Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/93 E. 2023/506 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/93 Esas
KARAR NO: 2023/506
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/02/2021
KARAR TARİHİ: 11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin de davalı olduğu —— sayılı ilamının dosyanın davacısı dava dışı —— tarafından —– sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, söz konusu icra dosyasına davacı tarafından 19,02.2020 tarihinde ödeme yapıldığını, yapılan 5.088,05 TL’lik ödeme ile ilgili olarak —– sayılı dosyasının diğer davalısı olan davalı şirkete karşı —— sayılı dosyası ile 24.02.2020 tarihinde icra takibi başlatıldığını, 26,02.2020 tarihinde düzenlenen ödeme emrinin 28.02.2020 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı şirketin 06.03.2020 tarihinde icra takibine haksız ve hukuka aykırı ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, itiraz Üzerine takibin durduğunu, davacı ile davalı şirket arasında 16.06.2007 tarihli Sosyal Hizmet sözleşmesi, 03.10.2010 tarihli sözleşme, 02.01.2021 tarihli Sosyal Hizmetler sözleşmesi ve 01.03.2016 tarihli —— Bina Yönetim Hizmetleri Sözleşmesinin imzalandığını ve ilgili sözleşmelerde tarafların hak ve yükümlülüklerinin açıkça belirtildiğini, 01.03.2016 tarihli sözleşmenin 11.6 maddesinde, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde davalı şirketin çalıştırdığı personelin fesih tarihine kadar oluşan bütün kanuni haklarını ödemek zorunda olduğu, işçilere alacaklarını davalının ödememesi durumunda alacakların davacıdan talep edilmesi halinde davacının, davalıya rücu edebileceğinin açıkça düzenlendiğini, davalı şirketin sözleşmelere aykırı olarak işçilere yapması gereken ödemeleri yapmadığını, işçiler tarafından davacı ve davalıya karşı alacakların tahsiline yönelik dava açtıklarını, söz konusu dava sonucunda davacı tarafından ödeme yapıldığını, TBK.nun 167.maddesi düzenlemesi kapsamında davacının, davalıya rücu hakkı bulunduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında müteselsil ve müştereken sorumluluğu doğuracak bir ilişkinin söz konusu olmadığını, davacı şirketin üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirerek davalı şirket ile arasındaki sözleşmeyi sonlandırdığını, davacının yaptığı ödemenin tamamı için davalıya rücu hakkı bulunduğunu, —— sayılı ilamında alacağın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsil edilmesine karar verilmiş olsa da karar hakkında icra takibinin başlatılmış olması nedeniyle davacı şirketin herhangi bir cebri işlem karşısında itibarının zedelenmemesi adına icra takibinden doğan borcun tamamını ödediğini, Davalının gönderdiği —— Noterliği’nin 31.10.2016 tarih ve —— yevmiye no.lu ihtarnamesinde davacı ile aralarında imzalanan sözleşmeler gereğince davacı şirketin yükümlülüklerini yerine getirmeden sözleşmeyi feshettiği iddia edilmiş ise davalı şirkete gönderilen—– Noterliği’nin 08.11.2016 tarih ve —– yevmiye nolu cevap ihtarnamesinde davacının sorumluluklarını yerine getirdiğinin bildirildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında davalıya karşı rücu hakkının kullanıldığını, davalı tarafından takibe yapılan itirazın haksız, mesnetsiz olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, icra takibine konu alacağın likit olduğunu, haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan kötü niyetli haksız itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının fazla mesai ve —– alacaklarından ibaret olduğunu, taraflarınca sigortalanan ve davacı şirkete hizmet veren personelin ücret alâcaklarının hak ediş şeklinde davacı şirkete fatura edildiğini, adı geçen personelin çalışıp karşılığını alamadıği feshe bağlı olmayan bu işçilik alacaklarından tamamen davacı şirketin sorumlu olduğunu, dava dışı işçinin ve çalıştırılan tüm işçililerin aylık Ücret alacağı ile çalışması durumunda kendisine ödenmesi gereken ücret benzeri alacaklarının üst işveren tarafından davalı şirket vasıtasıyla personele ödendiğini, personelin fazla mesai çalışmasının olmadığı düşünülerek üst işveren tarafından davalıya yapılmayan bir ödemenin, fazla mesai ve —- çalışmasının varlığının tespiti durumunda bunun personele ödenmesinden davalı şirketin sorumlu tutulamayacağını, yapılan işin davacı şirketin işi olduğunu, bu işten kaynaklanan aylık ücret ve benzeri alacakların sorumluluğunun davacı şirkete ait olduğunu, sözleşmedeki düzenlemenin davalı şirkete Üst işveren tarafından ödemenin yapılması durumunda şeklinde anlaşılması gerektiğini, hak edişi alamamalarından kaynaklı işçinin aylık ücretini alamaması halinde işçiye dava yoluyla ödeme yapıldığında sözleşmenin karşılarına çıkması gibi bir durumun ortaya çıkacağını, kendilerine hak edişi ödemeyen davacı şirketin personelin ücretinden kendilerini sorumlu tutmasının tamamen hukuka aykırılık olduğunu, kötüniyet talebine ilişkin olarak davacının yaptığı icra takibine konu tespit, zarar ve sorumluluk oranı yargılamayı gerektirdiğinden alacağa konu talebin ve davanın reddine Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —— esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buludğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Dava dışı işçinin hak ve alacaklarının belirlenmesinde —— sayılı kesinleşen dosya içeriği ve karar esas alınacağı, Hizmet Süresi olarak, dava dışı işçinin, davalı şirket işçisi olarak 22.11.2014-05.10.2016 tarihleri arasında çalıştığı, davalı şirketin işyerini dava dışı alt işveren —– şirketine devrettiği, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6.maddesi ile devredenin, devir anında doğmuş ve ödenmesi gereken alacaklardan devralan ile birlikte sorumlu olduğu, bu sorumluluğun iki yıllık hak düşürücü süre ile sınırlı olduğu düzenlenmiş olup, somut olayda davalı şirket aleyhine iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığının anlaşıldığı, davalı şirketin, dava dışı işçinin 22.11.2014-05.10.2016 tarihleri arasındaki çalışma süresinden sorumluluğuna gidilmesi gerekeceği, Rücu edilebilir toplam miktarın : 2.048,00 TL + 132,00 TL + 3.476,65 TL = 5.656,65 TL olacağı, sonuç olarak, Tüm delillerin ve hukuki durumun takdir ve değerlendirmesi Mahkemeye ait olmak üzere rücu edilebilir toplam alacak miktarının 5.656,65 TL ölabileceği, taleple bağlılık ilkesi gereği takibin 5.431,60 TL üzerinden devamı gerekeceği, takip tarihinden itibaren alacağa yasal faiz yürütülmesi gerektiği, icra inkar tazminatı konusunda takdir Mahkemeye ait olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.—— Sayılı kararının incelenmesinde dava dışı işçi —– tarafından davacı ve davalı şirketler aleyhine kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, dini-milli bayram tatili, —–ve hafta tatili alacaklarını tahsiline yönelik dava açıldığı, 22.01.2020 tarihli karar ile davacı ve davalı şirketler yönünden davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilerek 2.048,00TL fazla mesai alacağı, 132,00 TL dini-milli bayram çalışma ücret alacağının faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde hüküm kurulduğu, taraflarca yapılan istinaf başvurusu üzerine —— sayılı kararı ile dava dışı işçinin ve davalı şirketin itirazlarının reddine karar verildiği, mahkeme kararının 26.05.2022 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.Dava dışı işçinin —– Sayılı dosyası ile takip başlattığı, davacının icra dosyasına 19/02/2020 tarihinde 5.088,05 TL ödeme yaptığı, davacının ödediği bu bedelin tahsili için davalı aleyhine—— Sayılı dosyası ile takip başlattığı, davalının itirazı ile takibin durduğu, itirazın iptali için eldeki davanın açıldığı, mahkememizce takiplere temel teşkil eden —— Sayılı kararının kesinleşmesi hususunun bekletici mesele yapıldığı, ilgi dosyasının 26/05/2022 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.28.02.2017-02.03.2017 tarihleri arasında geçerli olan —— Bina Yönetim Hizmetleri sözleşmesi ile davalı yüklenicinin, sözleşmede belirlenen davacı şirketin hizmet alanında yönetim, teknik, temzilik, danişma, otopark yönlendirme ve refakat hizmetleri ile gece ve gündüz hizmetlerin denetiminin sağlanması işinin üstlendiği, 6.İ.1. maddesinde davalı yüklenicinin çalıştıracağı personeline karşı asıl şirket konumunda ve sorumluluğunda bulunduğu, 6.1.6. maddesinde yüklenici ” davalının çalışanların her türlü ücret, vergi, —– primleri ile diğer yasal ödeme ve kesintilerini süresi, içerisinde tam ve eksiksiz olarak yerine getirmeyi üstlendiği, 11.6. maddesinde “Sözleşmenin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde yüklenicinin çalıştırdığı personelin fesih tarihine kadar oluşmuş tüm kanuni haklarını ödemek zorunda olduğu, ancak personellerin bu tür alacaklarının yüklenici tarafından ödenmemesş durumunda personelin yaht resmi kuruluşların davacıdan talebi halinde, davacının, yüklenicinin istihkakını bloke etmeye ve kendisine tevdi edilmiş tüm teminatları irat kaydetmeye yetkili olduğu, yüklenici hakkında yasal yollara müracaat edebileceği, davacının tüm alacaklar ve yararlar icin vükleniciye rücu edeceği ” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür. Bu hüküm incelendiğinde dava dışı işçi —— ücret, fazla mesai, dini-milli bayram tatili günleri çalışma gibi işçilik alacaklarından davalı yüklenicinin sorumlu olacağı, davacı asıl işverenin sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından ve bu sebeple davacının ödemiş olduğu bedeli davalıya rücu edebileceği görüldüğünden davanın kabulüne karar verilmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —— Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 371,03 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 92,76 -TL harcın mahsubu ile bakiye 278,27-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 92,76 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 152,06‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 119,60 -TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.619,60-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 5.431,60-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/07/2023