Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1002 E. 2023/714 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/1002 Esas
KARAR NO: 2023/714
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 29/12/2022
KARAR TARİHİ: 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davadışı sigortalısı ——- Şti. tarafından ——— cinsindeki emtiasının ——– yerleşik ——- adlı firmaya satılması üzerine emtianın ——- ——- taşınması için 18.02.2022 tarihinde davalı Şirket’e teslim edildiğini, gönderinin taşıma sırasında kaybolduğunu ve alıcısına ulaştırılmadığını, davacının zayiden sebebini belirtmediğinden dolayı ——– hesabı olmadan sorumlu olduğunu, hasar tutarının 186.715,40-TL olduğu, söz konusu tutarın sigorta kapsamında müvekkili tarafından davadışı sigortalıya ödendiğini ve sigortalının haklarına yasal halefiyet alındığını, ayrıca temlik de alınmak suretiyle akdi halefiyet kazanıldığını, ödenen hasar tutarından %10 ek bedel tutarı düşülerek 169.741,27-TLnin tazmini adına davalı taşıyıcı aleyhinde——– sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, dosyaya davalı taşıyıcı tarafından kısmi itirazda bulunulduğunu ve asıl alacak tutarı olarak 65.663,44TL ödendiğini, kalan asıl alacak tutarı 104.077,83TL’na yapılan kısmi itirazın iptalini, takibin devamını ve haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP:Davalı ——- Şti. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davada taşımacılık hukukuna ilişkin uluslararası sözleşme olan CMR hükümlerinin uygulanması gerektiğini, somut olayda müvekkili şirketin sınırsız sorumluluğunda söz edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğu olan 3.424,46SDR’nin TL cinsinden karşılığının icra dosyasına ödenmesi nedeniyle davanın reddini, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.

İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle ——- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu,——– Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ile dava konusu olayda, davalı ——- Şti.’nin taşıyıcı olduğu, taşıma işinde meydana gelen zayiin davalı taşyıcı tarafından da kabul ve ikrar edildiği, meydana gelen zayi sonrası gerçek zarar tutarının CMR Konvansiyonu 23’üncü madde kapsamında 169.741,34TL olduğu, davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK 1472’nci maddesine göre yasal ve TBK 183’üncü maddesi gereğince akdi halefiyet şartlarını sağladığı, elde etmiş olduğu, zayiin meydana gelmesinde tek başına sorumlu olduğu tespit edilen davalının, zayi nedenine ilişkin bir açıklama getirememiş olmasının ağır kusurun varlığına karine oluşturacağı, CMR 29’uncu madde 1.paragraf hükmü gereğince sorumluluğunun sınırlanması hakkını kaybedeceği ve gerçek zarar tutarını tazmin etmesi gerekeceği,taleple bağlılık gereğince davacının takipte belirlediği gerçek zarar altında kalan 169.741,24TL rücuen talep amaçlı başlamış olduğu takibin yerinde olduğu, davalının kendisi aleyhine başlatılan——- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu 65.663,44TL kısmi ödeme sonrası kalan bakiye 104.077,83TL için davacının, vaki kısmi itirazın iptalini talep edebileceği, mahkemenin davacı lehine hüküm kurması halinde davacının bakiye kalan takipteki asıl alacağına, 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 2/2 maddesi gereğince, ——– bir yıl vadeli mevduat için uyguladığı değişen oranlarda avans faizi oranında faiz talep edebileceği sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı bildirilmiştir.6102 sayılı TTK.nun 1472’nci maddesi uyarınca; sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Başka bir ifade ile sigortacı, ödediği tazminat dolayısıyla, sigortalının zarara neden olan kişilere karşı açabileceği tüm davaları açabilir ve meydana gelen zararın tazminini talep edebilir. Buna halefiyet hakkı denilmektedir.Somut olayda yapılan bilirkişi incelemesin de davalı ——- Şti.’nin taşıyıcı olduğu, taşıma işinde meydana gelen zayiin davalı taşyıcı tarafından da kabul ve ikrar edildiği, meydana gelen zayi sonrası gerçek zarar tutarının CMR Konvansiyonu 23’üncü madde kapsamında 169.741,34TL olduğu, davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK 1472’nci maddesine göre yasal ve TBK 183’üncü maddesi gereğince akdi halefiyet şartlarını sağladığı, elde etmiş olduğu,
3. Zayiin meydana gelmesinde tek başına sorumlu olduğu tespit edilen davalının, zayi nedenine ilişkin bir açıklama getirememiş olmasının ağır kusurun varlığına karine oluşturacağı, CMR 29’uncu madde 1.paragraf hükmü gereğince sorumluluğunun sınırlanması hakkını kaybedeceği ve gerçek zarar tutarını tazmin etmesi gerekeceği, taleple bağlılık gereğince davacının takipte belirlediği gerçek zarar altında kalan 169.741,24TL rücuen talep amaçlı başlamış olduğu takibin yerinde olduğu, davalının kendisi aleyhine başlatılan——- Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu 65.663,44TL kısmi ödeme sonrası kalan bakiye 104.077,83TL için davacının, vaki kısmi itirazın iptalini talep edebileceği, bildirilmekle bilirkişi raporunun dosya kapsamına usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın takip tarihindeki TL karşılığının %20’si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ——- Esas, sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 104.077,83-TL üzerinden aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan 104.077,83-TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı olan 7.109,56 TL’den dava açılırken yatırılan 1.777,39 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 5.332,17 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.777,39 TL peşin harç, 80,70 başvurma harcı olmak üzere toplam 1.858,09 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 98 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.098,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenecek 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Kararın kesinleşmesi halinde kullanılmayan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair davalı vekilinin yüzüne karşı davacının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2023