Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/262 E. 2023/616 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/262 Esas
KARAR NO: 2023/616
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 13/04/2022
KARAR TARİHİ: 28/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme ile davalıya ait malların——– nakliyesi konusunda anlaşıldığı, taraflarca kararlaştırılan Navlun Bedeli 3.500,00-USD olup, uluslararası taşımanın sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilerek malın alıcısına teslim edildiği, ancak navlun bedelinin davalı tarafından ödenmediği, alacağın tahsili için davalı aleyhine ——– Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, ancak davalı şirketin borca itiraz etmesi sonucu takibin durduğu beyan edilerek, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı taraf aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra-inkâr tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin —— projesi kapsamında yapmakta olduğu iş için, ——- —— transit yapılan sevkiyatla ilgili davalı şirkete taahhüt edilen termin süreleri oldukça aşılmış ve davalı şirket, taşımaya konu ekipmanlarının tesliminde telafisi mümkün olmayan zararlara uğramış, hem müşterilerine karşı itibar kaybı yaşamış hem müşteriler ile akdedilen sözleşmeler kapsamında gecikme dolayısıyla hala devam eden şekilde cezai şart ödeme riskiyle karşı karşıya kalmış hem de davalı şirketin montaj ekiplerinin planlanandan fazla yurtdışında beklemelerine yol açarak davalı şirketi maddi zarara uğrattığını, davacının davalı şirkete yazılı olarak en fazla 17-20 gün teslim süresi taahhüdünde bulunduğunu ancak 20 gün gecikmeli teslim yaptığını, davalı şirkete taahhüt edilen teslim sürelerinin fazlasıyla aşılması sebebiyle, davalı şirketin uğramış olduğu
zararların bir kısmı için 17.12.2021 tarihli, ———-Fatura No’lu ve 2.250 EUR bedelli “İhracat Giderleri” faturasını kesilerek davacı firmaya gönderildiği, Temel fatura şeklinde tanzim edilen bu faturaya, yasal süre içerisinde hiçbir itiraz gelmediği ve fatura kesinleşerek her iki firmanın da kayıtlarına işlendiği, ardından, davacı firma haksız bir şekilde 29.12.2021 tarihli, ——— no’lu 38.760,08-TL (2.250,00 EURO) bedelli “iade” faturasını şirkete göndermişse de, iade faturası hiçbir şekilde yasal süresinde gönderilmediği, davacının tanzim etmiş olduğu haksız faturanın davalı şirketin fatura sistemine kayıt olmaksızın giriş tarihi 03.01.2022 olup, müvekkil şirket tarafından davacının haksız kesilmiş olan faturasına 05.01.2022 tarihinde, ——– Noterliği’nin ——– Yevmiye No’lu ve 05.01.2022 tarihli ihtarnamesi ile itiraz edilerek söz konusu fatura ihtarname ekinde davacıya iade edildiği,
davalı şirketin ticari defter ve kayıtların incelenmesi neticesinde davalı şirketin borçlu olmadığı ve hatta alacaklı olduğunun tespit edilebileceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——– Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——– Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile davacının usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve HMK 222. Md. Göre ticari defterlerinin lehine delil teşkil eden kayıtlarına göre 02.02.2022 icra takip tarihi itibariyle davacının davalıya 38.760,08 TL Borcu bulunduğu, ancak davacının daha sonra 06.06.2022 tarihinde yaptığı hesap düzeltme kayıtlarına göre davalıdan 33.527,94 TL alacağının bulunduğu, ancak davacının icra takibinde 3.500 USD alacak talebinde bulunduğu, alacağa dayanak olarak davacı tarafından davalı adına —— Parsiyel Navlun Bedeli” açıklamamı 30.10.2021 tarih ve ——– seri no.lu 3.500 USD tutarındaki fatura gösterildiği, davalının usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış tasdikleri ve e-beratları oluşturulduğu ve HMK 222. Md. göre ticari defterlerinin lehine delil teşkil eden kayıtlarına göre; icra takip tarihi itibariyle davalının davacıya 1.250 USD Borcunun bulunduğu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen ——– Nolu 17/12/2021 Tarihli Faturaya İstinaden İade Faturasıdır.” Açıklamalı 29.12.2021 tarih ve ——- seri no.lu 2.250 USD tutarındaki (TL karşılığı 38.760,08 TL) fatura davalı tarafından —— Noterliğinin 05.01.2022 tarih ve ——– yevmiye no.lu ihtarname ekinde aslının iade edildiği ve davalı tarafından kayıtlarına alınmadığı, taraflar arasında dava konusu taşımaya ait; yükleme ve teslim adresleri, taşınan ürün miktarı, taşıma süresi ve navlun ücretinin belli olduğu taşıma sözleşmesinin mail yolu ile kurulduğu, ——- Senedi belgesi tahtında yapılan taşıma sonrası taşınan emtianın alıcısına çekincesiz olarak teslim edildiği, davacı taşıyıcının sözleşme ile mutabık kalınan 3.500,00 USD navlun ücretine hak kazandığı,
CMR Konvansiyonu 19’uncu madde kapsamında sabit olan teslimde 20 gün gecikme, 30’uncu madde 3.paragraf gereği 21 gün içerisinde gecikmenin davacı taşıyıcıya ihbarı
yapılmış olsa da 23’üncü madde 5.paragraf gereğince hak sahibi olan davalının gecikmeden kaynaklandığını iddia ettiği zararı kanıtlar nitelikte dosya kapsamında herhangi bir belge mevcut olmadığından, davalının ispat ön koşulu gerçekleşmeyen zararını öne sürerek, davacının navlun alacağından tenkise gidemeyeceği, davacının navlun alacağının sözleşme ile belirlenen tutar ile aynı olması, hesaplamayı gerektirmemesi nedeniyle likit olduğunun söylenebileceği, davacının——– Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takipte talep edilen asıl alacak tutarı olan 3.500,00 USD’nin yerinde olduğu, davacının takibe vaki itirazın iptalini talep edebileceği sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporu ile davacının usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve HMK 222. Md. Göre ticari defterlerinin lehine delil teşkil eden kayıtlarına göre 02.02.2022 icra takip tarihi itibariyle davacının davalıya 38.760,08 TL Borcu bulunduğu, ancak davacının daha sonra 06.06.2022 tarihinde yaptığı hesap düzeltme kayıtlarına göre davalıdan 33.527,94 TL alacağının bulunduğu, ancak davacının icra takibinde 3.500 USD alacak talebinde bulunduğu, alacağa dayanak olarak davacı
tarafından davalı adına ———Parsiyel Navlun Bedeli” açıklamamı 30.10.2021 tarih ve ——– seri no.lu 3.500 USD tutarındaki fatura gösterildiği, taraflar arasında dava konusu taşımaya ait; yükleme ve teslim adresleri, taşınan ürün miktarı, taşıma süresi ve navlun ücretinin belli olduğu taşıma sözleşmesinin mail yolu ile
kurulduğu, ——– Senedi belgesi tahtında yapılan taşıma sonrası taşınan emtianın alıcısına çekincesiz olarak teslim edildiği, davacı taşıyıcının sözleşme ile
mutabık kalınan 3.500,00 ABD Doları navlun ücretine hak kazandığı, CMR Konvansiyonu 19’uncu madde kapsamında sabit olan teslimde 20 gün gecikme, 6 30’uncu madde 3.paragraf gereği 21 gün içerisinde gecikmenin davacı taşıyıcıya ihbarı yapılmış olsa da 23’üncü madde 5.paragraf gereğince hak sahibi olan davalının gecikmeden kaynaklandığını iddia ettiği zararı kanıtlar nitelikte dosya kapsamında herhangi bir belge mevcut olmadığından, davalının ispat ön koşulu gerçekleşmeyen zararını öne sürerek, davacının navlun alacağından tenkise gidemeyeceği, davacının navlun alacağının sözleşme ile belirlenen tutar ile aynı olması, hesaplamayı gerektirmemesi nedeniyle likit olduğunun söylenebileceği, davacının ——–Esas sayılı dosyası ile başlatmış olduğu takipte talep edilen asıl alacak tutarı olan 3.500,00 ABD Dolarının yerinde olduğu, davacının takibe vaki itirazın iptalini talep edebileceği şeklinde kök raporda ulaşılan sonuç ve görüşlerin muhafaza edildiği sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Mahkememizce somut olayın incelenmesi için bilirkişi kök ve ek raporu ile alındığı raporlarda davacının usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı ve HMK 222. Md. Göre ticari defterlerinin lehine delil teşkil eden kayıtlarına göre 02.02.2022 icra takip tarihi itibariyle davacının davalıya 38.760,08 TL borcu bulunduğu, ancak davacının daha sonra 06.06.2022 tarihinde yaptığı hesap düzeltme kayıtlarına göre davalıdan 33.527,94 TL alacağının bulunduğu, -Ancak davacının icra takibinde 3.500 USD alacak talebinde bulunduğu, alacağa dayanak olarak davacı
tarafından davalı adına ——— Parsiyel Navlun Bedeli” açıklamamı 30.10.2021 tarih ve ——– seri no.lu 3.500 USD tutarındaki fatura gösterildiği, Davalının usulüne uygun olarak yasal süresi içinde noter açılış tasdikleri ve e-beratları oluşturulduğu ve HMK 222. Md. Göre ticari defterlerinin lehine delil teşkil eden kayıtlarına göre; icra takip tarihi itibariyle davalının davacıya 1.250 USD Borcunun bulunduğu, Davacı tarafından davalı adına düzenlenen ——— Nolu 17/12/2021 Tarihli
Faturaya İstinaden İade Faturasıdır.” Açıklamalı 29.12.2021 tarih ve ——— seri no.lu 2.250 USD tutarındaki (TL karşılığı 38.760,08 TL) fatura davalı tarafından ——-
Noterliğinin 05.01.2022 tarih ve ——— yevmiye no.lu ihtarname ekinde aslının iade edildiği ve davalı tarafından kayıtlarına alınmadığı, taraflar arasında dava konusu taşımaya ait; yükleme ve teslim adresleri, taşınan ürün miktarı, taşıma süresi ve navlun ücretinin belli olduğu taşıma sözleşmesinin mail yolu ile kurulduğu, ——— Senedi (CMR) belgesi tahtında yapılan taşıma sonrası taşınan emtianın alıcısına çekincesiz olarak teslim edildiği, davacı taşıyıcının sözleşme ile mutabık kalınan 3.500,00USD navlun ücretine hak kazandığı tespit edilmekle bilirkişi kök ve ek raporunun dosya kapsamına usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla hükme esas alınarak davacının takipte dayandığı faturaya dayalı navlun
alacağı olduğu, davacının fatura muhtevası hizmeti verdiğin çekişmesiz olduğu, faturada yer alan navlun ücretinin taraflar arasındaki yazışmalarla onaylandığı, icap ve kabulün yapıldığı
açık olmakla davacı taşıyıcının sözleşme ile mutabık kalınan 3.500,00 ABD Doları navlun ücretine hak kazandığı, anlaşılarak davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğindedavalı taşıtanın taşıma ücretini bilememesi mümkün olmadığı gibi, ayrıca bir hesaplamaya da gerek duyulmayacağı, bu koşullar altında da alacağın likit olduğu miktarı, taşıma süresi ve navlun ücretinin belli olduğu asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir. Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir.Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;——- Esas sayılı takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Alacak likit olduğundan kabulüne karar verilen 3.500,00 USD asıl alacak miktarının takip tarihindeki TL karşılığının %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 3.509,77 TL’den dava açılırken yatırılan 575,54 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 2.934,23 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 574,54 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı olmak üzere toplam 655,24 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 73,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.073,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin e-duruşma vasıtası ile yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.28/09/2023