Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/113 E. 2023/73 K. 07.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/113 Esas
KARAR NO: 2023/73
DAVA: Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ: 17/02/2022
KARAR TARİHİ: 07/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —— poliçe nolu —- sigortalı bulunan —- Adresinde bulunan——oluşan basınç ile patlama meydana geldiğini, olayın gazlı yangın söndürme sisteminde yaşanan arıza sebebi ile meydana geldiğinin tespit edildiğini, patlamanın oluşmasında ve zararın meydana gelmesinde yanın söndürme sistemini kuran davalı yanın kusurlu ve sorumlu olduğunu, oluşan hasar sebebi ile poliçe teminatı kapsamında —— ödeme yapıldığını, yapılan ödeme ile halefiyet ilkesi gereği sigortalıya yapılan ödeme nedeni ile rücu alacağına halef olunduğunu beyanla, davanın kabulüne, müvekkil tarafından dava dışı sigortalıya ödenen ——- açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkile ödenmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Gazın boşaldığı sistem odasının inşai işlerinin müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, bu işlerle ilgili herhangi bir işe teklif verilmediği ve herhangi bir taahhüt altına girilmediği, inşai olarak sistem odasının yapımının tamamen işveren ve yüklenicisi firmanın sorumluluğunda bulunduğunu, müvekkilinden yangın mevzuatı ile ile ilgili olarak bu projede danışmanlığının alınmadığını, müvekkilinin taahhüdünün inşai yapımı gerçekleştirilmiş sistem odasının yangına karşı korunması olduğunu beyanla, sair hakları saklı kalmak üzere, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödeme nedeni ile halefiyet ilkesi gereği yapılan ödemenin rücuen tahsiline ilişkin açılan tazminat davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; “Hasara sebebiyet veren —— söndürme sistemini kuran ve bakımını üstlenen davalı —— olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, sistemdeki arıza kaynaklı olarak olayın meydana geldiği, bina yapısal toplam hasar bedelinin—– oluğu mekanik aletlerde toplam hasar bedelinin — olduğu, —– toplam hasar bedelinin —- olduğu, davacı sigorta şirketinin davalı firmaya Rücu etme hakkının olduğu şeklinde rapor sunulmuştur.
———- Öğretide sigortacının halefiyeti; “zarar gören sıfatı ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı herhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkın ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” olarak tanımlanmaktadır ———
20. 6762 sayılı TTK’da halefiyetin tanımına yer verilmemekle, 1301. maddesinde; “Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukukan sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.
Sigorta ettiren kimse, 1 inci fıkra gereğince sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı mesul olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmiş ise sigorta ettiren kimse kalan kısmından dolayı üçüncü şahıslara karşı haiz olduğu müracaat hakkını muhafaza eder.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
21. Sigortacının 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesinde düzenlenen yasal halefiyet ilkesine bağlı olarak üçüncü kişiden istemde bulunulabilmesi için yalnızca sigorta bedelinin ödenmesi yeterli değildir. Halefiyete dayalı olarak rücu davasının açılabilmesi için sigortacı ile sigortalayan arasında geçerli bir sigorta sözleşmesinin varlığı, sigortacının geçerli olan sigorta ilişkisi nedeniyle sigortalayana ödeme yapması, sigortalısının zarar sorumlusuna karşı dava hakkının bulunması gerekmektedir. Eş söyleyişle; 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesi gereğince sigorta şirketi ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ödedikten sonra zarar sorumlularına rücu edebilir. Bunun dışında kalan hâllerde yapılan ödemelerden dolayı sigorta şirketinin poliçe ilişkisine dayanılarak rücu davası açması mümkün değildir.
22. Sigortacı tarafından sigortalısına, poliçe hükümlerine uygun olmayan bir ödeme yapılması durumu ise öğreti ve uygulamada ——-yani “hatır ödemesi” olarak adlandırılmaktadır.
23. Poliçe hükümlerine aykırı bir ödeme yapıldığında sigortacı, TTK 1301. maddesinde düzenlenen halefiyet hakkını kazanamaz. Sigortacının açtığı rücu davasında halefiyet şartları gerçekleşmemiş olup da sigortacı ödeme yaptığı sigortalısından zarar sorumlusuna karşı olan dava hakkını alacağın temliki yoluyla devralmışsa, bu takdirde davacı davacılık sıfatını 6762 sayılı TTK’nın 1301. maddesinden değil, 818 sayılı BK’nın 162 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan alacağın devri hükümlerinden almış olacak ve sigortaca rücu davası şeklinde açılan dava ret olunmayarak, genel hükümler çerçevesinde çözüme kavuşturulacaktır —— Tüm bu hususlar mahkemece resen araştırılmalıdır.
24. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; dosyada mevcut —- tarihli ibraname içeriğinden, dava dışı sigorta ettirenin ——- tazminat karşılığında dava konusu hırsızlık nedeniyle uğradığı zarara ilişkin üçüncü kişilere karşı talep ve dava haklarını, ödenen tazminat kadar davacı sigorta şirketine devrettiği görülmüştür. Eş söyleyişle davacı ile sigortalısı arasında düzenlenen ibranamede davacı şirket, zarar ile ilgili olarak sigortalının üçüncü şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını temlik almış, sigortalı davalıdan talep edebileceği alacağını BK’nın 162 ve devamı maddeleri uyarınca davacı şirkete temlik etmiştir. Bu durumda davacının sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkı bulunduğu kuşkusuzdur.”
Somut olayda dava dışı sigortalının binasında bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere herhangi bir ısı, sıcaklık, aleve maruziyet sonucu oluşabilecek islenme emaresi bulunmadığı, ortamda sıcaklık artmasına rağmen gaz halinde bulunan kimyasal maddenin ——– dahilinde yayılımı ile basınca bağlı olarak hasarın meydana geldiği, ortada bir yangın olayının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı ile dava dışı sigorta şirketi arasındaki ticari risk sigorta poliçesinin teminatlara ilişkin kısmında ——– hallerinin teminat kapsamında olduğunun, poliçenin genel şartlar kısmında ise —Poliçe üzerinde belirtilen risklerin dışındaki sebeplerden dolayı oluşabilecek hasarlar teminat dışıdır.” hükmünün düzenlendiği görülmüştür.
Her ne kadar sigorta uzmanı bilirkişinin meydana gelen zararın teminat kapsamında olduğunu belirttiği görülmüş ise de poliçede yangın olayının teminat altına alındığı ancak ortada yangın olayının bulunmadığı, gaz sebebiyle meydana gelen infilakın zararın meydana gelmesine sebep olmuş olduğu ancak infilak hali poliçede teminat kapsamına alınmadığı anlaşılmıştır. Meydana gelen infilakın sebebi de yangın değildir, yani bir yangın sonucu infilak meydana gelmemiştir. Arıza sebebiyle yangın arıza sistemi aktif hale gelip ortama gaz bırakmış ve bu gaz infilaka sebep olmuştur. Bu hali ile meydana gelen zarar teminat kapsamında değildir. Dolasıyla davacı sigorta şirketinin sigortalısına yaptığı ödeme lütuf ödemesidir. Yukarıda da bahsedildiği üzere lütuf ödemelerinden dolayı sigorta şirketinin poliçe ilişkisine dayanılarak rücu davası açması mümkün değildir. Hasarın teminat dışı kaldığının tespiti halinde ise talep alacağın temliki hükümleri uyarınca değerlendirilme yapılmalıdır. Ancak dosya kapsamında alacağın temliki iddiası bulunmayıp alacağın temlikine ilişkin bir temliknamede bulunmadığından davanın reddi yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 3.829,72 TL peşin harç ve 2.676,15 TL tamamlama harcının mahsubu ile artan 6.325,97-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 56.334,66 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/02/2023