesi sonucu dava dışı ——plakalı araç için ödenen hasar tazminatının rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine——. sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak davalı/borçlu söz konusu takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, Alacaklı müvekkil nezdinde zorunlu mali mesutiyet (trafik) poliçesi ile sigortalı olan davalı —- ait —– plaka sayılı aracın, dava dışı —–ait—– plaka sayılı araca 18.06.2017 tarihinde çarpması sonucu, ——–plaka sayılı araçta hasar meydana geldiğini, hasarın müvekkil şirkete ihbarı üzerine, olayın nasıl gerçekleştiği ve hasar miktarının belirlenmesi için ekspertiz incelemesi yapılmış ve neticesinde eksper raporu düzenlendiğini, yapılan incelemeler neticeside, müvekkil şirkete trafik poliçesi ile sigortalanan aracın kusuru dikkate alınarak, müvekkil şirket tarafından dava dışı—– plakalı araç malikine/servisine 16.11.2017 tarihinde 5.128,98 TL tutarında hasar tazminatı ödendiğini, bu ödeme ile de müvekkil şirket Trafik Sigortası Genel Şartları’nın B.4. Maddesi uyarınca, sigortalı aracın olay yerinden firar etmiş olması sebebiyle sigortalısı konumunda olan davalıya rücu hakkı doğduğunu, müvekkil şirketin rücuen tazminat alacağının sağlanması amacıyla davalıya rücu başvurusunda bulunulmuş fakat bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine davalı aleyhine——. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının takibe itiraz edip takibi durdurduğunu, açıklanan nedenlerle; davalının—— sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile icra takibinin devamına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Hiçbir şekilde borcu, borca konu olayları veya kusuru kabul etmemekle birlikte dosyaya konu kaza bilgileri incelendiğinde bahse konu kazanın 18/06/2017 tarihinde gerçekleştiği anlaşıldığını, davacının rücu yazısı müvekkile 19/06/2019 tarihinde ulaşmış, —– İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı dosyasıysa 17/10/2019 tarihinde başlatıldığını, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun yüz dokuzuncu maddesinde belirlenen iki yıllık zamanaşımı süresinden sonra müvekkile ulaşan başvuru ve başlatılan icra takibiyle ilgili olarak bir borcun söz konusu olması halinde dahi borcun zamanaşımına uğradığı ve artık bu borç için hukuki yollara başvurulamayacağının açık olduğunu, müvekkilinin aracın tek başına işleteni olmadığını, yine hiçbir şekilde borcu, borca konu olayları veya kusuru kabul etmemekle birlikte, dava dilekçesinde gösterilen ve dava dilekçesinin ekinde sunulan ruhsattan da anlaşılabileceği üzere aracın tek sahibi müvekkil olmadığını, Taraflarına haber verilmeden ve yokluklarında yapılan işlemler ile düzenlenen belgelerin ve yapılan tespitlerin taraflarınca kabul edilmediğini belirtmek gerektiğini, bu sebeple davacı tarafından sunulan ekspertiz raporu ve diğer belgeler taraflarınca kabul edilmediğini, Huzurdaki davaya konu olayda, müvekkil,—– plakalı aracı davacı nezdinde araç kiralama işine uygun şekilde sigortalatmış ve dava dışı—– Esas sayılı dosyasındaki diğer borçlu ve kazayı gerçekleştiren—– kiraladığını, —- ise huzurdaki davaya konu kazayı gerçekleştirdikten sonra davacı sigorta şirketi dava dışı —-ödeme yaptığını, Davacı taraf, dava dışı—— olay yerinden kaçtığını ve bu sebeple anılan zararın müvekkile rücu edilmek istendiğini iddia ettiğini, Halbuki —— olay yerinden kaçtığına dair herhangi bir delil, bulgu, iz veya emare bulunmadığını, aksine, sürücü daha sonra ilgililere ulaşarak kaza tutanağı tutulmasını sağladığını, anılan bu tutanak da dava dilekçesin de deliller arasında sayılmış olup dava dilekçesinin ekinde de sunulduğunu, Gece saat 04:10’da gerçekleşen kaza için kimsenin sabaha kadar araç sahibini bekleyeceğinin düşünülemeyeceğini, Böyle bir durum hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Dava dışı sürücü de o saatte araç sahiplerini beklememiş, daha sonra bu kişileri bularak tutanak tutulması yoluna gittiğini, dolayısıyla sürücünün olay yerinden kaçmadığının açık olduğunu, müvekkilin sorumluluğunu gerektiren bir durum bulunmaması, aracın tek işleteninin müvekkil olmaması ve borcun zamanaşımına uğramış olması sebebiyle müvekkil borçlu bulunmadığı halde müvekkile rücu yazısı yollayan, icra takibi başlatan, arabuluculuk sürecine davet eden ve nihayetinde huzurdaki davayı açan davacının kötü niyetli olduğu açık olup haksız icra tazminatına karar verilmesi gerektiğini, açıklanan, yargılama sırasında ortaya çıkacak ve re’sen nazara alınacak sebepler dolayısıyla; huzurdaki davanın HMK m. 142 sebebiyle öncelikle zamanaşımı ve husumet sebebiyle reddine, aksi haldeyse müvekkilin herhangi bir sorumluluğu olmaması sebebiyle reddine ve müvekkil lehine %20’den aşağı olmamak üzere haksız icra tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE:
Eldeki dava, —–. Tüketici Mahkemesinin ——Karar sayılı dosyası görevsizlik ilamı ile mahkememize tevzi edilmiştir. Dava hukuki niteliği itibariyle —–İcra Müdürlüğünün —— Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —– Esas Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkememizce aldırılan 08/02/2023 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile kusur yönünden yapılan değerlendirmede—–plakalı araç sürücüsü—— meydana gelen kazada asli ve % 100
kusurlu olduğu,—– plakalı araç sürücüsü —— kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığı,
hasar bedeli yönünden yapılan değerlendirmede araç hasar bedeli KDV hariç 5.128,99 TL, KDV dahil 6.052,20 TL olduğu, —– plakalı araç —–sayılı ZMMS poliçesi 11.05.2017-11.05.2018 tarihleri arası 365 gün süre ile —— teminatı altında olduğu, araç başına maddi sigorta tazminat limitinin 33.000 TL olduğu, araç hasar bedelinin ZMMS kapsamı içinde olduğu, bu teminat dahilinde—— 5.128,99 TL ödediği, ödeme dekontlarının dosyada olduğu,—- İl Emniyet Müdürlüğünün 20.07.2020 tarihli yazısına göre —– plakalı araç kaza tarihi itibarı ile davalı —-ve dava dışı ——ait olduğu, Karayolları Trafik kanuna göre, işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar maddesi uyarınca davalı ——- sürücüsünün kusuru oranında talep edilecek tazminattan sorumlu olduğu, icra takibine konu alacağın toplamda 6.740,34 TL olduğu sonuç ve kanaati bildirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir.Bu tür davalarda, sigortacı, 2918 sayılı KTK’nın 95/2.maddesi uyarınca; tazminat yükümlüğünün azaltılmasına ve kaldırılmasına ilişkin halleri 3.kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir. Bu rücu hakkı, kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacı, bu hakka dayanarak kendi sigortasına dönebilmesi kuralından kaynaklanmaktadır.
Somut olayda davacı, davalıya ait aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısıdır. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkı” başlığı taşıyan B.4 maddesi gereği ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye dair kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir. Rücu sebepleride belirtilmiş olmakla beraber somut olayda olduğu gibi sürücünün kaza mahallini terk etmesi tek başına rücu sebebi değildir. TTK’nın 1409. maddesine göre sigortacı sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan sorumludur. Ayrıca sözleşmede öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının sigorta teminatı dışında kaldığını ispat hakkı sigortacıya aittir.
Davacı —–şirketi, —— plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısıdır Zorunlu trafik sigortası poliçesi tarihleri 11/05/2017-11/05/2018 arasını kapsamaktadır. Kaza 18/06/2017 tarihinde poliçe yükümlülük tarihleri içerisinde gerçekleşmiştir.Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada davalının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca %100 kusurlu olduğu,—— plakalı aracın sürücüsünün kusursuz olduğu, araçta hasar bedelinin 5.128,99 TL olduğu bilirkişi tarafından verilen rapor ile tespit edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde bilirkişinin hasar bedeli hesaplamasının usulüne uygun olduğu, davalı olay yerini terk etmediğini iddia etse de ispatlayıcı mahiyette delil sunmadığı, davacının temerrüte düşürücü ihtarı bulunmaması nedeniyle işlemiş faiz talebinin reddine, hasar bedeli yönünden davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. İspat yükü üzerinde olan davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığından yemin deliline de başvurulamamış olup davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Davalı taraf davacının kötüniyetli olduğunu ispat edemediğinden davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebi de reddedilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 5.128,99 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davalının talep ettiği kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 350,36 TL’nin dava açılırken davacı tarafça peşin olarak yatırılan 81,09 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 269,27 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 81,09 TL peşin harcı olmak üzere toplam 135,49 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 600,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.600,00 TL yargılama giderinin davada haklı çıktığı %76,39 oranında olmak üzere 2,750,00 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 5.128,98 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım için karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ye göre belirlenen 1.585,02 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davacının davada haklı çıktığı %76,39 oranında olmak üzere 1.008,35 TL sinin davalıdan, 311,65 TL sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibari ile KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.