Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/175 E. 2023/215 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/175 Esas
KARAR NO : 2023/215

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı takip borçlusu tarafından—- İcra Dairesinin —– Esas sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen icra emrine karşı süresi içerisinde yapılan haksız itiraz üzerine, İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiş olup; 1 yıllık süre içerisinde işbu davayı ikame ettiklerini, müvekkili şirketin, yurt dışı merkezli şirket olmakla birlikte; davalı ise—– şirketi olup, müvekkili şirket davalıdan belli ürünler sipariş etmiş olup ürünlerinin bedelini peşinen ödemiş, ancak davalı tarafından 1365 adet —– referans numaralı ——ürününün müvekkiline teslim edilmemiş, müvekkili şirketin defalarca ürünleri talep etmiş olmasına rağmen davalı şirketin teslime yanaşmamış olduğunu, müvekkil şirketin talepleri üzerine davalı tarafça müvekkili şirkete yazılı taahhüt verilmiş olup, 05.07.2021 tarihli yazılı belgede —– referanslı—– ürününü, 16,5 Euro fiyatından, 1365 adet siparişinizi temmuz ayının sonuna kadar yerine getireceğimizi beyan ederim. aksi takdirde bakiyenin geri kalanını tam geri ödeme yapacağız. ” ibaresinin bulunmakta olduğunu, belirtildiği üzere müvekkili şirket ürün sipariş etmiş, ürünler teslim edilmemiş, bu hususa ilişkin şirket tarafından yazılı-imzalı belge müvekkili şirkete verilmiş ve bu belgede borcun ikrar edilmiş olduğunu, borcun olup olmadığını ispat yükü taraflarındayken davalı tarafın borcunu ikrar eden yazılı belgesiyle ispat külfeti taraflarından kalkarak davalı üzerine geçmiş olup, borcunu ikrar eden davalı tarafın söz konusu ürünleri teslim ettiğini ispat etmesi gerekmekte olduğunu beyanla, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle;” Davacı ve davalı şirketin incelenen 2021 yılına ait ticari defterlerinin açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, tarafların celp edilen Ba/Bs formlarının tetkikinde; davalı şirketçe davacı şirket adına düzenlenen faturanın 181.952,00 TL üzerinden yurtdışı yerleşik davacı şirkete mal satışı olarak beyan edildiği, davalı şirketçe düzenlenen 21.407,50 € tutarlı fatura, 35.010.-€ davacı ödemesinden mahsup edildiğinde, davalı şirketin davacı şirkete 13.602,50 € borç bakiyesinin kaldığı tespit edilmiş olup, davacı şirketçe davalı şirketin —-nezdinde bulunan —– IBAN Nolu Hesabına, 20.01.2022 Tarihinde 8.920.- EURO ödemenin gerçekleştirildiği, ancak davacı şirketçe davalı şirkete yapılan bu ödemenin davalı şirket ticari defter kayıtlarına işlenmediği, bu ödemenin ticari defterlere işlenmesi halinde borç bakiyesinin (13.602,50 € + 8.920,00 €=) 22.522,50 € olacağı tespit ve hesap edildiği, davacı şirketin itiraza uğrayan tüm alacaklar (22.522,50 € Asıl + 281,37 € İşlemiş Faiz) yönünden itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin davalı şirketten takip talebindeki gibi 22.522,50 EURO asıl alacağı bulunduğu, davacı şirketin takip konusu yaptığı 281,37 € işlemiş faiz taleplerinin, hukuken Değerlendirilmesi ve takdirinin Mahkemeye ait olabileceği” şeklinde rapor sunulmuştur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik—– Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (—–Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davacının yabancı şirket olması sebebiyle davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Davalının ticari defterlerine göre davacının davalıya 31/12/2020 tarihinde 35.010 Euro yaptığı, ödemeye istinaden davalının 21.407,50 Euro tutarlı fatura sebebiyle davacıya satış yaptığı, 35.010 Euro ödemeden kalan 13.602,50 Euro karşılığı mal teslimi yapılmadığı, 22.522,50 Euro alacaklı olduğunun tespit edildiği, 20/01/2022 tarihinde davacı tarafından davalıya 8.920 Euro daha ödeme yapıldığı, ödemenin davalının defterine kayıt edilmese de davalanın hesabına gönderdiğinin sabit olduğu anlaşılmıştır. Davalı taraf davacıya mal teslim etme taahhüdünün bulunmadığını iddia etmiştir.TBK 125.madde ; “Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ile alacaklı her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.Alacaklı ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu temerrüde düşmekle kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.Taraflar arasında ; 05/07/2021 tarihli satış sözleşmesi ile davalının davacıya 16,50 Euro üzerinden 1365 adet ürünü teslim edeceği, aksi haldede bakiye kısmın iade edileceği kararlaştırılmıştır.
Davacı tarafından davalıya 31/12/2020 tarihinde 35.010 Euro ve 20/01/2022 tarihinde de 8920 Euro ödeme yapıldığı, davalı tarafından 22.522,50 Euro’luk mal teslimi yapıldığı bakiye kısım için mal teslimi yapıldığına ilişkin delil bulunmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca davacının seçimlik haklarından sözleşmeden dönme hakkını kullandığı ,daha evvel ödediği peşinatı istemeye hakkı bulunduğundan —–Sayılı kararı) davanın kabulü ile itirazın iptaline ve likit alacak nedeniyle davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. Davacı tarafın icra takibi öncesi davalı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin delil bulunmadığından işlemiş faiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının —— Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 22.522,50 Euro asıl alacak üzerinden devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren kamu bankalarının aynı yabancı para türünden (EURO) bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranı üzerinden faiz uygulanmasına, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan toplam alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 24.948,51 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın, 6.234,35 TL Tamamlama harcın 6.250,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye kalan 12.383,46‬ harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin nispi harç, 6.234,35 TL tamamlama harcı, 6.250,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 12.645,75‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 77,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.077,75 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.064,45 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 54.131,48 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.562,69 TL maktu/ nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —–bütçesinden ödenen 1.560-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1540,75 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 19,25 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.