Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/17 E. 2022/267 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/17 Esas
KARAR NO : 2022/267

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; şirket yönetim kurulu üyeleri olan davalılar …——– üzerine attıkları imza ile … lehine emre bono tanzim ettiklerini, şirketin adı geçene böyle bir borcu bulunmadığını, akabinde de bu bononun —- olarak verildiğini, konuyla ilgili davalılar—— şikayette bulunulduğunu, akabinde bu bonoya istinaden takip yapıldığını, şirketin taşınmazının —- İcra Müdürlüğü nezdinde yapılan açık arttırmada satıldığını, bu suretle —- taşınmazların şirketin öz varlığından çıktığını, söz konusu eylem nedeniyle 100.000,00 TL maddi tazminat, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili süresi içinde sunduğu cevap dilekçesinde şirket merkezi karşısında— Ticaret Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, mahkemenin yetkili olmadığını belirterek itiraz etmiş, ayrıca davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığını ayrıca usule ilişkin itirazlarda bulunmuş, davanın esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili süresi içinde sunduğu cevap dilekçesinde şirket merkezi—- Ticaret Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, davanın açıldığı mahkemenin yetkili olmadığını belirterek itiraz etmiş, ayrıca usule ilişkin itirazlarda bulunmuş, davanın esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı … vekili ise müvekkilinin hissedar ya da yönetim kurulu üyesi olarak şirkette yer almadığını, — konumunda olduğunu belirterek davanın husumetten ret olunması gerektiğini savunmuştur.
—karar sayılı ilamı ile yetkisizlik kararı verilmiş, verilen iş bu karar istinaf edilmiş ve — karar sayılı ilamı ile istinaf talebi reddedilerek iş bu dosya kesinleştirilerek mahkememize tevzi edilmiştir.
Yetkisiz mahkemece —- taşınmazın takyidatı ve —- kayıtları, ortakları, temsile yetkili kişileri, — ilişkin bilgiler ve tarafların delil olarak dayandıkları bir kısım mahkeme dosyaları celp edilmiş ve mahkememizce incelenmiştir.
Mahkememizin — celsesinde, yargılamanın daha sağlıklı yürütülmesi açısından davacının davalı …— yönelik açtığı maddi ve manevi tazminat istemli davanın ve davalılar … ile ….–yönelik açtığı manevi tazminat davasının HMK’Nın 167. Maddesi uyarınca iş bu dosyadan tefriki ile mahkememizin yeni bir esasına kayıt edilmesine karar verilmiş, davaya sadece davalılar ..— yönelik TTK’nın 553. Maddesi uyarınca açılan tazminat talebi yönünden devam edilmiştir.
Dava şirket yönetici sorumluluk ve şirkete verilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
— hukuki sorumluluk hükümleri, TTK’nın —- sonunda,—- bölümde m. — arasında toplu olarak düzenlenmiş ve m.——- altında toplanmış bulunmaktadır. —– olarak sayıldığı başlıklarda, sorumluluğun konusu, sorumlular ve sorumluluk şartları ile sorumluluğun hukuki sonucu gösterilmiştir. Böylece, TTK m. 555 ilâ 561 de düzenlenen ve ortak hüküm niteliği taşıyan, şirketin zararına, müteselsil sorumluluğa, ibraya, zamanaşımına ve yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin de limited şirkette uygulanmasına imkan verilmiştir.
Müdürlerin hukuki sorumluluğu esas itibariyle TTK’nun 553 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde— müdürlerin, yöneticilerin,— sorumluluğu yanında, kurucuların sorumluluğunu da içerecek şekilde hüküm altına almıştır.
Bilindiği gibi; Yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait olup, böyle bir davanın açılabilmesi genel kurulun bu yönde bir karar alması koşuluna bağlıdır. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortak tarafından açılacak dava, ortaklığın dava açabilmesi için alınması gerekli genel kurul kararına bağlı da değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir.
Bu nedenle, ortağın doğrudan zararı ile dolaylı zararın açıklanması gerekmektedir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda çokça tartışılan doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmemiştir. Ancak yeni Kanunda da şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara uğradıkları zararlar için dava açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler, uğradıkları doğrudan zararların tazmini için kusurlu yönetim kurulu üyelerine yönelebilirler. Ayrıca şirketin uğradığı zararlardan yansıma yoluyla zarar gören yani dolaylı zarara uğrayan pay sahibi ve alacaklılar da belli koşullarda sorumluluk davası açabilirler (TTK 553, 556).
Doğrudan ve dolaylı zararlar, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasında pay sahipleri ve alacaklılar bakımından önemli kavramlardır. –n kusurlu davranışlarının şirketin, pay sahibinin veya alacaklının alanında doğrudan yol açtığı zararlara doğrudan zarar denir. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin malvarlığına zarar verdiği ve bu zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilediği zararlara da dolaylı zarar denir.
Somut olayda öncelikle, söz konusu talebin davacının doğrudan mı yoksa dolaylı zararını mı oluşturduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı—- sorumluluk çerçevesinde, ortağın veya alacaklının doğrudan kendi malvarlığında mı, yoksa şirketin zararı dolayısıyla “yansıma” bir zarara mı maruz kaldığı sorusunu cevaplamaya yarar. Bu iki kavram yalnızca ortakların ve alacaklıların zararı halinde kullanılır, zira sorumluluk— doğrudan zarara uğrayabilir, ortaklar ve alacaklılar bakımından ise hem doğrudan hem de dolaylı zarar söz konusu olabilir.
Doğrudan doğruya zarar, şirket ortaklarının ve alacaklıların yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zarardır. Şirketin ortakları ve alacaklıları, ortaklık zarar görmeden de bir zarara uğrayabilirler. İşte ortaklık malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeden ortağın ve alacaklının malvarlığında meydana gelen azalmaya —— zarar denilmekte ve bu durumda pay sahibine hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesi talebiyle dava açma imkanı tanınmaktadır. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararı, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda bu kimselerin ferdi ve hususi haklarının ihlali şeklinde ortaya çıkar. Ortakların ve alacaklıların doğrudan zararına ilişkin olarak başlıca şu örnekler verilebilir: Sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının kullanımının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödenmemesi, ortağın genel kurul toplantısına katılmasına veya toplantıda oy kullanmasına haksız yere engel olunması, hazırlanan yanlış bilançoya istinaden ortağın hisselerini satması veya yeni hisse senedi alarak zarara uğraması, alacaklının yanlış bilgiye dayanarak şirkete kredi açması. Alacaklıların ve ortakların doğrudan zarar görmeleri nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmeleri, genel hukuk prensibi olan sorumluluğun bir sonucudur. Doğrudan doğruya uğranılan zararlardan dolayı açılacak davalarda ortaklar ve alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesini talep edebilirler. Birden fazla pay sahibi veya alacaklı aynı fiille zarara uğramış olsalar dahi talep edilebilecek tutar bizzat uğradıkları zarar ile sınırlıdır. Aslında ortakların ve alacaklıların doğrudan zararı — — sorumluluk davası olmayıp şirketin haksız fiilini teşkil eder. O nedenle bu davalarda —- pasif dava ehliyeti, doğrudan ve dolaylı zarar, farklılaştırılmış — gibi — esas itibarıyla haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zarar, illiyet bağı, hukuka aykırılık ve kusura ilişkin kurallar uygulama bulur.
Doğrudan zarara istinaden dava hakkı her bir ortağa ve alacaklıya direk ve kişisel olarak tanınmıştır. Diğer ortakların, alacaklıların veya şirketin tazminat talebinden tamamen bağımsızdır. Zararın doğrudan zarar olması halinde, ortak bu davayı hem— hem de şirkete yöneltebilir.
Dolayısıyla zarar olarak nitelendirilen zarar ile kastedilen, ortakların veya alacaklıların, — ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışlarından şirketin zarara uğraması neticesinde uğradıkları zarardır (yansıma zarar). Burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte, onun malvarlığında azalma meydana getiren bütün işlemler, ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısıyla zarar teşkil etmektedir, çünkü bu zarar nedeniyle şirketin ödeme gücünde meydana gelen azalma, alacaklıların ve ortakların taleplerinde bir kayba yol açmaktadır.
6102 s. TTK mülga TTK md. 309 dan farklı olarak dolaylı zarar kavramını kullanmamış, şirketin uğradığı zararın şirket ve ortaklar tarafından talep edilebileceğini belirterek dolaylı zarara üstü kapalı olarak yer vermiştir. Ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararından ancak şirketin zarara uğraması ve bu zararın ortakların ve alacaklıların malvarlığında bir azalmaya sebep olması halinde bahsedilebilir. Şirketin zararı ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararının “olmazsa olmaz” şartıdır.
Dolaylı zararın talebi halinde ise davanın şirkete yöneltilmesi mümkün değildir. Zira bu durumda asıl zarara uğrayan şirketin kendisidir. Ortak ile alacaklı, şirketin zararının giderilmesi talebiyle bu davayı açmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler çerçevesinde, davacı tarafından, “ şirketin yegane ve son derece kıymetli taşınmazı—– kurulu —- —- isimli işletmenin davalıların müşterek ve hukuka aykırı hareketleri ile şirket özvarlığından çıkarıldığı ve şirketin muhasebe kayıtlarında hileler yapılarak şirketin parasının şirket idarecileri üzerine geçirildiği, şirketin borcu olmadığı halde şirket borçlu gibi gösterilip muhasebeleştirme işlemleri yapıldığı ve böylelikle şirketin zarara uğratıldığı” şeklindeki iddialara dayalı zararın tazmini talep edilmiş, burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte, onun malvarlığında azalma meydana getiren bütün işlemler, ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısıyla zarar teşkil ettiğinden davacının dava dilekçesi kapsamında iddia ettiği zararların dolaylı zarar niteliğinde olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesinin talep edebileceği, ancak davacının zararın kendisine ödenmesi talebiyle işbu davayı açtığı anlaşılmakla benzer mahiyetteki — ilamı—– ilamındaki açıklamalar dikkate alınarak, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının, TTK’nın 553. Maddesi uyarınca davalılar …—– tazminat davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan başlangıçta alınan peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.334,80 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan— ücretinin davacıdan alınarak davalı ..— verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilleri ile davalı ….— yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.