Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/845 E. 2022/253 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/845 Esas
KARAR NO : 2022/253

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından —- genişletilmiş ——- dönem için sigortalandığını, — tarihinde — sevk ve idaresindeki — plaka sayılı aracın — doğru seyir halinde iken zeminin karla kaplı olduğu esnada aracının hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan –sevk ve idaresindeki — sigortalı araca çarpması akabinde de — hakimiyetini kaybederek sevk ve idaresinde olan –plaka sayılı araçla –plaka sayılı araca vurması ve vurmanın etkisi ile o da park halinde bulunan —plaka sayılı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, yetkili makamlarca usulüne uygun olarak tanzim edilen kaza tespit tutanağında da belirtildiği üzere kazanın meydana gelmesinde KTK m.10/B-1 uyarınca yolun yapım ve onarımından sorumlu kuruluş kusurlu bulunduğunu, kaza sonrası sigortalı araç üzerinde yapılan ekspertizde; aracın hasarlandığı görüldüğünü, bu kapsamda hasar nedeni ile müvekkil şirket tarafından sigortalısı —– tarihinde 2.784,59TL, araç tamiratı ile ilgilenen — tarihinde 3.528,31TL olmak üzere toplamda 6.413,20TL hasar tazminatı ödendiğini, davalı kurumun yolun yapım ve onarımı ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden ve kazanın oluşumunda en az %25 kusurlu olduklarından, 1.604,20 TL tutarında meydana gelen hasardan oranında sorumlu olduğunu beyanla; davanın kabulüne, müvekkili şirket tarafından ödenen hasar bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve sair ücretler ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;– TTK’da düzenlendiğinden yola çıkarak bütün rücu davalarını ticaret mahkerhelerinin görev alanında değerlendirmek zorlama bir yorum olmakla; her iki tarafın tacir olduğu ve ticari işletmeyi ilgilendiren durumlara ilişkin rücu davalarının nispi ticari dava kapsamıında değerlendirilerek ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, bir davanın nispi ticari dava sayılması için gözetilmesi gereken kıstas, tarafların tacir olması ve ticari işletmeyi ilgilendiren bir ticari iş niteliğinin bulunup bulunmadığı olmakla; dava konusunun Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girmesi nedeniyle görev itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde belirtildiği üzere 17/02/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazası;–seyir halinde olan –plakalı aracın, zeminin karla kaplı olduğu sirada araç hakimiyetini kaybederek — plakalı araca çarptığı, —-plakalı; aracın da –plakalı araca çarptığı, vurmanın etkisiyle o sırada park halinde olari –plakalı araca da çarpması şeklinde meydana geldiği ileri sürüldüğünü, yetkili makamlarca usulüne uygun olarak kaza tespit tutanağının tutulduğu, tanzim edilen kaza tespit tutanağında kazanın meydana gelmesinde KTK m.10/B-1 uyarınca yolun yapım ve onarımından sorumlu kuruluşun kusurlu bulunduğu, bu kapsamda hasar nedeni ile sigortalı — tarihinde 2.784,59 TL, araç tamiratı ile ilgilenen—tarihinde– olmak üzere toplam 6.413,20 TL hasar tazminatı ödendiği, idarelerinin %25 kusurlu olması nedeniyle 1.604,20 TL tutarında hasardan sorumluluğunun bulunduğu ileri sürüldüğünü, dava konusu bölgede — tarafından — onarım ve denetim işlemleri gerçekleştirildiğini, bu kapsamda idarenin hizmet kusuru bulunmadığını, davacı tarafından ileri sürülmekte olan hususlar hukuki yerindelik taşımadığını beyanla; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
TTK m. 1472’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına — şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak —. sayılı— zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, — ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44 üncü maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, –. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Diğer taraftan TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca—–yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere — bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen– kendileri tacir sayılamazlar.
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca —tarafından sigortalısına ödenen tazminatın davalı belediyeden rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı– sigortalısına– açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Davacının sigortalısı gerçek kişi olup zarar gören araç ticari niteliktedir. Zarar gören araç ticari nitelikte olsa dahi davalı——– kurumu olduğundan ve tacir sıfatı bulunmadığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —- Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.