Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/197 E. 2022/401 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/197
KARAR NO : 2022/401
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davacı müvekkilinin, davalı ortaklık nezdinde, ——sermaye ile ortak olduğunu, davalı şirketin ortaklık yapısı —- sermaye sahibi ortaklardan oluşmakta olduğunu, şirkette hakim pay sahibinin —- olduğunu, benzer sermaye yapısıyla, —– hakim ortak müvekkilinin ise, azınlık pay sahibi olduğu ——- olarak kurulduğunu, müvekkili ile çoğunluk pay sahibi ortak —— sonrasında fikir ayrılıkları başladığını ve —— sonrasında fikir ayrılıkları derinleşerek devamında husumet oluştuğunu, müvekkilin, davalı şirketin mali kayıtlarından ve işlemlerinden uzak tutulmaya başlandığını, hakim ortak şube açılışı yaparken dahi bilgi vermediğini, şirkete ait yeni şubelerin açılışını fiziken yapmış tescil ve karar işlemlerinin açılıştan sonra yaparak azınlık müvekkilinin pay sahipliğinden doğan haklarını kısıtladığını, müvekkilinin davalı şirkette İdari işlerle sorumlu olduğunu ve şirketin mali işleyişine dair yıllardır bilgi alamamakta olduğunu, müvekkilin, davalı şirketin işleyişinden endişe ettiğini ve şirketin işleyişinin müzakere edilmesini talep ettiğini, davacının, mali konulara dikkat çekmesi üzerine hakim ortak —— tarafından yapılan —– herhangi bir gerekçe olmaksızın, müdürlük görevine son verildiğini ve şirketleri temsil ve ilzam yetkilerinin kaldırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin dava konusu—— tarihli ortaklar genel kuruluna ilişkin muhalif kaldığı tüm kararlara muhalefet şerhini açıkça yazdığını ve muhalefet şerhi tutanağı tuttuğunu, taraflarınca iptali talep edilen ——-tarihli ——– da yer aldığı üzere, taraflarınca, somut ve spesifik konulara ilişkin doğrudan bilgi ve belge talep edildiğini ancak gönderilen kayıtlar gerçekliğinden şüphe duyulan bağımsız denetim rapor ve mali bilançolar olduğunu, müdürler tarafından talep ettikleri, konulara ilişkin açıklama yapılmayarak azınlık pay sahibi müvekkilinin detaylı inceleme ve bilgi alma hakkı engellendiğini, erteleme taleplerinin kabul edilmediğini ve gündemin oylanmasına geçildiğini, taraflarınca müdürler tarafından açıklanması talep edilen konu başlıklarına dair açıklama yapılmadığını, keza, özellikle mali bilançoların ve bağımsız denetçi raporunun gerçeği yansıtıp yansıtmadığının da değerlendirilmesi için ileri sürülen taleplerine yönelik müdürlerin açıklama yapmasının gerekli olduğunu, iptali talep edilen toplantıda müdürler tarafından tutanağa geçirttikleri konu başlıkları hakkında açıklama yapılmadığını, bu sebeple, TTK 420/II maddesi düzenlemesi doğrultusunda, “finansal tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması ” halinde tekrar erteleme yapılması gerekliyken iptali istemlerine yönelik soyut ve genel ifadeler ile “mali bilançoların ve bağımsız denetim raporunun verildiği” gerekçesi ile erteleme taleplerinin reddedildiğini, erteleme taleplerinin reddine ve gündem konularının görüşülmesine geçilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bu yöndeki —-kararının iptali gerekmekte olduğunu, öyle ki davalı şirketin hakim ortağı ——aynı şekilde azınlığın haklarını bertaraf edecek şekilde usulsüz işlemler gerçekleştirmekte olduğunu, lâkin bu usulsüzlüklerin ne denetim raporlarına ne finansal tablolara ve bilançolara yansıtılmamakta, genel kurulda bu hususlara ilişkin soruları cevapsız bırakılmakta olduğunu ve bu hususlarda taraflarınca belgelerin de temin edilmemekte olduğunu, dava konusu ——— faaliyet dönemi karının dağıtılıp dağıtılmaması hususu müzakere edildi,—– karının geçmiş yıl karları hesabına aktarılarak ortaklara dağıtılmamasına—– olumsuz oyuna karşılık diğer ortakların —- olumlu oylarıyla karar verilmiştir.” şeklinde karar verildiğini, davalı şirketin —– kararı aldığı gibi, kurulduğundan beri kar dağıtım kararı almadığını, üstelik —— dönem karları hesabına aktarılmak suretiyle ortaklara dağıtılmadığını, bu durumun müvekkilinin kar payı alma hakkının ortadan kaldırılmasına sebep olduğunu, davalı şirket bir limited şirket olduğunu, limited şirket ortağının sahip olduğu mali hakların başında kar payı alma hakkı geldiğini, ortağa ödenecek olan kâr payı, TTK md. 608 uyarınca “net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden” karşılanacaktır. Gerek doktrin ve gerekse de istikrar kazanmış emsal nitelikteki Yargıtay kararlarına göre bir sermaye şirketi türü olan limited şirkete kural olarak bu şirketin sağlayacağı kazançtan yararlanmak amacı ile ortak olunacağını, kâr payı hakkı nispi müktesep hak niteliğinde olduğundan sınırlandırılabilir, ancak kâr payı hakkının tamamen kaldırılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle, bu hak, aynı zamanda vazgeçilmez nitelikte bir hak olduğunu, TTK 608. maddenin 3. fıkrasına dikkat edilecek olursa yasal veya sözleşmesel zorunluluğun ötesinde bir miktarda yedek akçe ayrılması için; diğer bir deyişle kâr payı dağıtmak yerine bu tutarların şirket bünyesinde tutulması için bazı özel durumların oluşması aranmakta olduğunu, her ne kadar yasada limited şirketlerin kâr payı dağıtımında genel kurula bir yetki alanı tanınmış ise de, kanunun çok açık hükmüne göre kâr payının dağıtımı asıl, kâr payı dağıtılmaması istisna olduğunu, şirketin kar dağıtımından keyfi bir şekilde kaçınmasının bir müktesep ve vazgeçilmez hak olan kar payı alma hakkının ortadan kaldırılması ile sonuçlandığı durumda butlanla malul hale geldiğini, davalı şirketin geçmiş yıllardaki genel kurul kararlarının Mahkemece bilirkişi marifetiyle incelenmesini ve şirketin hangi yıllarda kar payı dağıtma kararı aldığının hangi yıllar kar dağıtmadığının incelenmesini, “istikrarlı kâr payı dağıtılmasını temin bakımından davalı şirketin kâr payı dağıtmasının gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, ne oranda dağıtması gerektiği yolunda bu sahada uzman kişilere bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonucuna göre karar verilmesi—– incelemesinin yapılmasını talep ettiklerini, bu inceleme yapıldığında müvekkilinin kar payı hakkının bertaraf edildiği açıkça ortaya çıkacağını, buradan hareketle, dava konusu—- tarihli olağan genel kurulunun —– faaliyet dönemi karının dağıtılıp dağıtılmaması hususu müzakere edildi, —- yılı karının geçmiş yıl karları hesabına aktarılarak ortaklara dağıtılmamasına,—– olumsuz oyuna karşılık diğer ortakların —– oylarıyla karar verilmiştir.” kararının iptalini, bağımsız denetim şirketinin ortağı olan ve şirketlerin mali müşavirlik hizmetlerini yapan, aynı zamanda —- birçok şirkette ortağı olan —- yetkilisi olduğu—- bağımsızlığı konusunda açık şüphe uyandırmakta olduğunu, bu sebeplerle dava konusu —- tarihli ——— dair kararın butlanla malul olması sebebiyle iptalinin gerektiğini, TTK m.439/II’ye göre dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanır şeklinde olduğunu, şirket nezdinde, özellikle hakim ortak tarafından birçok mali usulsüzlük yapıldığına muttali olunduğunu ve bu işlemlerin gizlendiğinin tespit edildiğini, müvekkili tarafından tespit edilen usulsüzlüklerin genel kurulda aydınlığa kavuşturulmaması durumunda karın belirlenmesi ve dağıtılmasına ilişkin gündem maddeleri görüşülemeyeceğini, çünkü tabloların, denetim raporlarının tasdiki, ibraz ve kar kararları aydınlatılmadığını finansal tablolara göre karara bağlandığını, genel kurulda da açıkça soru olarak yöneltilen ve açıklama talep edilen konulara açıklama yapılmamışken gündemin oylanarak karar verilmesinin iptale tabi olduğunu tüm bu nedenlerle çoğunluğun haksız ve yersiz kararları ile azınlığın ezilmesinin engellenmesi cihetiyle, dürüstlük kuralına aykırılık oluşturan—- tarihli —— toplantısında alınan tüm kararların TTK m. 449 düzenlemesi gereğince, yürütülmesinin geri bırakılmasına, davalı şirketin—- tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan; 2. kez erteleme taleplerinin reddi ile gündem konularının görüşülmesine geçilmesi, —-aaliyet raporu ile bilanço gelir gider tablosu hesapları ve denetçi raporunun tasdiki, kârın ortaklara dağıtılmaması, —–denetçi olarak atanması, özel denetçi atanması taleplerinin reddine kararlarının iptaline, TTK m.439 uyarınca davalı şirkete Mahkemece özel denetçi atanmasına ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Kanunu’nun Genel Kurul Kararının Butlanı ve İptali kenar başlığını taşıyan 622. maddesindeki ‘’Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.’’ düzenlemesi uyarınca limited şirket genel kurul kararlarının iptali, anonim ortaklığa ilişkin m. 445 vd. kapsamında değerlendirilmesinin gerektiğini, yasanın iptal sebepleri yan başlığı altında düzenlenen 445. Maddesi ‘’446’ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.’’ şeklinde olduğunu, bu bağlamda genel kurul kararının iptali için kararın, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırı olması koşullarınından birinin varlığı germekte olduğunu, davacının müdürlük yaptığı ——- tarihine dek iddia ettiği hususların tamamında ortaklıktan çıkma davası açtığı tarihe kadar herhangi bir itiraz ve talebi bulunmayan davacının şimdi birdenbire genel kurul kararlarının iptali ile yargı yoluna başlaması ortaklıktan çıkma ve ortaklık payının ödenmesi kararı alması ile eş zamanlı olduğunu, şirketin kuruluşundan bu yana alınan olağan genel kurul kararlarının bire bir aynı olduğu kararların oy birliği ile alındığını, hatta iş bu davaya konu edilen maddi vakıaların davalı şirketle bir ilgisinin olmaması yanında tarih itibari ile davacın şirketi tek başına temsil ve ilzama yetkili olduğu dönemlere ilişkin olduğu dikkate alındığında amacın şirketin karar alma sürecini tıkamak faaliyetlerine zarar vermek sureti ile ortaklıktan çıkma ve ayrılma payı davasında haksız menfaat elde etme olduğunun açık olduğunu, bu bağlamda açılan davanın dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, zira bu denli ağır isnatlarda bulunan davacının bugüne dek görev ve sorumluluğu kapsamında herhangi bir yasal müracaat yapmayıp ortaklıktan çıkma davası açtıktan sonra anılı davaya delil oluşturma gayreti ve muvazaa çıkarmak amacı ile genel kurul kararlarının iptali talep etmesi izaha muhtaç olduğunu, olağan genel kurul kararlarının butlanı ve iptali için Kanunun aradığı şartların olmadığını tüm bu nedenlerle davacı tarafından açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, —- ilk kuruluşundan bu yana oluşan tüm sicil kayıtlarının ve şirketin —– üye isim ve adresleri, davalı ——tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ilişkin çağrı kayıtları, hazirun cetveli, genel toplantı tutanağı celp edilerek incelenmiş, davalı şirkete yazı yazılarak açılan iş bu davanın konusu ile duruşma gününün ilan edilmesi ve şirketin internet sitesine konulması talep edilmiş, ——-dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Dava; davalı şirketin —- tarihinde yapılan ——- kararların iptali ve davalı şirkete özel denetçi atanması istemlerine ilişkindir.
TTK m. 445 uyarınca genel kurul kararının iptali davasının iptali talep edilen genel kurul kararının alınma tarihinden üç aylık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmektedir. İşbu davada iptali talep edilen kararlar —- tarihinde alınmış ve dava —– açılmış olmakla, davanın üç aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 446. maddesinde de iptal davası açabilecek kişiler sayılmış ve toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, toplantıda hazır bulunsun ya da bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına veya oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinden her birinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
— kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için iptali istenen karara olumsuz oy vermenin dışında TTK’nın 446. maddesi gereğince muhalefet şerhinin de tutanağa geçirilmesi gerekmektedir. Davacı vekilince davalı şirketin —– tarihinde gerçekleşen ——–nolu kararların iptali talep edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi —— iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 446. maddesi gereğince toplantıya katılan ortağın karara red oyu kullanarak söz konusu karara muhalif kalması ve bu hususun ayrıca zapta geçirilmesi gerektiğinden, oylama öncesi yapılan görüşmeler esnasında sunulan öneriye karşı olunduğunun belirtilmiş olması ve söz konusu karara karşı red oyu kullanmasının alınan karara karşı muhalif olacağı anlamını taşımayacağından, başka bir ifadeyle oylama öncesi peşin muhalefetin olması söz konusu olamayacağından iptal davası açan ortağın oylama sonrası red oyu ve ayrıca toplantı tutanağına muhalefet şerhini de yazdırması gerektiğinden somut olayda —— alınan kararlara karşı red oyu vermesine rağmen toplantı tutanağında herhangi bir muhalefet şerhi bulunmadığından, bu durumda iptal davası açabilmek için kanunun aradığı “alınan kararlara muhalif kalma” koşulunun yerine getirilmediği, bu hususun dava şartı olduğu, dava şartlarının bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği, buna göre ilgili genel kurul kararlarının iptali davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ——–
Davacının davalı şirkete özel denetçi atanması istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise;
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın getirdiği yeniliklerden biri de azınlığa özel denetçi atanmasını isteme imkanı tanımasıdır. TTK 438 ve devamı maddelerde bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin kurallar konulmuş bulunmaktadır. TTK düzenlemesi dikkate alındığında her pay sahibi gündemde yer almasa bile, gerekli olması ve daha önce bilgi alma hakkının kullanılmış olması halinde özel denetçi atanmasını genel kuruldan isteyebilir. Bu talep genel kurulca kabul edilirse şirket veya her hangi bir pay sahibi şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir. Fakat bu talep şirket genel kurulu tarafından kabul edilmez ve ret edilir ise TTK 439. maddesi gereğince sermayenin en az onda birini —— oluşturan pay sahipleri veya payların itibari değeri toplamı en az bir milyon TL olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, özel denetçi atanması isteğinin dinlenebilmesi için az yukarıda belirtilen hususlar yeterli olmayıp, TTK 439/2. maddesi gereğince “dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir surette ortaya koymaları” da gerekir. Başka bir anlatımla davacıların şeklen dava açma hakları bulunsa da TTK 439/2. maddesi gereğince talebin kabul edilebilmesi için şirketin kurucuları veya şirket organlarının şirketi zarara uğratmaları şart olduğu gibi, bu zarara uğratma eyleminin de zarar veren bu organların kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal etmeleri suretiyle gerçekleşmiş olması ve bu hususların ikna edici bir surette ortaya konulması gerekir. Buradaki ispat yaklaşık ispat değil, ikna edici ispattır.
Somut davada davalı şirketin —- tarihinde yapılan——- toplantısında davacının vekaleten temsil edildiği ve özel denetçi atanması talebinde bulunulduğu, talebinin genel kurul tarafından davacının muhalefetiyle ve oy çokluğu ile ret edildiği anlaşılmaktadır. TTK 439. maddesi gereğince bu karar aleyhine 3 ay içinde dava açılabileceğinden dava süresi içinde açılmıştır.
Davacının şirket ortağı olarak bilgi alma hakkına sahip olduğu, bu hakkın ihlali halinde hak sahibinin hangi hakları kullanabileceğine ilişkin TTK 437. madde hükmü gözetildiğinde davacının bu nedenle bilgi alma hakkının tanıması için yetkili mahkemeden talepte bulunarak bilgi alma hakkını kullanabileceği, özel denetçi atanabilmesi için öncelikle davacının genel kurulda bilgi alma ve inceleme hakkını kullanması gerektiği, pay sahibi olan davacının genel kurulda bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmasına rağmen bilgi alamaması durumunda özel denetçi atanmasının mümkün olduğu, oysa davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmak istediklerine ilişkin taleplerini genel kurulda yapmaksızın, direkt özel denetçi atanması talebinde bulundukmarı, dolayısıyla işbu davanın açılması için gereken ön koşulun henüz gerçekleşmediği anlaşılmakla HMK’nın 114/2 ve 115. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
TTK’nin 440/2. maddesi uyarınca denetçi atanması talebinin kabulü veya reddine ilişkin verilen kararlar kesindir. Bu nedenle (her ne kadar kısa kararda sehven belirtilmemiş olsa da) özel denetçi atanması davasının usulden reddine dair kesin olarak karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle):
1-)Davacının—– tarihli ——— kararların iptaline ve davalı şirkete özel denetçi atanmasına yönelik davasının ayrı ayrı REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harç dava açılırken peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-)Davalı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2022