Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/158 E. 2023/689 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/158 Esas
KARAR NO: 2023/689
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ: 08/03/2022
KARAR TARİHİ: 18/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirketler arasında iki ayrı Ticari Hizmetler Sözleşmesi’nin imzalandığını; bu sözleşmeler uyarınca her iki davalının, davacıdan danışmanlık hizmeti aldığını; davalıların avukatı tarafından yapılan bildirimde, davacının sağladığı hizmetlerin tatmin edici olmaması sebebiyle danışmanlık hizmeti sözleşmelerinin sona erdirildiğinin ve ödemeye yapılmayacağının bildirildiğini; danışmanlık hizmeti ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle ticari hizmetler sözleşmelerinde yer alan yetki uyarınca ——– Yüksek Mahkemesi’nde dava açıldığını, ———- Yüksek Mahkemesince alacak ve yargılama giderlerinin faiziyle birlikte davalılar tarafından müşterek ve müteselsil olarak ödenmesine hükmedildiğini, kararın süresi içerisinde temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, ancak davalıların bu meblağları ödemeye yanaşmadığını, ——— Yüksek Mahkemesi tarafından ———– sayılı dosya üzerinden yürütülen yargılama sonucu verilen 25.6.2020 tarihli ve ———- sayılı, ———- sayılı kararın; aynı dosyaya ilişkin yargılama giderleriyle ilgili 16.7.2020 tarihli ve ———- sayılı kararların tenfizini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketlerin eski iki ortağı olan ———- kardeşler hakkında ———– Mahkemesi’nde açılan davada birinin örgüte yardım suçundan yargılandığını ve diğerinin ise kaçak olması sebebiyle dosyasının tefrik edilmesine karar verildiğini, ——— Ağır Ceza Mahkemesi’nin, ———-Holding ve bağlı şirketlerinin şirketlerinin ———- ——— örgütünün faaliyetlerinin odağı haline geldiğini, ———— Holding ve bağlı şirketlerin 5237 sayılı TCK’nın 54-55. maddeleri uyarınca müsadere edilerek bunlara kayyım olarak ——— atandığını, her iki ortağın ——— ile etkin mücadele başlatılması üzerine şirket hisselerini ve mal varlıklarını yurt dışına kaçırdıklarını, söz konusu ortakların geçmişe dönük sözleşmeler hazırlayarak hileli yollarla müsadere edilecek malvarlıklarının kamuya geçmesini engellemeye çalıştıklarını, bunların ———– ———– Şirketini kurduklarını ve ——— ———- şirketlerinin hisselerini bu şirkete devrettiklerini; ———- mahkemesi kararlarının ———— aranılan tenfiz şartlarını taşımadığını; ———– ile ——— arasında ilamların tenfizi açısından mütekabiliyet bulunmadığını; yargılama sırasında davalılara tebligat yapılmadığını ve ———- Yüksek Mahkemesi tarafından verilen kararın da davalılara tebliğ edilmediğini, ———- Yüksek Mahkemesi kararının kamu düzenine aykırı olduğunu, zira ———– bağlantılı söz konusu iki ortağın ———— kurduğunu, bu şirketin %90 hisselerinin davacı şirketin ortağı olan ve ———- mali kaynak sağlayan ————- ait olduğunu, 100 Amerikan Doları tutarında sermeyesi olan ———– hisselerinin de sonradan başkalarına devredildiğini; Ağustos 2016-Aralık 2016 tarihleri arasında ———— 160 milyon Dolara tekabül eden hisselerinin ———- tarafından alındığını, muvazaalı hisse devirlerinin ———— Sulh Ceza Hakimliğinin ———kararı ile geçersiz hale getirildiğini;———— Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde de muvazaalı işlemlerin açıklandığını, verilen Müsadere kararı sebebiyle ———– Yüksek Mahkemesi kararının Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, ———- mahkemesine yetki veren sözleşme hükmünün, taraflardan birinin gerçek kişi olması sebebiyle HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçersiz olduğunu, geçersiz yetki anlaşmasına dayanılarak verilen mahkeme kararının tenfiz edilemeyeceğini, ———– mahkeme kararında sözleşmenin aslının davacının elinde olmadığının ifade edilmesi karşısında sözleşmede davalıların imzalarının sahte olabileceğini, ———- ile ———- %90 hissesine sahip olduğu ——— ile ——— arasındaki ilişkileri inceleyen ——– Esas sayılı dosyası ile ———- sayılı dosyalarında verilecek kararların bekletici mesele yapılması gerektiğini, işbu davanın söz konusu iki ortağın kontrolüyle açıldığını, ——— tarafından verilen uzman görüşünde de ceza davasında ———– kardeşlerin terör örgütüne üyelik ve finansal destek sağlamaları suçlarından mahkum olmaları halinde ———- Yüksek Mahkemesi kararlarının kamu düzenine aykırı olacağının ifade edildiği belirtilerek tenfiz isteminin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkememizce ——— Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden davalılar ———–Şirketi ve ——— Şirketlerine ait tüm sicil kayıtları celp edilmiş, ———– Müdürlüğü’nden ——– ile ———- arasında karşılıklılık ilişkisinin bulunup bulunmadığının ve mahkeme kararlarının tenfizine yönelik anlaşma bulunup bulunmadığı hususları sorulmuş, ———- esas ve ——– esas sayılı dosyaları, ———– soruşturma sayılı dosyası, ———– esas sayılı dosyası, ————- Esas sayılı dosyaları UYAP üzerinden celp edilerek incelenmiş, dosya milletarası özel hukuk alanında uzman bilirkişi ———- tevdi edilerek rapor alınmış ve rapor taraf vekillerine ayrı ayrı tebliğ edilmiştir. ———- sayılı ilamındaki açıklamalar dikkate alınarak davacı tarafa, tenfizi talep edilen ilamdaki alacak miktarı üzerinden nispi karar ve ilam harcı tamamlattırılmış, davacı şirketin ——— ülkesinde faaliyet gösteren bir tüzel kişi olması dikkate alınarak ülkemiz ile ———- arasında teminattan muafiyeti öngören herhangi bir ikili adli yardımlaşma anlaşması bulunmadığı hususu dikkate alınarak, davacı vekiline 5718 sayılı Yasa’nın 48/1 maddesi uyarınca dava değerinin %15 oranında takdir edilen teminatı yatırmak üzere süre verilmiş, davacı taraf verilen sürede teminatı yatırmıştır.Dava; ——— Yüksek Mahkemesi’nin ———- numaralı dosyasında verilmiş olan 25/06/2020 tarihli ve ———— numaralı kararı ile aynı Mahkeme’nin ———— numaralı dosyasında verilmiş olan ———– numaralı, 16/07/2020 tarihli kararının tenfizi istemine ilişkindir. MÖHUK madde 54 kapsamında yabancı bir mahkeme kararının tenfizi için aranan şartlar belirlenmiştir. “Tenfiz şartları MADDE 54 (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir: a) ———– ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette ———— mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması. b) İlâmın, ———– mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması. c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması. ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı ———-mahkemesine itiraz etmemiş olması.”Yabancı mahkeme ilamlarının tanınmasına ya da tenfizine karar verilebilmesi için hükmün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekmektedir . Tanıma ve tenfizde; yabancı mahkeme kararının doğruluğu, uygulanmış olan usul hükümleri, maddi ve hukuki tespitler inceleme dışında tutulmalıdır. Anayasa ile düzenlenen temel hak ve hürriyetlere, milletlerarası hukukta kabul edilen temel ilkelere, adil yargılanma ve savunma hakkında genel ahlaka, ———- hukuk düzeninin temelini oluşturan ve devletin vazgeçemeyeceği ilkelere aykırılık oluşturması halinde, kamu düzenine açıkça aykırılıktan söz edilir. 5718 sayılı Yasanın 54/1-c maddesinde bu durum “açıkça aykırılık” ibaresiyle ifade edilmiştir. MÖHUK. 54/1-a maddesinde, tenfiz için “———– ile ilamın verildiği devlet arasında karşılılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devletle ——— mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması” hükmüne yer verilmiştir.
———- sayılı kararı ile, karşılıklıklık ilkesine açıklık getirmiş olup, eğer karşılıklık gerçekleşmemişse bir yabancı mahkeme kararının tanınmayacağı kabul edilmiştir.——— Dairesinin 05/09/1994 tarihli kararında da, kanuni ve fiili karşılıklık esas alınarak, yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilebileceği belirtilmiştir.———- Müdürlüğü’nün 22/11/2022 tarihli yazısından; Ülkemiz ile ——– arasında mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin ikili veya çok taraflı adli işbirliği anlaşması bulunmadığı, ——— Bakanlığı’ndan alınan 20/10/2022 tarihli yazıda, teamül hukuku uyarınca, Türk mahkeme kararının, tanınma için belirtilen şartları taşıması ve belirli veya tahkik edilebilir para miktarına ilişkin olması halinde, ——— ilamlı alacaklının ilamlı borçluya karşı bir teamül hukuku davası başlatması suretiyle, genel olarak icra edilebileceğinin bildirildiğinin iletildiği, bu halde, ———- ile aramızda ilamların tenfizine ilişkin bir anlaşma olmamasına rağmen, kanuni ve fiili karşılıklılığın esas alınması gerektiği, 03/07/2023 tarihli bilirkişi raporunun da aynı doğrultuda olduğu anlaşılmakla ülkemiz ile ——— devleti arasında karşılıklık ilişkisi bulunduğu sonucuna varılmıştır.Davalılar vekili ———- Yüksek Mahkemesi’nde yapılan yargılama esnasında ve sonrasında verilen kararın kendilerine tebliğ edilmediğini, adil yargılanma ve savunma hakların kısıtlandığını savunmuşsa da; MÖHUK. 54/1-ç maddesinde; “O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfizi istenen kişi hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı ————- mahkemesine itiraz etmemiş olması” hükmüne yer verilmiştir. Bu durum mahkemece kendiliğinden nazara alınacak bir konu olmadığından, kendisine karşı tenfizi istenen kişinin, ———– Mahkemesinde bu durumu itiraz etmesi şartına bağlamıştır. ———– Yüksek Mahkemesi’nce, dava dilekçesinin tercümesi ile davalılara gönderildiği, davalıların ———- hukuk bürosu tarafından temsil edildiği, mahkeme ilamlarının da bu hukuk bürosuna tebliğ edildiği, dosyaya mübrez 03/07/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre ———- Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayriadli Belgelerin Yabancı Ülkelere Tebliğine ilişkin ———- taraf olmadığı, dolayısıyla ——– Yüksek Mahkemesi tarafından dava dilekçesinin ———— Bakanlığı vasıtasıyla davalılara tebliğ edilmesi gerekirken, iadeli taahhütlü posta yoluyla yapılan tebligatın geçersiz olduğu, bununla beraber davalılara yapılan ve geçersiz olan iadeli taahhütlü posta yoluyla tebligatı alan davalıların kendilerine avukat tutmaları ve kesinleşme şerhine göre mahkemece verilen kararların da davalıların avukatına tebliğ edilmiş olduğu hususları nazara alındığında savunma ve adil yargılanma hakkının ihlalinden bahsedilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olacağı sonucuna varılmıştır.MÖHUK’a göre, tenfiz hakimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez. Hakimin, tenfiz şartları dışında, ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Tenfiz talebine konu yabancı kararın Türk Kamu düzenine aykırı olup olmadığının tespiti, esas itibariyle hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak hakim, takdir yetkisini kullanırken milletlerarası özel hukukun varlık sebebini ve bu hukukun genel prensiplerini dikkate almak durumundadır. Türk hukukundakinden farklı maddi ve usul kuralları uygulanarak verildiği için yabancı bir kararı kamu düzenine aykırı sayılıp tenfizi reddedilemez. Tenfiz kararı verecek hakim, yabancı hakimin bu karara, hangi kanunu, nasıl uyguladığını inceleme yetkisine sahip değildir. Kısaca, tenfiz kararı verecek hakime, yabancı mevzuatta karara kanun yolu tanıma şartlarını inceleme yetkisi tanımaz.Davalılar vekili ayrıca, Müvekkili şirketlerin ortakları arasında yer alan dava dışı ———- ile ———- hakkında——– ——— örgütüne üyelik suçundan——— Esas sayılı dosyalarının açıldığını,———— Esas sayılı dosyasının 10.12.2021 tarihli duruşmasında sanık ———— ceza verilmekle birlikte; “suça konu örgütle olan mali bağlantıları ve ilişkileri tespit edilen ——— ve bağlı şirketlerin; eylemleri dikkate alındığında örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlendiği ve anılan şirketlerin örgütsel faaliyetlerin odağı haline geldiği anlaşıldığından ve kayyım olarak ——— atandığı; ———- Holding ve bağlı şirketlerin 5237 sayılı yasanın 54 ve 55. maddeleri uyarınca müsaderesine,” karar verildiğini, müsadereye konu olan müvekkil şirketlerin ———- iltisakları nedeniyle yargılanan eski ortakları ———- ve ——— ——— etkin mücadeleye başlanması üzerine bir dizi işlemlerle şirket hisselerini ve varlıklarını yurtdışına kaçırıp, işbu davanın davacısı ile de fiktif sözleşmeler hazırlayıp yargı yerini yabancı mahkemeler belirleyerek olası müsadere kararı nedeniyle şirket varlıkları kamuya geçeceğinden bunun önüne geçmek amacıyla geçmişe yönelik hilelerde bulunduklarını, işbu dava konusu sözleşmelerin fiktif olduğunun ceza mahkemesi kararıyla da sabit hale geldiği, davacının davasının usul ve yasaya aykırı, ———– Mahkemelerinin yetkisini ortadan kaldırmayı amaçlayan kötü niyetli bir girişim olduğu ve bu nedenle tenfizi talep edilen kararın Türk Kamu Düzenine aykırılık oluşturduğu iddiasında bulunduğu; ancak MÖHUK Madde 54/c düzenlemesinde ”Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.” şeklinde yer alan düzenlemeden de anlaşılacağı üzere kamu düzenine aykırılık şartı yönünden esas alınacak kriterin ”hüküm” olması, Mahkememizce incelenen ceza dosyası kapsamı itibariyle işbu dava konusu sözleşmelerin fiktif ve danışıklı olabileceği yönünde kanaat oluşmuş ise de, bu hususun işbu davanın ve yargılamanın konusunu oluşturmaması, yabancı devletin usul hukukuna tabi olarak verilmiş olan ve tenfizi istenen kararın kesinleşme şerhini gösterir apostil şerhli onanmış örneği ve usulüne uygun tercümeleri dosyada mevcut olup, ———- Yüksek Mahkemesince verilen kararların MÖHUK’un 50. Maddesinde öngörülen tenfiz ön şartlarını ve 54. Maddede sayılan tenfizin esasa ilişkin şartlarını sağladığı, davalıların, davacı tarafın ——— Yargısını bertaraf ederek davalı şirketlerin nakdi varlıklarını uhdesine geçirme çabası yönündeki iddialarını başka bir dava konusu yapma veya ilgili soruşturma dosyalarından bu hususa engel olabilecek tedbir talebinde bulunmakta muhtariyeti bulunduğu kanaatiyle 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesinde öngörülen koşulların tamamının mevcut olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmiş karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, ———- Yüksek Mahkemesi’nin ———– numaralı dosyasında verilmiş olan 25/06/2020 tarihli ve ——— numaralı kararı ile aynı Mahkeme’nin ——— numaralı dosyasında verilmiş olan ———- numaralı, 16/07/2020 tarihli kararının TENFİZİNE,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin yatırılan toplam 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 172,90 TL dava açılış masrafı, 187.692,05 TL tamamlama harcı ve 3.570,50 TL yargılama masrafından ibaret toplam 191.435,45 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 413.953,30 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ———- Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/10/2023