Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/194 E. 2023/783 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/194
KARAR NO : 2023/783

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2022
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı/borçlu şirkete taşıma hizmeti vermiş olup, davalı/borçluya taşıma hizmeti
karşılığında; ekte sunulan faturalar düzenlemiş, Söz konusu faturalar davalı/borçlu şirkete tebliğ edilmesine
rağmen davalı/borçlu şirket tarafından müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmamış olup, müvekkili şirket
davalı/borçlu taraf ile olan ticari ilişkisi sebebi ile cari hesabında davalı/borçlu şirketten toplamda 4.790,00
Euro alacaklı bulunmakta olduğunu,
dava konusu borç miktarı müvekkil şirket ile davalı borçlu şirket arasındaki cari hesabına ilişkin 2 adet
faturadan kaynaklanmakta, Faturaların ise Müvekkil şirketin davalı borçlu şirkete taşıma hizmeti vermiş olmasından kaynaklı olarak navlun ücreti ve analiz ücretini içermekte olup, İşbu faturaların;
—- Numaralı, 30/05/2020 Tarih ve 4.300,00 Euro Bedelli Navlun Ücreti Faturası ile
—–Numaralı, 30/05/2020 Tarih ve 490,00 Euro Bedelli Analiz Ücreti Faturası olduğunu,
davalı tarafın bakiye 4.790,00 Euroyu ödemekten imtina etmesi üzerine müvekkilince haklı fatura ücreti
alacağının tahsili amacıyla,—– İcra Müdürlüğü’nün —–Esas sayılı dosyası ile icra
takibi başlatılmış olup, davalı borçlu şirketin İcra Müdürlüğünün yetkisine ve borca karşı yapmış olduğu haksız
ve mesnetsiz itiraz ile takibin durdurulmuş olduğunu,
davacı borçlu şirketin icra müdürlüğünün yetkisine karşı yapmış olduğu itirazının arabuluculuk safhasında
reddedildiğini, davalı borçlu şirket, takip konusu borçtan sorumlu olup, Dava dilekçesine ekli fatura ve müvekkili şirketin ticari
kayıtları ile de sabit olduğu üzere, davalı şirkete hizmet vermiş olan müvekkili şirket bu hizmet ve bedel
karşılığında fatura düzenlemiş, Ancak, davalı tarafça itiraz edilmekle Mahkemece yapılacak yargılama ile zaten
tespit edilecek olan müvekkili şirketin alacağının tahsili engellenmiş olup, Davalı borçlunun itirazı haksız ve
kötüniyetli olduğunu, ibraz edecekleri cari hesap ekstresi, ticari ilişki ve alacağa ilişkin belgeler, ticari defter ve
kayıtlarıyla da alacaklarının varlığının sabit olacağını,
eldeki davada navlun ücreti alacağı likit ve davalı borçlu şirketin icra takibine vaki itirazının açıkça haksız
ve kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalı vekilince yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle;
mahkememiz yetkisine itiraz ettiğini, zamanaşımı defi ve itirazlarının bulunduğunu, müvekkili şirketin icra takibine konu edilen —– Alacağına dayalı olarak davacı şirkete herhangi bir borcu
bulunmamakta olduğunu, Alacaklı görünen şirkete borçları olduğu anlamına gelmemek kaydıyla, yapılan takip
—– Alacağına dayalı olarak başlatıldığı için, talepler “Kur farkına” dayalı ise diye icra takibine itiraz ederek,
müvekkili ile aralarında böyle bir sözleşme hatta teamül de bulunmamakta olduğunu,
alacaklı şirket ile müvekkili şirket arasındaki ilgili yazışmalarında, “Kur Farkı uygulaması yapılmayacağını ve —–gözüken
vadesi geçmiş borç var ise TL olarak ödenmesi ve taraflarına kesilen faturalarda € miktarı karşılığı TL tutarı yazdığını ve yüklenecek tüm araçları için
TL tutarın 60.gününde ödenmesi düzenine geçileceği” nin bildirilmiş olduğunu,
Davacı Şirketin 09.06.2020 T. Yazışmasında; “sizinle kur farkından dolayı mutabık kalamıyoruz.” 10.06.2020 T.
Yazışmada ise Davacı Şirketin; “Dün uzun yazışmalar oldu. Kur Farkı Uygulaması yapılmayacaktır. Şu anda—- gözüken
vadesi geçmiş ne borcunuz varsa lütfen TL olarak ödeyin. Tarafınıza kesilen faturalarda € karşılığı TL tutarı yazar. Bugünden itibaren
yüklenecek tüm araçlarımız için TL tutarın 60.gününde ödenmesi düzenine geçilecektir. 60.günü doldurup ödemediğiniz faturalara
doğal olarak vade farkı uygulanacaktır.” demiş olduklarını,
10.06.2020 T. Mail yazışmaları ve yapılan hesap mutabakatında da 07.04.2020 Tarihli, 23.500.-TL’ lık müvekkili
Şirket ödemesinin de Davacı Şirket Ekstresine işlenmemiş olduğu fark edilmiş ve bu rakamın davacı şirket
ekstresine işlenmesi sonrasında “son durum itibariyle 12.413,75 TL Bakiyenin bulunduğu, vadesi geçen hiçbir
borcumuz bulunmamaktadır.” şeklinde karşılıklı yazışma yapılarak Mutabık kalınmış, bu yazışmaya herhangi bir
itiraz olmamış, vadesi gelmemiş olan 12.413,75 TL Borcunda 02.07.2020 tarihinde ödenmiş olduğunu,
mutabakat sonrası müvekkili şirketle davacı şirketin aynı şartlarda çalışmaya devam ettiğini, cari hesapta dava
konusu faturalar ve diğer faturaların tüm ödemelerinin de faturaların TL değerleri üzerinden —-işlenmiş
ve ilenen TL değerleri üzerinden ödemelerinin yapılmış olduklarını, dolayısıyla —-gözüken vadesi geçmiş
ne kadar borç varsa TL olarak ödenmiş olup, müvekkili şirketin an itibarıyla alacaklı görünen şirkete herhangi
bir borcu bulunmamakta olduğunu,
taraflar arasındaki teamül belirtilen şekilde olup, bu durumun Davacı Şirket ve Yetkililerinin kabulleri ve
muvafakatleri dahilinde olduğunu, ortada bir borç veya likit bir alacak bulunmadığını, işbu davanın konusunun
davacı tarafından senetle ispat edilmesi gerektiğini ve İspat külfetinin davacıda olduğunu savunarak, davanın
öncelikle usulden reddine, dosyanın yetkili —–Mahkemesine gönderilmesini,
davacının işbu haksız davasının usulden ve esastan ayrı ayrı reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle,—–İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —- İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 17/10/2022 tarihli bilirkişi raporu ile davalı —–Şireketi’in 2020-2021 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerini süresi içerisinde yaptığını, ticari defterlerin kendi içerisinde birbirini teyit eder
nitelikte olduğu ve ticari defterlerin sahibi lehine delil teşkil
edebileceği,davalı defterlerine göre, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut
olduğu, takibe konu edilen faturaların ticari defterlerinde kayıtlı
olduğu, takip tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan 493,64 TL
alacaklı olduğu,10.06.2020 tarihli mail yazışmalarında, davalı tarafından davacı
yandan, önceki bakiyelerin TL olarak ödenmesini bundan sonraki
faturaların ise TL olarak 60 gün içinde ödenmesinin talep edildiği,
taraflar arasında mail yazışmaları ile yapılan mutabakata göre,
10.06.2020 tarihi itibarıyla davacı yanın 12.413,75 TL alacaklı
olduğu, davalı defterlerinde ise bu tarih itibarıyla davacı yanın
alacağının 12.907,39 TL olarak tespit edildiği, arada davacı lehine
oluşan 493,64 TL’nin 2020 yılı sonu bakiyesine tekabül ettiği, bu
durumda, her ne kadar davalı defterlerinde davacı yanın 493,64 TL
alacağı olduğu kayıtlı ise de taraflara arasında yapılan mutabakat
göz önüne alındığında, taraflar arasında alacak borç bakiyesinin
bulunmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce aldırılan 08/03/2023 tarihli 6100 sayılı
HMK’ nın 266/c. 2 hükmü uyarınca bilcümle hukuki takdir, tavsif, icra tazminatı talepleri ve taleple bağlılığın takdiri mahkemeye ait olmak üzere,
davacı şirketin 4.790,00 EURO asıl alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle, itirazın iptali ve Takibin Devamı istemli olarak Davalı Firma aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında;
davacı şirketçe itirazın iptali ve takibin devamı istemli olarak, işbu İtirazın İptali davasına konu edilen 4.790,00 EURO asıl alacak
talebinde bir isabetsizlik bulunmadığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizce itirazların değerlendirilerek ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın önceki bilirkişiye tevdine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 17/08/2023 tarihli bilirkişi ek raporu ile itirazlar değerlendirilmiş, 08/03/2023 tarihli rapordaki kanaatin değişmediği sonucu bildirilmiştir.
Dava hukuki niteliği itibariyle, kur farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur(TBK m. 90).
Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir(TBK m. 97).Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; ( …. ) borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır(TBK m. 117/1,2).Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar(TTK m. 10). Davacı tarafın dava konusu alacağı sebebiyle davalıyı temerrüde düşürmek için ihtarname gönderdiği, ihtarnamenin davalı tarafa 17/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı tarafa ödeme için 3 gün süre verildiği, 20/08/2018 tarihinin Arife, 21-22-23-24 Ağustos 2018 tarihlerinin ise Kurban Bayramı yani resmi tatil olması sebebiyle davalının 27/08/2018 tarihinde temerrüde düştüğü kabul edilerek temerrüt tarihinden itibaren kabulüne verilen alacağa avans faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Davacı şirket Yurt Dışı Lojistik Hizmet vermekte olup, Davalı Şirketle olan Ticari ilişkisini de bu kapsamda sürdürmüş, Davalı Şirkete vermiş olduğu Yurtdışı Lojistik Hizmetleri kapsamında Yabancı Para (EURO) Birimi cinsinden Navlun Faturaları düzenlemiş ve VUK gereği bu faturalarda belirtilen TL karşılıkları üzerinden Ticari Defterlerinde Davalı Şirket adına Borç kaydetmiştir. Yurtdışı Lojistik Hizmeti kapsamındaki Ticari Faaliyetlerini Yabancı Para cinsinden sürdürmekte olan Davacı Şirket, içinde davalı şirketin de yer aldığı müşterileri nezdindeki Borç/Alacak ilişkisini Yabancı Para cinsinden takip etmesi ve bu özelliklere sahip Muhasebe Paket Programlarını kullanıyor olması işinin gereği olup, Yurtdışı Alım/Satım ilişkisi bulunan Tüm Ticari Şirketler Ticari Kayıtlarını bu şekilde takip etmektedirler. Dolayısıyla 10.06.2020 Tarihine kadar aralarındaki Borç/Alacak Bakiyelerini Yabancı Para cinsinden sürdüren ve bu hususta aralarında teamül bulunan taraflar, aralarında oluşan Mutabakatsızlıklar nedeniyle, 10.06.2020 tarihi itibarıyla mevcut Euro Borç bakiyesinin TL Karşılığının ödenmesi hususunda mutabakat yapmışlar, bu tarihten sonra gerçekleşecek Alım/Satım İşlemelerinde ise Fatura da yer alan TL Karşılıklarının ödenmesi hususunda anlaşma yapmışlardır. Bilirkişi raporunda, Euro cinsinden hesap yapma gayreti bu yönden dikkate alınmış ve 10.06.2020 Tarihi itibarıyla Mevcut Euro Bakiyesinin tespiti yapılmıştır. Davacı Şirketle Davalı Şirket arasında 09/10. Haziran.2020 Tarihlerinde E-Mail aracılığıyla yapılan Mutabakat yazışmalarında belirtilen 10.351,00 EURO Güncel Borç Bakiyesinin Ticari Defter kayıtlarıyla da teyit edildiği tespit edilmiştir.
Keza, KÖK Raporda yer verildiği üzere, Davalı Şirketin TL cinsinden tuttuğu Hesap Ekstresinin Euro karşılıkları ile değerlendirilmesi yapıldığında, yukarıda yapılan tespitlerimizle çelişmediği ve 10.06.2020 Tarihine kadar herhangi bir kur değerlemesi yapılmadığından ve TL Cinsinden düzenlenmiş bir kısım Poliçe Bedelleri Davalı Şirket kayıtlarında yer almadığından, 4.790.-EURO Borç Bakiyesinin karşılığının Davalı Şirket kayıtlarında sadece 493,64 TL Borç Bakiye olarak yer aldığı görülmüştür. Talimat Raporunu hazırlayan Sayın Bilirkişi, taraflar arasında hesap mutabakatının yapıldığı 10.06.2020 Tarihine kadar EURO bazlı çalışma yönünde teamül bulunduğu ve bu tarihte mevcut Euro Bakiye karşılığı ile bu tarih sonrası gerçekleşecek işlemlerin TL olarak yapılacağı hususunu göz ardı ederek, 10.06.2020 Tarihinde Kur Değerlemesi yapılmamış bakiyeyi dikkate alarak TL Cinsinden değerlendirme yapmış ve kanaat belirtmiştir. Dolayısıyla 10.06.2020 Tarihinde mutabık kalınan, 10.351,00 EURO’ nun TL karşılığı Davacı Kayıtlarında 124.471,78 TL iken, Davalı Şirket Ticari Defterlerinde 10.06.2020 tarihi öncesinde gerçekleştirilen TL Ödemelerde Kur Değerlemesi yapılmamış ve Bir kısım TL Poliçelerin Ticari Defterlere işlenmemiş olması nedenleriyle sadece 12.306,00 TL Borç Bakiye olarak yer almakta, dolayısıyla Eksik Borç Bakiye olarak TL Mutabakatsızlığına sebebiyet vermektedir.Davacı Şirket kayıtlarında, —- Açıklamasıyla yer alan işlem kayıtlarının, esasında bir arbitraj değil, Davalı yanca 10.06.2020 Tarihi öncesi yapıla TL cinsi ödemelerin, fiili ödeme tarihindeki EURO kuru üzerinden yapılan değerlendirme işlemi olup, açıklamada yer verilen—–ifadesinin hatalı bir ifade olduğu, halbuki yapılan işlemin sadece TL cinsinden yapılan ödemenin güncel EURO karşılığının kayıtlara girilmesi işlemi olduğu açıktır. Açıklanan bu nedenle de Davalı Şirket Vekilinin—- konusunda yaptığı İtiraz ve Değerlendirmeler yerinde olmayıp, Davacı Şirketin —– açıklamasıyla yapmış olduğu işlemlerin sonuca herhangi bir olumlu/olumsuz etkisi bulunmamakta, sadece TL olarak yapılan ödemenin Fiili ödeme tarihindeki Euro Karşılığına çevrilmesi işlemidir. Davacı Şirketin Davalı Şirketten kök ve ek bilirkişi raporun da da belirtildiği gibi 4.790,00 EURO ASIL Alacaklı durumda bulunduğu anlaşılmakla mahkememizce alınan kök ve ek rapor hükme esas alınarak aşağıda ki şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; —–İcra Müdürlüğü’nün—–Esas sayılı takip dosyasına davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Alacak likit olduğundan kabulüne karar verilen 4.790,00 Euro asıl alacak miktarının takip tarihindeki TL karşılığının %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 5.372,70 TL’den dava açılırken yatırılan 950,59 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 4.422,11 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan 950,59 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı olmak üzere toplam 1.031,29 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 2.300,00 TL bilirkişi ücreti, 110,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.410,25 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
9-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.