Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/233 E. 2022/743 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/233 Esas
KARAR NO : 2022/743

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 04/04/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirkete —–Poliçe numarasıyla Karayolları Motorlu Araçlar——- Poliçesi ——-Sigortası) ile sigortalı ——plakalı, sigortalı ——-adına kayıtlı aracın ——- idaresindeyken, 06.12.2017 tarihinde maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiğini, Kaza Tespit Tutanağına göre kazanın oluşumunda —— plakalı aracın kusurlu olduğunu, müvekkili şirket tarafından, kazada hasar gören karşı araç için sigortacısı —— 07.02.2018 tarihinde 21.750.-TL rücu ödemesi yapıldığını, sigortalı aracın sürücü——- kazada kusurlu ve ehliyetsiz olduğunu, sigorta genel şartları uyarınca, müvekkili şirketin ödemiş olduğu bedel için sigortalısına rücu edebileceğini, açıklanan hususlar çerçevesinde, müvekkili şirket tarafından toplam 22.763,61TL’nin (Takip çıkış rakamı) tahsili amacıyla——–. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı itirazı nedeniyle takip durduğunu, yapılan aracubulucuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, ——- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya 08.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından 14.09.2018 tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,” Davacı Sigortacı ——tarafından, sigortalısı ——-, başlangıç tarihi 06.07.2017 ,Bitiş tarihi 06.07.2018, Plaka numarası ——-, Maddi Hasar Başı Limit Bedeli 33.000,00 TL, Poliçe numarası ——–olan Karayolları Motorlu ——-poliçesi ile sigortalandığını, 06.12.2017 tarihi saat 00:45 sıralarında ——-sevk ve idaresindeki —— plakalı araç, sürücü ——sevk ve idaresindeki ——- plakalı araca arkadan çarpması neticesinde ——- plakalı aracın çarpmanın şiddeti ile araç yolda savrularak sol ön ve sol yan kısımlarından orta beton bariyere çarpması neticesi maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kaza yerleşim yeri içinde meydana geldiği, kaza sonrası yapılan alkol testinde sürücülerden —— 0,37 promil alkollü olduğu, diğer ün alkolsüz olduğu,——- sürücü belgesinin olmadığının tespit edildiği, 06.12.2017 tarihi saat 00:45 sıralarında, sürücü ——-sevk ve idaresindeki ——- istikameti yönünde istikametine seyir halinde iken aracının ön kısımları ile aynı yol üzerinde aynı istikamete seyir halinde olan sürücü ——-sevk ve idaresinde ——-arka kısımlarına çarpması ve çarpmanın etkisi ile aracın sol tarafında bulunan bariyerlere çarpması neticesi maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmesi sonucu, Dava konusu Trafik Kazası tarihinin 06.12.2017 olması ile, mevcut olan Sürücü Belgesi Detay Bilgileri belgesinde, Geçerlilik tarihleri 01.03.2021-01.03.22031 Şeklinde olması sonucu, ——- ait Sürücü Belgesinin Başlangıç tarihinin 01.03.2021 olması neticesinde, sürücü ———, Sürücü Belgesini (Ehliyet) dava konusu trafik kazası sonrasında aldığı kanaatine varılması ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgelerin irdelenmesi ile yapılan detaylı dosya incelemesi nedenleri sonucu, Dava konusu trafik kazası tarihi itibari ile ——–Plakalı araç sürücüsü bulunmadığı kanaatine varılması, Sebebi Neticesi, Dava konusu sigorta hasarının, ——-)Sigortası Genel şartları B4 Maddesi kapsamında, Sigortacı tarafından, Sigortalısı, sigorta ettireni, işleteni ve,veya Sigortalısının,sigorta ettirenin, ve işleteninin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilere bu maddeler kapsamında, rücu etme şartlarından, “b” maddesi olan——” tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine i/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,,” hükmü kapsamına girdiği, kanaatine varılması, takdiri mahkemeye ait olmak üzere, ——–Genel Şartlarının “tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller” başlıklı 4/c maddesinde tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu’na göre gereken ehliyetnameye haiz olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda vukua gelmiş ise, sigortacının bu hususu zarar görenlere karşı ileri süremeyeceği ve fakat ödemede bulunduktan sonra tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunduğu, poliçede yer alan bu şart esasen KTK’nin 95.maddesi düzenlemesinin poliçeye aksettirilmiş bir hükmüdür——- şirketi ehliyetsiz araç kullanılması sebebine dayanarak kendi sigortalısına onun veya sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında rücu edebilir. Zira araç sahibinin sorumluluğu diğer bir deyişle karşı araç malikine tazminat ödeme yükümlülüğü aracı kullanan sürücü ehliyetsiz olsa dahi kusur esasına dayalıdır. Sigortalı aracın, gereken ehliyetnameyve haiz olmayan kişi tarafından kullanılması ve bu kişinin (sürücünün ) kusurlu olması rücu etmek için veterli olup, rizikonun gerçekleşmesinden, ehliyetsiz araç kullanmanın asli unsur olması vya da münhasıran ehliyetsizlik sebebiyle kazanın meydana gelmesi gerekmemektedir” Hükmünün Dikkate alınması, dosyada mevcut bilgi ve belgelerin irdelenmesi sonucu, dava konusu trafik kazası tarihi itibari ile ——- plakalı plaka sayılı aracın sigortalısı/ sigorta ettireni ve malikinin ——–olduğu kanaatine varılması, ile ——- plakalı otomobilin sürücüsü ——-kazanın meydana gelmesinde asli ve %100 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığı, Davacı Sigortacı——- Tarafından, Davalı sigortalısı/Sigorta ettireni ——-, dava konusu trafik kazası kapsamında ve Başlagıç tarihi 06.07.2017 ,Bitiş tarihi 06.07.2018, Plaka numarası——Maddi Hasar Başı Limit Bedeli 33.000,00 TL, Poliçe numarası ——- olan Karayolları Motorlu Araçlar —— poliçesi çerçevesinde, Rücu Etme Hakkının olduğu kanaatine varıldığı, “Davaya konu kazada hasar bedeli 21.750,00 TL olması sonucu, (21.750,00 TL Hasar Bedeli dava konusu —— sigorta poliçesi Maddi Hasar Başı Limit Bedeli olan 33.000,00 TL kapsamındadır.) Dava konusu talep edilmesi gereken hasar bedelinin 21.750,00 TL olduğu kanaatine varıldığı, davacı Sigortacı ——- Dava konusu hasar bedeli olduğu kanaatine varılan 21.750,00 TL hasar bedelini, Alacağın temerrüde düşmesi nedeniyle ,Hasar ödeme tarihinden itibaren,——- uyguladığı Avans Faizi ile birlikte, Davalı sigortalısı / Sigorta ettireni——— talep etme hakkının olduğu,” şeklinde rapor sunulmuştur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları —— Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.Aynı kanunun 91. Maddesinde ise “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere——– sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde belirtilmiştir. Sorumluluk sigortaları TTK.nın 1473. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. “(1) Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ——Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir——–
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir.Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir.
Bir zarar sigortası türü olan——-sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan ——sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir ——-TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —— sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. ——- sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Davacı —— Şirketi tarafından —— ile sigortalanan——- plakalı aracın—— poliçesi 06.07.2017-06.07.2018 tarihleri arasını kapsamaktadır. Kaza 06.12.2017 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacı—— meydana gelen zarar sebebiyle dava dışı karşı araç sigortacısı —— 07/02/2018 tarihinde 21.750,00 TL ödemiştir. Davacı —— şirketi 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca—— kapsamında sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatı sigortalısı olan ——plaka sayılı aracın malikine rücu talep edilmektedir.
Usul ve yasaya uygun bilirkişi raporunda meydana gelen kazada davalının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca davacı tarafından sigortalanan, davalıya ait —— plakalı aracın sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, dava dışı araçta meydana gelen zararın ise 21.750 TL tespit edilmiştir. İlgili ——- 17/06/2022 tarihli yazısına göre davalıya ait aracın kaza esnasında sürücüsü olan —— ehliyetini 01/03/2021 tarihinde aldığı yani kaza esnasında ehliyetinin olmadığı anlaşılmıştır. Sigortalı aracı süren kişinin ehliyetinin olmaması tek başına hasar bedelinin sigortalıya rücu için yeterli değildir, aynı zamanda sigortalı aracı kullanan sürücünün kusurlu da olması gerekmektedir. Alınan bilirkişi raporu ile davalı sigortalının aracını kullanan ——- kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğunun belirlenmesi ve araç sürücüsünün ehliyetsiz olması birlikte değerlendirildiğinde davacı sigortanın ödediği hasar bedelini davalı sigortalısına rücu edebileceği anlaşıldığından davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——–Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 21.750,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren talepla bağlı kalınarak yasal faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 1.485,74 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 274,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.210,81 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 274,93 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 355,63 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 127,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.527,75 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.415,20 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli ——-esaslara göre belirlenen ——- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca———- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.261,22-TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 58,78 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.