Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/235 E. 2023/761 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/235 Esas
KARAR NO: 2023/761
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/04/2022
KARAR TARİHİ: 07/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunmakta olup, bu ticari ilişki kapsamında müvekkili şirketin, davalı şirketten cari hesap alacağı bulunmakta ve davalı şirketin, müvekkili şirketin yazılı ve sözlü tüm uyarılarına rağmen borcunu bugüne kadar müvekkili şirkete ödememiş olduğunu, müvekkili şirketin, alacağını tahsil edebilmek için ——— Noterliği’ nin 17.10.2018 tarihli, ———- yevmiye nolu ihtarnamesini keşide etmiş ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmamış olduğundan, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine ——— E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı şirketin takibe, borca, ferilere haksız ve dayanaksız olarak itiraz etmiş olup, yapılacak inceleme neticesinde müvekkili şirketin davalıdan 52.190,72 TL tutarında alacaklı olduğunun anlaşılacağını, öte yandan davalı taraf her ne kadar sunmuş olduğu itiraz dilekçesinde yetkiye de itiraz ettiğini belirtmişse de yetkili icra dairesini belirtmemiş olup, davalı tarafça yetkili icra müdürlüğü belirtilmeden yapılan yetki itirazının geçersiz olduğunu, bu sebeple davacının İcra müdürlüğünün yetkisine ilişkin itirazının dikkate alınmaması gerekmekte olduğunu, uyuşmazlığın çözümü için ile arabuluculuk başvurusu yapılmış ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyan ederek; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——– Esas sayılı dosyası icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——— Esas sayılı dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; davalı borçlu vekili tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. İİK. 67. maddesi uyarınca;İtirazın iptali davasında takibin yetkili İcra Dairesinde yapılması dava şartı olup icra dairesinin yetkisini itiraz edilmesi halinde mahkemece öncelikli olarak İİK’nın 50/1 maddesi yollamasıyla, HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine göre icra dairesinin yetkisini değerlendilerek karar verilmesi gerekmektedir.İcra dairesinin yetkisine yapılan itirazda; itiraz eden borçlunun yetkili icra dairesini bildirmesi gereklidir. Davalı borçlu itirazında; yetkili icra dairesinin bildirilmediği takdirde ortada usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından taraflar yönünden takip yapılan icra dairesinin yetkisi kesinleşecektir. Eldeki davada davalı tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de yetki itirazında yetkili icra dairesi gösterilmediği, usulüne uygun yetki itirazında bulunulmadığı anlaşıldığından davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davacı tarafın 2018 yılına ait ticari defter ve belgelerinin incelendiğini, defterlerin açılış kapanış tasdiklerinin yasalara uygun olarak yapıldığını ve sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan incelemeler çerçevesinde , 6100 sayılı HMK” nın 266/c. 2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir, tavsif, İcra tazminatı talepleri ve taleple bağlılığın takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, Davacı Şirketin 52.190,72 TL ASIL ALACAK TALEBİ üzerinden harçlandırmak suretiyle İtirazın İptali istemi ile Davalı Şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; Davacı şirketin, davalı şirketten takip tarihinde ticari defter kayıtları itibarıyla, faturalara dayalı açık C/H” tan kaynaklanan 52.190,72 TL asıl alacak bakiyesinin mevcut bulunduğu tespit edilmekle, Davacı Şirketin işbu davanın dayandığı takipte, takibine devam edebileceği asıl alacağının talebi gibi 52.190,72 TL asıl alacak olabileceği, ” şeklinde rapor sunulmuştur.Davalı firmanın faaliyet alanı ——— bulundan ———- Asliye Ticaret Mahkemesinden davalı yanın ticari defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmış, davalı yan talimat mahkemesince kendisine yapılan tebliğe rağmen inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini inceleme günü hazır etmemiş ve yerinde inceleme talebinde de bulunmamıştır. Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda davalı tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı değerlendirilmiştir.——– sayılı 4.11.2019 tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacaktır. Vergi dairesinden celp edilen BA/BS formlarının tetkikinde davacı ve davalının BA/BS formlarının uyumlu olmadığı, davacı tarafından davalıya kesilen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiği görülmüştür. Bu faturalar kapsamındaki malların teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilmiştir. Davalı tarafın kendisine teslimi edildiği kabul edilen malların bedelini ödediğine ilişkin bir ödeme belgesi dosya kapsamında bulunmadığından, davalının bedellerinden sorumlu olduğu kanaati ile davanın kabulü yolunda aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——— Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 3.565,14 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 630,34-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.934,8‬0-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70- TL başvurma harcı, 630,34- TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 711,04 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 414,25 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.614,25-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; Tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2023