Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET VERMEYE YETKİLİ
ESAS NO: 2022/151 Esas
KARAR NO: 2023/132
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/03/2022
KARAR TARİHİ: 07/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —— dosyası üzerinden davalı şirket aleyhine başlattıkları takibe davalı tarafından itiraz edilmiş olup, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirketin müvekkiline hiçbir ödeme yapmamış olup, müvekkili firma ile davalı firma arasında; —- tarihinde ———-tarihinde 68,27-EUR, 11.12.2019 tarihinde 136,55-EUR, 19.12.2019 tarihinde 125,61-EUR, 19.12.2019 tarihinde 188,17-EUR.13.01.2020 tarihinde 137.23-EUR olmak üzere toplam 1066,50-EUR bedelli 8 adet emtia nakliyat sigorta poliçesi imzalanmış olduğunu, davalı adına düzenlenen poliçe bedelleri cari hesabına, muavin defterine ve ticari deftere kaydedilmiş olduklarını ve davalı şirketin müvekkiline herhangi bir ödeme yapmaması üzerine 14.10.2020 tarihinde icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı şirket borçların muaccel olduğu tarihten bu yana müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığı gibi başlatılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş, itiraz üzerine taraflarınca arabuluculuğa başvurulmuş, yapılan görüşmelerin anlaşamama ile sonlanmış olduğunu iddia ederek, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatılarak huzurdaki dava ikame edilmişse de davacı ile müvekkili arasında herhangi bir hizmet ya da ticari iş ilişkisi bulunmamakta olduğundan, huzurdaki davanın öncelikle husumet yokluğundan reddinin gerekmekte olduğunu, dava dilekçesinde; 11.12.2019 tarihli 87,32-EUR; 139,02-EUR; 184,33-EUR; 68,27-EUR; 136,55-EUR bedelli, 19.12.2019 tarihli 125,61-EUR; 188,17-EUR bedelli, 13.01.2020 tarihli 137,23-EUR bedelli olmak üzere toplam —– adet ——— poliçesi imzalandığı iddia olunmakta ise de müvekkili tarafından imzalanan bir poliçe bulunmamakta olup, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir sözleşme de bulunmamakta olduğunu, müvekkili şirket tarafından, davacıdan herhangi bir hizmet alınmadığı, poliçe imzalanmadığı, taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme bulunmadığı açık olup davacıya takipte belirtilen şekilde bir borcunun da bulunmadığını, davacı her ne kadar poliçe bedellerinin tahsili amacıyla icra takibi başlatmışsa da müvekkili tarafından imzalan bir poliçe bulunmadığından davacının herhangi bir alacağının bulunması da mümkün olmadığını, davacı yanca müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla, davanın reddine, Kötü niyetli davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,——— sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda,” Davacı ve davalı şirketin incelenen —– yıllarına ait ait ticari defterlerinin açılış onaylarının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, davacı şirketin 1.066,50 EURO asıl alacak talebi üzerinden harçlandırmak suretiyle itirazın iptali istemi ile davalı şirket aleyhine ikame etmiş olduğu işbu itirazın iptali davasında; davacı şirketin takip/dava tarihinde itibarıyla davalı şirketten nakliye poliçelerine dayanan Açık C/H Bakiyesinden kaynaklanan 1.066,50 EURO asıl alacağı bulunduğu ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen ek raporda özetle; ” Tarafların ba/bs formlarının tetkikinde 04.02.2010 Tarihli, 27483 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunan, Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği —– 1.2.5. ——, —– yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla——bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini form bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır.” düzenlemesi uyarınca, sigorta şirketleri ve acentelerinin düzenlemiş oldukları poliçeler —- kapsamı dışında kaldığından, Mahkemece tarafların —— dosyaya celp edilmiş bulunan ve yasa gereği davaya konu poliçelerin beyan edilmediği taraf ba/bs formu beyanlarından, huzurdaki davaya hukuki bir yarar sağlanabilmesi mümkün olmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğunu, davacı ve davalı şirketler ——- beyan kapsamında olsalar dahi, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen takip/dava konusu nakliyat poliçelerinin aylık tl karşılığı toplamları; ekim/2016 ayında 1.443,11 TL, kasım/2016 ayında 2.508,40 TL ve aralık/2016 ayında 2.939,04 TL olup, poliçelerin aylık toplam tutarlarının KDV Hariç 5.000.-TL altında kalmaları nedeniyle yasa gereği———-beyanına tabi olmadıkları, netice itibarıyla, davacı şirketçe adına düzenlenen ve ticari defterlerinde kayıtlı bulunan işbu nakliyat poliçelerinden dolayı, davalı şirketin davacı şirkete karşı 1.066,50 EURO poliçe bedelini ödemekle yükümlü olacağı” şeklinde rapor sunulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi ——-yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. ——— Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Her iki tarafın ticari defterlerini inceleme günü sundukları, davacı tarafın kendi ticari defterlerine davalıdan 1.066,50 Euro alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının ise sigorta işlemlerine aracılık eden dava dışı—— alacak hesabına kaydedildiği, bu hali ile davalı tarafından da poliçe ve poliçe bedelinin kabul edildiği, dava ———- ile davalı arasında vekalet ilişkisinin bulunduğu, bedellerin dava dışı şirkete davalı tarafından ödenmiş olduğu ancak bu ödemenin davalının davacıya sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından poliçeleri tanzim eden davacının poliçe bedellerini davalıdan talep edebileceğinden davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——— sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.140,14-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 285,04-TL harcın mahsubu ile bakiye 855,10-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 285,04 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 347,84 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 79,50 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 -TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.079,50 -TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ———– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/03/2023