Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/89 E. 2021/480 K. 04.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/89 Esas
KARAR NO: 2021/480
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/02/2021
KARAR TARİHİ: 04/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile karşı taraflar arasında uzun yıllardan beri okula ait reklam afişlerinin, tadilat işlerinin, teknik onarımların yapılması için ticari ilişki süre geldiğini, davalıların müvekkile ———–binasının çatısında reklam panosu ve izalasyon işlerini yaptığını, yapılan bu işler hatalı imal edildiğini, yağmur nedeniyle çatıdan sürekli su aktığını, karşı taraf birkaç kez onarım yapmak üzere mecura gelerek çeşitli imalatlar yapmış ancak sorun bir türlü çözülemediğini, karşı tarafa tüm bu şikayetlerin iletildiğini, güncel cari hesabın ödenmesi esnasında bedelde indirim veya onarım talep edilmiş olmasına rağmen, ne yazık ki bu taleplerimiz karşılanmayarak,——- sayılı dosyasıyla icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin müvekkile tebliğinin ardından — ihtirazi kaydıyla ödeme yapıldığını, —- numarası ile delil tespiti incelemesi yaptırıldığını, incelemeye esas bilirkişi raporunda maktuen — hesap ve takdir edildiğini, takip dayanağı delil tespit raporunda detaylı olarak yapılan inceleme sonucunda alacağımızın karşılanması için—– başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takip durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline takibin devamına davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacıya, müvekkilerin borcu bulunmadığı gibi söz konusu borcun yasal dayanağı da bulunmadığını, icra dosyasının konusu taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesini müvekkiller taraflar arasında akdedilen sözleşmenin şartlarını usul ve yasanın emredici hükümleri çerçevesinde, yine sözleşmenin özel şartlarını ifa ettiklerini, üretimden kaynaklı bir ayıp söz konusu olmadığı gibi iddia edildiği gibi bir ayıp varsa da müvekkillere ayıbın giderilmesi, ayıplı ürünün veya hizmetin değiştirilmesi teklifi ya da ihtarı yapılmadığını, iş bu sebeplerle tek taraflı yapılmış Sulh Hukuk Mahkemesi tespit ve keşfini ve ayrıca iddia edilen sözde üretim hatasını ve ayıptan-hatadan doğan zararları da kabul etmediklerini, hizmet sözleşmesi usulüne uygun ifa edilmiş, üretimden kaynaklı bir ayıp söz konusu olmadığını, tüm bu nedenlerle haksız ve kötü niyetli davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere davacı yan aleyhine para cezası ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine, karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasıdır
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
———- “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, bu haliyle davacının TTK hükümlerine göre, adi ortaklığa konu sözleşmelerde dikkate alınması suretiyle tacir sıfatına haiz olup olmadığının araştırılarak, tacir olması halinde uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu, tacir sıfatını haiz olmadığında ise uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerekir.
——— tarihinde ——- benzerlerinin imalatı işi ile iştigal etmek üzere faaliyete başladığı — beyannamesinde alım satım tutarının —-aşmadığından dolayı işletme hesabına göre defter tuttuğu hususları tespit edilerek mahkememize bildirildiği anlaşılmıştır.
—– cihazlarının imalatı —- iştigal etmek üzere faaliyete başladığı ve —- tarihi itibariyle terk olduğu, davalının ———–dönemlerinde işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu,—– döneminde bilanço usulu defter tutan gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğu hususları tespit edilerek mahkememize bildirildiği anlaşılmıştır.
—- tarihli cevabı yazısında davalı ——aydına rastlanılmadığı, davalı ——– kaydının halem devam ettiği hususları tespit edilerek mahkememize bildirildiği anlaşılmıştır.
Gelen yazı cevaplarından davalı tarafın tacir sıfatının olmadığı görüldüğünden davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi anlaşılmıştır.——–
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ——— Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/06/2021