Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/258 E. 2023/240 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/258 Esas
KARAR NO:2023/240
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/04/2022
KARAR TARİHİ: 07/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla ——-sayılı dosyası üzerinden davalı şirket hakkında cari hesaptan kaynaklanan alacak sebebiyle ilamsız icra takibi başlatılmış, Davalı borçlu şirket, borçlu olmadığını iddia ederek borca itiraz etmiş ve takibi durdurduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, edimini ifa etmeyen davalının bilinçli olarak müvekkilinin haklı alacağına kavuşmasını engellemeye çalıştığını, tüm bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,———- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Tarafların tacir olduğu ve davacı şirketle davalı şirket arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmaksızın ———-gerçekleştiği görülen ticari ilişki kapsamında, davacı şirketçe davalı şirket adına muhtelif tarih ve tutarlarda yapılan mal satışlarına istinaden irsaliyeli faturalar düzenlenmiş, düzenlenmiş işbu irsaliyeli faturaların içeriği mallarla birlikte isim/imza karşılığı davalı şirkete teslimleri sağlanmış ve davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulduğu belirlenen ticari defterlerinde davalı şirket adına borç kaydedilmiş oldukları, davacı şirketin ticari defterlerinden tespit edildiği üzere, davacı şirketçe davalı şirket adına —— olduğu tespit olunan satış faturalarına istinaden, davalı şirketçe davacı şirkete kredi kartı ve banka havaleleri vasıtasıyla muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere Toplamda —— bir iade gerçekleştirilmiş olup, davalı şirketçe davacı şirkete yapılan bu ödemeler ve iade faturası davacı şirketin ticari defterlerinden davalı şirketin faturalardan kaynaklanan borçlarından mahsup edilmek suretiyle kaydedilmiş oldukları ve tüm bu kayıtlar sonucunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dayanak belgeleri muvacehesinde, davacı şirketin davalı şirketten; ———– alacak bakiyesinin mevcut bulunduğu dosyada mübrez icra takip dosya örneğinden tespit edildiği üzere, davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını beyan ederek, aleyhine başlatılan takibe itiraz eden davalı şirketin; inceleme gün ve saatinin usulüne uygun yapılan tebligata rağmen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmayarak davacı şirkete herhangi bir borçları bulunmadığı yönündeki iddialarını ve/veya davacı şirket ticari defter kayıtlarında yer alan 14.495,34 TL borç mevcudiyetinin aksini kanıtlayamadıkları, davacı şirketin ticari defterlerinde mevcut bulunan 14.495,34 TL borç bakiye mevcudiyetinin aksini ticari defterlerini ve dayanak belgelerini ibraz etmeyerek kanıtlayamayan davalı şirket karşısında, 7251 sayılı kanun’la değişik HMK.’ nın 222 maddesi gereği ticari defterlerini ve dayanaklarının ibraz eden davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının davalı şirket aleyhine delil sayılıp, sayılamayacağı hususunda takdirin mahkememize ait olduğu davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş olduğu davacı şirketin davalı şirketten ticari defter kayıtları itibarıyla, dayanak faturalara dayalı açık G/H” tan kaynaklanan 14.495,34 TL asıl alacak bakiyesinin mevcut bulunduğu asıl alacak talebinde bir isabetsizlik bulunmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ———-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——-Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir. Davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğunun usul ve yasaya uygun denetime elverişli bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğinden bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davalının—— Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak üzerinden iptaline takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan asıl alacağın %20′ si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine,
3-Karar harcı 990,18 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 173,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 816,80 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 173,38 TL peşin harç olmak üzere toplam 254,08‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.368,25 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———–Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/04/2023