Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/224 E. 2023/716 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/224 Esas
KARAR NO: 2023/716
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/03/2022
KARAR TARİHİ: 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde .; Davalı şirket ile davacı İdare arasında KİK kapsamında ihale sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmeler kapsamında davalı şirkette hizmet akdi ile çalışan ve iş akdi son çalıştığı müteahhit şirket tarafından feshedilen dava dışı işçi ———– tarafından ödenmeyen bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline yönelik olarak ——— Şti., ——— Şti., ——– şirketi ve İdare aleyhine ———– sayılı dosyası ile açılan davada, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, karara yönelik tarafların istinaf itirazları üzerine ——— sayılı kararı ile dava dışı işçi ile ——— başvurularının reddine, ——– şirketi yönünden HMK.nun 123.maddesine göre feragat nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, her ne kadar davalı ——– şirketi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilsede dava dışı işçinin ——– şirketi nezdinde çalıştığı dönemin de hesaplamaya dahil edildiğini, davacı vekilince feragatle ilgili beyanda bulunulmadığını, hesaplamalarda davalı şirketin sorumlu olduğu dönemin düşülmediğini, BAM.nin kararının kesin olması nedeniyle dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı döneme ilişkin bedeller de dahil olmak üzere dava dışı işçinin takibe geçtiği ——— sayılı dosyasına yargılama giderleri, dava ve icra vekalet ücretleri ve faiz toplamı olmak üzere toplam 42.851,22 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketin, dava dışı işçinin çalıştığı dönemden sorumlu olduğu miktarın 22.392,48 TL olduğunu, dava miktarının ———–sayılı ilamında yazılı davacı İdare’nin alacağı mahsup edilerek yapılan ödemelerde,icra dosyasına yapılan ödeme miktarına mahsup yapılan İdare alacağı da eklenerek belirlendiğini, hem Borçlar Kanunu hem de davalı yüklenici ile imzalanan ——— İKNo.lu 2011 yılı ——— Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası içerisinde Bozuk, Çökük, Hasaelı ve Hizmet Dışı Kalmış Atıksu ve İçme Suyu Hatlarında Kısmi Yenileme ve Rehabilitasyon İşi Sözleşme hükümleri gereğince işçilik alacaklarının nihai ve asli borçlusu ve sorumlusunun davalı şirket olduğunu, ihale sözleşmesi ayrılmaz parçası olan ihale belgelerine göre hizmet alımı kapsamında çalıştırılan işçilerin İdarenin değil, yüklenicinin işçisi olduğunu, iş akdi feshedilen işçilere ödenmesi gereken her türlü ödemeyi yüklenicinin karşılaması gerektiğini, İdarenin bu borçtan sorumluluğunun İş Kanunu’nun 2. Ve 3.maddeleri uyarınca müştereken ve müteselsilen asıl işveren sıfatıyla sorumlu tutulduğunu, İdarenin sorumluluğunun kanundan kaynaklandığını, bu sorumluluğun işçiye karşı olduğunu, iç ilişkide yüklenicilere karşı borç ödeme yükümlülüğü bulunmadığını iç ilişkinin ihale sözleşmeleri ile belirlendiğini, davalı ile imzalanan sözleşme gereği yüklenicinin sorumlu olduğunu, sorumluluğa ilişkin konularda Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin uygulandığını, Şartnamenin 35.maddesinde yüklenicinin sorumluluğunun düzenlendiğini, sözleşme gereği İdarenin, davalı yükleniciye rücu hakkı bulunduğunu, davalı şirketin dava dışı işçinin şirkette çalıştığı dönemler itibariyle sorumlu olduğunu, dava dışı işçinin çalıştığı müteahhit şirketlerden her birinin icra dosyasına ödenen bu miktardan ne miktarda sorumlu oldukları net ve belirli olmadığından davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası hükümleri uygulanmak suretiyle 13.969,43 TL.nın ödeme tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahminilen karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

DAVALI VEKİLİ CEVAP DİLEKÇESİNDE;

BAM.nin kesin kararı ile davalı şirketin dava dışı 3.kişi işçinin, işçilik alacaklarından sorumlu tutulmadığını, icra dosyasının borçlusu olmadığını, davalıdan herhangi bir alacak talebinde bulunulamayacağını, davacı İdare tarafından BAM kararı dorğultusunda sorumlu olduğu belirlenen diğer şirketlere rücu edilebilecekken salt davalıya karşı dava açılmasının hatalı olduğunu, davanın husumet yönünden reddini talep ettiklerini, icra takibi başlatılmadan çok önce işçiye ödeme yapan davalının, icra takibinin açılmasından doğan borçlardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davalıdan alacağını tahsil ettiği halde davacı Kurumdan da icra takibi yoluyla tahsilat yapan işçiye husumet yöneltilmesi gerektiğini, davalıdan icra takibinden doğan borçların rücuen tazminin talep edilemeyeceğini, husumet itirazında bulunuklarını, davacının belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, davalının sorumlu olduğu iddia edilen kısmın davacı tarafından hesaplandığını, alacak miktarı bakımından belirsiz alacak davası açmanın hukuka aykırılık oluşturduğunu, rücuen tazminat davasının belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin Yargıtay Kararları bulunduğunu, davalı hakkındaki davadan vazgeçildiğini ve BAM tarafından davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı döneme ilişkin hiçbir alacağı kalmadığından davalı yönünden davasından vazgeçtiğini, vazgeçme beyanının davalı tarafından kabul edildiğini, ilk derece mahkemesi tarafından hatalı karar verilerek işçinin alacaklarının bir kısmı için davalı şirket ve diğer davalıların birlikte sorumlu tutulduğunu, BAM Kararı ile davalı şirkette çalışılan döneme ilişkin bir talep olmadığı ve davalıya karşı bir dava açılmadığından davacı Kurumun işçinin davalı şirket bünyesindeki çalışmasına ilişkin herhangi bir karar olmaksızın ödeme yaptığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, davalı tarafından henüz icra takibi başlatılmadan önce işçilere zaten ödeme yapıldığını, toplamda 28 civarında işçinin seri olarak açtığı işçilik alacakları konulu davalarda yargılama sırasında işçiler vekiline davalı tarafından toplu olarak ödeme yapıldığını, 31.08.2018 tarihinde toplam 400.00,00 TL.nın işçiler vekiline ödendiğini, eldeki davaya konu dava dışı işçinin de dahil olduğu tüm dosyalarda işçilerin başkaca bir alacağı kalmadığından dava dışı işçinin davadan vazgeçtiğini, icra dosyalarındataraf olmadığından davalının haberi olmadığını, davacı Kurumun talepte bulunması üzerine durumun öğrenildiğini, davacının icra dosyalarına yaptığı ödemenin tarihinin de bilinmediğini, davalı tarafından toplu olarak yapılan ödeme nedeniyle işçiler vekili ile görüşüldüğünü ve kurum tarafından talepte bulunulduğunun bildirilmesi üzerine işçiler vekili tarafından davalıya 06.07.2020 tarihinde ödenen 400.000,00 TL.nın iade edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından yapılan ödeme, işçinin davalı şirketteki çalışmasına ilişkin alacak olsa bile davalının yaptığı ödeme tarihi ile davacının yaptığı ödeme tarihinin karşılaştırılmasında davalının, davacı Kurumun icra dosyasına ödeme yapmadan çok önce ödeme yaptığı anlaşıldığını, davalının icra dosyası nedeniyle sorumlu tutulamayacağını, alacak icra takibi yoluyla mükerrer tahsil edilmesi nedeniyle oluşan icra masraf ve vekalet ücretleri ile ferilerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, davalının, dava dışı 3.kişiye tüm hakedişlerini ödediğini, davalıdan bir alacağı kalmadığını, davalının ihale ile üstlendiği sorumluluğu tamamen yerine getirdiğini, dava dışı işçinin işçilik alacakları dosyasında, davalı yönünden davadan vazgeçmesinden sonra davalıya herhangi bir tebligat gönderilmesi mümkün olmadığından dosyanın bilgileri dışında sürdüğünü, ancak dosyaya sunulan belgelerde işçinin çalıştığı döneme ilişkin imzalı bordrolar ve yapılan ödemelere ilişkin yazılı delillerle herhangi bir alacağının kalmadığının açıkça görüldüğünü, asıl işveren-alt işveren ilişkisindeki müteselsil sorumluluk ilkesinin gözetilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6 son maddesi ile TBK.nun 167.maddesindeki düzenleme gereği davacının iddiasında haklı olduğu düşünülse dahi ancak icra takibi başlatılmış olmasından doğan borçlar ve ferileri düşüldükten sonra davalının yaptığı ödeme tarihi itibariyle faiz de işletilmeyerek kalan asıl alacak tutarından sorumluluğun davacıyı da bağladığını, müteselsil borçluların iç ilişklerinde eşit oranda sorumluluk ilkesi gereği nasıl bir hesaplama ile davalıya rücu edildiğinin anlaşılamadığını, İş Kanunu’nun 36/5.maddesi düzenlemesi ile davacıya da yükümlülük getirildiğini, tüm sorumluluğun yüklenici davalıda olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını beyanla; davanın reddine Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasında aktedilen hizmet alım sözleşmesi kapsamında dava dışı işçiye ödenen işçilik alacağının davalıdan rucuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle;”davalışirketile davacı ——— arasında imzalandığı görülen Hizmet Alımına Ait Sözleşme ile “2011 yılı ——— Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası içerisinde Bozuk, Çökük, Hasarlı ve Hizmet Dışı Kalmış Atıksu ve İçme Suyu Hatlarında Kısmi Yenileme ve Rehabilitasyon İşi”nin ihale olunduğu, taraflar arasında, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının ilişkide asıl işveren konumunda olduğu, Yargıtay’ın uygulama kazanan ilke kararları kapsamında, asıl işveren davacı, davalı alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumlu olacak, Sözleşmenin 30. Maddesindeki hüküm ve Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 34/5.maddesindeki düzenleme doğrultusunda davalı yüklenici şirketesözleşme konusu işte çalıştırılan personele yapılan ödemeler toplamı için rücu edebileceği, kesinleşen ———sayılı Kararı ile davacı ile davalı arasında alt-üst işveren ilişkisi kabul edilmiş olmakla, Dava dışı işçinin hak ve alacaklarının belirlenmesinde ——– sayılı kesinleşen dosya içeriği ve kararın esas alınacağı, Rücu edilebilir toplam miktarın :12.223,83TL + 559,29 TL + 2.054,42+ 11.573,26 TL = 26.410,80 TL olacağı ” şeklinde rapor sunulmuştur.

ISLAH
Davacı vekilince sunulan 19/07/2023 tarihli dilekçe ile 22.392,48 TL üzerinden açtıkları davayı alınan bilirkişi raporunda davalının sorumlu olduğu miktarın 26.410,80 TL olarak belirlenmiş olması nedeni ile 4.018,32 TL artırarak ıslah ettiklerini bildirmişlerdir.Genel olarak; “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. ——– kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.——— İKNo.lu 2011 yılı ——— Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası içerisinde Bozuk, Çökük, Hasarlı ve Hizmet Dışı Kalmış Atıksu ve İçme Suyu Hatlarında Kısmi Yenileme ve Rehabilitasyon İşi Hizmeti Alımına Ait Sözleşme’nin incelenmesinde, davacı——— ile davalı şirket arasında 2011 yılının Eylül ayında sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin işyeri tesliminden itibaren 1095 gün (3 yıl) geçerli olduğu, sözleşmenin 8.2.maddesinde ihale dökümanlarının belirlendiği ve Yapım İşleri Genel Şartnamesine de yer verildiği, Yüklenicinin Sözleşme Konusu İşte Çalıştıracağı Personele İlişkin Sorumlukları” başlıklı 30.maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ve buna ilişkin şartlarda, Yapım İşleri Genel Şartnamesi hükümleri uygulanır.” düzenlemesinin yer aldığı, Genel Şartnamenin “Yedinci Bölüm”ünde “Yüklenicinin Çalıştırdığı Personel” başlığı altında 34/5.maddesinde “Yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin işyerinde çalıştırdığı personel ve teknik elemanların tamamının da yüklenicinin elemanları hükmünde olduğu ve bunların ücretlerinin ödenmesinden de doğrudan doğruya yüklencinin sorumlu olduğu” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür.
Her ne kadar davacı ve davalı dava dışı işçiye karşı müteselsilen sorumlu iseler de, taraflardan birinin dava dışı işçiye ödeme yapması halinde rücu talebinde bulunması halinde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde işçinin ücretlerinden hangi tarafın sorumlu olacağına ilişkin hüküm olup olmadığına bakılmalı, sözleşmedi bir hüküm bulunmaması halinde TBK 167 vd. Maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanmalıdır. Eldeki davada taraflar arasındaki sözleşmenin 30. Maddesi ve genel şartnamenin 34/5. Maddesine göre asıl işveren davacının alt işveren davacının işçisine yaptığı ödemenin tamamını davalı yükleniciye rücu edebileceği görüldüğünden usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Kabulüne karar verilen asıla alacağa ödeme tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine karar verilmiştir.Davalı taraf dava dışı işçiye kendilerinin de ödeme yaptığını, sorumluluklarının olmadığını beyan ederek davanın husumetten reddini talep etmiş ise de davacı asıl işverenin davalı yükleniciye karşı aralarındaki sözleşme hükümlerine göre ödediği bedeli rücu edebileceği, dava dışı işçinin davalıdan da tahsilat yaparak mükerrer ödeme alması durumunda davalının dava dışı işçiden ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceği, bu durumun davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, davacının akidine gitmesinde usule aykırılık bulunmadığından davalının husumet itirazı reddedilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, 26.410, 80 TL’nin 25/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 1.804,12 TL’den dava açılırken yatırılan 382,41 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.421,71 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 382,41 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı, 68,63 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 531,74 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 85,75 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.285,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2023