Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/835 E. 2022/575 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/835 Esas
KARAR NO: 2022/575
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/12/2021
KARAR TARİHİ: 13/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, davalıya ait —- müvekkili şirketin toplamda—- alacaklı görünmekte olduğunu, müvekkili şirketçe müteaddit defalar yapılan girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine, davalı borçlu şirket aleyhine —-dosyasıyla icra takibi başlatıldığını,—- tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine davalı borçlu şirketçe haksız ve kötü niyetli itiraz edilmesi sonucunda takibin durdurulduğunu, dava şartı olan arabuluculuk başvurusunda, davalı ile yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığından anlaşamama tutanağının tutulduğunu, müvekkili şirket ile davalı borçlu arasında düzenlenen faturalar, sevk irsaliyeleri, davalıya ait —-beyanları ile tarafların ticari defter kayıtları incelendiğinde haklılıklarının ortaya çıkacağını iddia ederek, fazlaya ilişkin talep, tazminat ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulüne, davalı şirketin vaki itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine en az %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin ——cari hesap ilişkisine dayalı olarak müvekkiline karşı icra takibi başlatmış ve ödeme emrinin müvekkiline —– tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, başlatılan işbu takibin haksız ve hukuka aykırı olduğu ve de müvekkilinin borçtan sorumluluğunun bulunmadığı gerekçeleriyle taraflarınca takibe itiraz edildiğini, cari hesap ekstresi incelendiğinde davacının aynı kalemleri daha evvel başka bir icra takibi başlatarak talep ettiği ve nihai olarak müvekkili şirkete ait olmadığı kesin olarak anlaşılan kambiyo senetlerini, müvekkili şirketi sorumlu tutmak için cari hesap ilişkisi adı altında başka bir takip başlattığının görülmekte olduğunu, diğer bir deyişle ilk olarak davacı şirket,—– Müvekkile karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatmış ve ödeme emrinin müvekkiline —- tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, İcra takibine konu kambiyo senetlerinde yer alan imzaların sahte olması, müvekkili şirkete ait olmaması, müvekkilinin kambiyo senedi borçlusu olmaması nedenleriyle taraflarınca icra takibine itiraz etme zarureti doğmuş ve —– Sayılı dosyaya itirazlarının ileri sürülmüş, İcra hukuk mahkemesinde imzaya ve borca itirazları değerlendirilmiş ve mahkemenin itirazlarını haklı bularak —– durdurulmasına karar vermiş olup, İcra hukuk mahkemesinde yapılan inceleme ile takibe konu senetlerdeki imzaların müvekkili şirkete ait olmadığı bu sebeple müvekkili şirketin borçtan sorumlu olmadığının açıklığa kavuşturulmuş olduğunu, Davacı şirket —- aşağıda bilgilerine yer verilen altı senet ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatmış, İcra hukuk mahkemesine ileri sürdükleri imzaya ve borca itirazları sonucu;——bedelli senedin Müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığı, işbu altı ayrı senetten müvekkili şirketin sorumlu olmadığının bilirkişi raporu ile ispatlanmış olduğunu, Davacı tarafından —- takibe koyulan senetlerin cari hesap ekstresi gerekçesi altında —- sayılı imzaya itiraz davası ile müvekkile ait olmadığı kesin olarak karara bağlanan kambiyo senetlerini davacı yan cari hesap ilişkisini gerekçesiyle —- icra takibi başlatmış olup, Davacı şirket —- icra müdürlüğüne sunulan itirazları iptal ettirerek işbu dosyasından haksız menfaat elde etmeye çalışmakta olduğunu, takibe konu cari hesap ekstresi incelendiğinde görüleceği üzere —– açıklamalı senetler —- icra müdürlüğünde takip başlatılmasından evvel —–davacı tarafından takibe konulmuş ve senetteki imzaların müvekkili şirkete ait olmaması nedeniyle icra hukuk mahkemesine sundukları itirazları kabul edilerek icra takibinin durdurulmasına karar verilmiş olup, Davacı yan ——- İcra Müdürlüğünde dayanak olarak ileri sürdüğü cari hesap ekstresinde belirtilen senetlerin müvekkil şirkete ait olmadığını, müvekkilin senetlerden sorumlu olmadığını bilmesine rağmen kötü niyetli olarak işbu davada itirazlarının iptalini talep etmekte olduğunu, davacı şirket dava dilekçesinde iyi niyetli girişimlerde bulunduğunu iddia etmişse de davacı yan iyi niyetli değil kötü niyetli olduğunu, —–sayılı borca ve imzaya itiraz davası ile davacının alacağının bulunmadığının sübuta ermiş olduğunu, Davacı yan mahkeme kararıyla alacağının bulunmadığını bilmesine rağmen ——İcra Müdürlüğü nezdinde başlattığı takibe itiraz etmemiz sonrası kötü niyetli olarak işbu davayı ikame ederek olmayan hakka dayalı olarak müvekkil şirketten talepte bulunmakta olup, Müvekkili şirketin davacı yana borcu bulunmamakta olduğunu, davacı şirketin cari hesap özetinde yer verdiği senetlerin müvekkili şirket yetkilisi tarafından düzenlenmemiş olduğundan, müvekkili şirketi temsile yetkili olmayan kişi tarafından düzenlenen senetlerden müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını beyanla, öncelikle davanın usulden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine, Davacının haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya —- tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından —- tarihli itiraz dilekçesinde Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda ,”Davacı ve davalı tarafın—- yıllarına ait ticari defterlerin incelemeye tabi tutulduğunu, defterlerin usulüne uygun olarak tutulduğunu, Tarafların — celp edilen — formlarının tetkikinde; Davacı şirketçe davalı şirket adına, tamamı— toplam tutarlı — faturanın düzenlenmiş olduğu, davacı şirketçe davalı yan adına düzenlenmiş bu faturaların tamamının; —–bedel üzerinden birbirlerinden—- olarak herhangi bir çekişmeye sebebiyet vermeyecek şekilde tarafların ilgili dönem—-konu edildiği, bir diğer ifadeyle, davacı şirketçe davalı adına düzenlenen faturaların tamamının davalı şirketin —beyanlarında davacı şirketten — olarak yer aldıkları, tarafların —beyanlarının mutabık olduklarının tespit edildiğini sonuç olarak; Dava ve icra dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterlerindeki kayıtları ve müstenidatları üzerinde yapılan inceleme sonucuna göre, davacı şirketin—- asıl alacak talebi üzerinden harçlandırarak İtirazın iptali istemi ile davalı aleyhine ikame etmiş olduğu işbu İtirazın İptali Davasında; davacı şirketin davalı şirketten takip talebinde olduğu gibi —– asıl alacağı bulunduğu,” şeklinde rapor sunulmuştur.
Davalı tarafça —- Sayılı dosyası ile takibe konu edilen kambiyo senetlerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığının —- dosyası ile tespit edildiğini, eldeki davaya konu —– da aynı senetlerin takip konusu edildiğini dolayısıyla müvekkilinin borçlu olmadığı beyan ettiği görülmüştür. Bilirkişi raporu incelendiğinde raporun dört ve beşinci sayfasında yer alan hesap tablosunda davalı tarafın imza inkarında bulunan çek ve senetlerin taraflar arasındaki fatura borçlarına ilişkin olarak önce ödeme olarak hesaba işlendiği daha sonra sonra senet bedellerinin iade senet veya çek olarak hesaptan çıkarıldığı davacının davalıdan —-alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının kendi kayıtlarında da söz konusu faturaların peşin ödeme şeklinde kapatıldığının belirlendiği görülmüştür. Her ne kadar davalı taraf —– icra Müdürlüğünde başlatılan takibin imza inkarında bulunan çek ve senetlere dayandığını iddia etmiş ise de icra takibinde borcun kaynağı cari hesap olarak gösterilmiştir. Bu sebeple davalının savunmalarına itibar edilmemiştir. Davacı tarafın her iki defterinde de kayıtlı bulunan fatura bedellerinin tahsilini talep etmektedir. Kural olarak ispat yükü davacı taraf üzerinde bulunmaktadır. Davacı taraf alacaklı olduğunu ispat etmekle mükelleftir. Davacı ve davalı taraf defterlerinde cari hesaba konu faturalar kayıtlı olup davalı taraf hesabını peşin ödeme ile kapattığın defterlerine yansıttığına göre ispat yükü yer değiştirmiş olup peşin ödeme iddiasını davalı tarafın usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına davalı taraf peşin ödeme olgusunu ispat edemediğinden usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin 51.372,56 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 3.509,25 -TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 539,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.969,96‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 539,29 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 598,59 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 54,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.054,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——- Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2022