Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/21 E. 2022/595 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/21 Esas
KARAR NO : 2022/595

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/01/2022
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkili tarafından davalıya— Tarihinde — bedelli faturanın kesilmiş olduğunu, müvekkili şirket tarafından borcun ödenmesi talep edilmiş ise de davalı tarafından işbu faturaya konu bedelin ödenmemiş olduğunu, dava konusu işbu alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine—- sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde davalı yanın borcun —kısmından sorumlu olduğunu, bakiye —— sorumlu olmadığını beyan ederek itiraz etmiş olduğunu, davalının müvekkili şirkete borcu bulunmadığı iddiasının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut bir iddia olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki gösteren—- incelendiğinde kesilen fatura karşılığında —– ödenmesi gerektiğinin anlaşıldığını, davalı tarafından bir vade tarihi belirlenmediği iddia edilmiş ise de müvekkilinin keşide ettiği faturada vade tarihinin —- tarihi olarak belirlendiğinin açıkça görüldüğünü, davalının müvekkili tarafından zam oranının tek taraflı olarak kararlaştırıldığı yönündeki iddiasının gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin davalıya temin edeceği ürünlerin fiyatlarını teklif olarak sunduğunu ve sunulan fiyat teklifinin davalı tarafından kabul edilmesi neticesinde faturanın düzenlenerek keşide edildiğini, davalıya ürünlerin fiyatlarını gösterir fiyat listesinin —– uygulaması aracılığıyla gönderildiğini ve davalının kabulü sonrasında malların gönderildiğini ve teslim alındığını, davalı aleyhine, icra takibi başlatıldıktan sonra borçtan kurtulmak maksadıyla kötü niyetli olarak —- tarihinde müvekkiline hiçbir mal/hizmet sunulmamasına rağmen —- açıklamalı—- tutarlı iade tipli fatura keşide edildiğini, müvekkili şirketin davalı tarafından —- tarihinde gönderilen temel faturayı kabul etmediğinden aynı tarihte ve TTK.21/2′ deki — günlük süre içerisinde İade faturası düzenlediğini, akabinde davalı tarafından —- tarihinde ihtar çekilerek müvekkili şirketin kestiği— iade edildiğinin bildirildiğini, ancak bu iadenin süresi içinde yapılmamış olduğunu, davalı tarafından gönderilen bu ihtara karşı müvekkili şirketçe davalı tarafından borçtan kurtulmak amacıyla gönderilen faturayı iade ettiğini, keşide ettiği faturanın iade edilmesini kabul etmediğini ve bakiye —- borçtan davalının sorumlu olduğunu bildirir ihtarnamenin gönderildiğini, davalının işbu borcunu ödemeyerek ve sonrasında da haksız yere itiraz ederek ve kötü niyetli davranarak müvekkili şirketi zarara uğrattığını, dava şartı — başvurusu yapılmış, —- sürecinin de anlaşamama olarak sona erdiğini iddia ederek, davalı borçlu yanın vaki itirazının iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın—az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanca takip konusu yapılan faturanın—- hesabına ödenmiş, borçlu olunmayan —-ise itiraz edilmiş ve fatura ile iadesinin yapılmış olduğunu, davacı şirketin, müvekkili şirkete keşide ettiği faturada yazılan —-miktarın gerçek borcu içermeyen fahiş bir miktar olduğunu, davacı şirketin satış yaptığı ürünler ile ilgili daha önce müvekkili şirkete sattığı ürün fiyatlarına müvekkili şirket ile mutabakata varılmaksızın zamlı artışlı olarak göndermiş ve aynı ürünler ile arasında —- yakın fiyat farkı oluşmuş olduğunu, müvekkili şirketini davacının tek taraflı yaptığı zammı düşürmesini ve zamsız fiyatlar üzerinden fatura keşide edilmesini talep etmiş, ancak davacının takibe konu faturada herhangi bir değişiklik yapmadan icra takibine geçmiş olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında kararlaştırılmış kesin bir vade veya ödeme tarihinin de bulunmamakta olduğunu ve alacaklının zamlı satış fiyatları üzerinden haksız ve usulüne uygun olmayan icra takibi yapmış olduğunu, taraflar arasında—mutabakatı veya —- yapılmaksızın ve müvekkili şirketi ihtar çekerek temerrüde düşürmemişken yapılan takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu gerek—gerekse yerleşik —Kararlarına göre faturaların süresi içinde itiraz edilmediğinden bahisle kesin alacak belgesi sayılamayacağını, müvekkili —— personellerinin davacı/alacaklı faturasına itiraz ettikleri ve düzeltilmesi gerektiğine ilişkin —dosyaya delil olarak sunacaklarını, işbu nedenle, dava dayanağı takibe sunularak —-süresi içinde ödenmiş, ancak— mutabakatı yapılmamış —– yargılama sürecinde karar verilmesi düşüncesi ile itiraz edilmiş olduğunu, taraflarınca yapılan bu kısmi itirazın haksız ve kötü niyetli olmayıp, alacağın da bu yönüyle likit olmadığını savunarak, fazlaya ilişkin tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız ve dayanaksız açılan davanın esastan reddine,—-az olmamak üzere İcra Tazminatı Mahkümiyetine hükmedilerek, Yargılama Giderleri ve Vekalet Ücretinin Davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle, —–sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili—- yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili — yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” –yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “— yıllık süre” hak düşürücü süredir. —yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, — yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, —-sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya —tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan —– incelemesi yaptırılmıştır.—-tarafından alınan raporda ,”Davalı tarafın defterleri ibraz edilmemiş olup, davacı yanın — ait —–incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, tarafların dosyaya celp edilen—- formlarının tetkikinde; davacı şirketçe davalı —adına —- Adet fatura karşılığı—hariç—tutarı davalı şirkete —formu beyanıyla —adet fatura karşılığı — hariç —- tutarı davalı —-olarak beyan ettiği, bir diğer ifadeyle—- kayıtları ile —- formu beyanlarının birbirlerini teyit ettiği, davalı —- yılı — formu beyanında, davacı — adına düzenlemiş olduğu— hariç —- tutarlı fiyat farkı iade faturasının beyan edilmiş olduğu, ancak — ayından itibaren — ortamda düzenlenen ve tebliğ edilen faturaların yasal olarak — formu beyan kapsamından çıkarılmış olması nedeniyle, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenmiş olan toplamda —hariç —-formu beyanlarında yer almadıklarının tespit edildiğini sonuç olarak; dava dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin usul ve yasaya uygun tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin —- asıl alacak talebi üzerinden harçlandırarak itirazın kısmi iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; davacı şirketin davalı şirketten ticari defter kayıtları itibarıyla —- ASIL alacaklı durumda bulunduğu, nihai takdir Mahkemeye ait olmak üzere, davanın dayandığı takibin talep gibi —asıl alacak üzerinden devam ettirilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı ” şeklinde rapor sunulmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.Davalı tarafından defter inceleme gününde ticari defterlerin incelemeye sunulmadığı, davacı tarafın defterlerinin incelendiği, davacı defterlerine göre davacının davalıdan — alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Davalı tarafından uyuşmazlık konusu olan faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği ve iade faturası kesilmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından fiyat mutabakatına varılmaksızın zamlı fiyatlar üzerinden ürün gönderilerek —- fiyat farkı oluştuğu iddia edilmiş ise de dosya kapsamında taraflar arasında ürünlerin bedelinin de yazılı olduğu yazılı bir anlaşma olmadığı görüldüğünden usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının ticari defterlerinde alacak olarak görünen miktar üzerinden davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve —- raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın —-oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —-. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin —- asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın—– oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı —davacı tarafça peşin olarak yatırılan —- harcın mahsubu ile bakiye —– harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan —— başvurma harcı,—— peşin nispi harc olmak üzere toplam —— harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan —– tebligat ve müzekkere gideri, —-bilirkişi ücreti olmak üzere toplam—- yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —- nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —bütçesinden ödenen —- arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile —–Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne verilen karar kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.