Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/104 E. 2022/353 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/104
KARAR NO : 2022/353

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2022
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında — yılında başlayan bir ticari ilişki bulunmakta olduğunu, alım-satım şeklinde ilerleyen ticari ilişkide —- belgelerde de açıkça görüldüğü üzere müvekkilinin, ….— taraflar arasında —- tarihli gösterilen sözleşme, müvekkili ve davalı arasında şahitler huzurunda imzalandığını, sözleşmeye uyarınca ..— borcunu ödemesi için 3 ay vade verildiğini ve ödemelerin —- başlanacağı kararlaştırıldığını, buna rağmen Davalı … tarafından geçen —- herhangi bir ödeme yapılmadığını ve taraflar 3 yıl sonra tekrar bir araya gelerek yeni sözleşmeyi —- imzaladıklarını, tüm bu süreç boyunca müvekkilinin daha önceden gerçekleştirilen ticari ilişkilerine de güvenerek Davalı …—- iyi niyet ile yaklaştığını ve aralarındaki ticari ilişkiye güvenerek ödeme yapacağına olan inancını korumaya çalıştığını, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden —-… kendi el yazısı ile müvekkili ile ve diğer alacaklılara karşı olan borcunu ikrar ettiğini, sözleşmeyi ıslak imza ile imzaladığını ——- tarihli sözleşmede borçlu —- tarafından ‘toplam borç tutarını ———-ödemeye — olarak başlayacağı’ taahhüt edildiğini, ancak sözleşmenin yapıldığı tarihten bu yana herhangi bir ödeme yapılmadığını tüm bu nedenlerle davalının -borcunu TBK md 99/3 uyarınca aynen ifa etmesini, Haziran 2020 Tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi uyarınca yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının– bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranını esas alınarak akdi faiz ödemesine hükmedilmesini, — tarihinde başlamak üzere temerrüt faizine hükmedilmesine ve bundan doğan diğer hakları saklı kalmak kaydıyla, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik, zamanaşımı ve görev itirazı ile birlikte davacı tarafça açılan haksız ve hukuka aykırı davanın tümüyle reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Ticari davalar TTK.’nın 4. maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise; nispi ticari dava sözkoınusu olup, ticaret mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. TTK.’nın 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere bakmakla görevlidir.
TTK’nin 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, — araçlarıyla — bildirmiş veya işletmesini — tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari —– kendi adına, ister —-şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir—— ile —— çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de ———– faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan — bulunmaktadır.Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez.— —- olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir —- kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre,—- tarih ve —— sayılı —— yayımlanan, —– sayılı ———— tacir —— nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen ——— çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden —– kararının uygulanmasına devam edilerek ——- ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir——–
Uyuşmazlık TTK 4. maddesinde sayılan sözleşmeler arasında bulunmayan TBK da düzenlenen satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu haliyle davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunmamaktadır. Davada mahkememizin görevli olup olmadığının belirlenebilmesi bakımından davanın nispi ticari dava olup olmadığının da tespiti gerekecektir. Uyuşmazlığın her iki tarafın —- işletmesi ile ilgili olması halinde davada ticaret mahkemesi görevli olacaktır. Uyuşmazlıkta davacı ve davalı gerçek kişinin tacir olup olmadığı görevli mahkemenin tayininde önem arz etmektedir.
Mahkememizce tensiben yapılan yazışma neticesinde, hem davacının hem de davalının —- kaydı bulunmayıp, davacının —–mükellefiyet kaydı bulunduğu, davalının ise dava dışı ——— yine dava —- ise kanuni temsilcisi olduğu, ancak herhangi bir mükellefiyet kaydının olmadığı görülmüştür. Ancak dosya kapsamına ibraz edilen davaya konu satım sözleşmesinin konusunun, davalının ortak olduğu şirketin iştigal konusuyla alakası olmadığı gibi, davaya konu sözleşmelerin de davalının ne ortak olduğu ne de yönetici ————– imzalandığı yönünde herhangi bir ibare veya iddia bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla hem davacının hem de davalının tacir sıfatının bulunmadığı, davanın mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK. 114-(1)-c) maddesi uyarınca; görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. HMK. 1 maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında re’sen araştırılır. Dava şartının bulunmaması halinde, HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca; davanın usulden reddine karar verilir.
Tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, görev hususu dava şartı olduğundan, yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) DAVANIN GÖREVSİZLİK NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-) Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın——NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-) 6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına ancak Mahkememiz görevsizlik kararı sonrasında görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmemesi ve bu durum belirtilerek Mahkememizden talepte bulunulması durumunda harç ve yargılama giderleri konusunda Mahkememizce karar verilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile tensiben verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.