Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/822 E. 2023/301 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/822 Esas
KARAR NO : 2023/301

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı yanın yapım şirketi olduğunu, Piyasaya reklam amaçlı olarak bir çok —- filmi hazırladığını, çeşitli reklam firmalarına da kendi üretmiş olduğu —-sattığını, taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesine istinaden davacı yan tarafından hazırlanarak davalı şirket çalışanı .—–elden hard disk içerisinde elden teslim edildiğini, verilen hizmete ilişkin düzenlenen faturanın ödenmediğini, alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Taraflar arası ticari ilişki bulunmadığını, takibe dayanak gösterilen fatura muhteviyatındaki—- ve tanıtım filmlerinin davalı yan tarafından yapıldığını, davacı yan tarafından içeriklerin davalı yanın eski personeli —– temin edildiğini,—– hizmet sözleşmesinin haklı yere feshedildiğini, taraflar arası ticari ilişki olmadığı gibi, davalı yan tarafından davacı yandan hiçbir surette hizmet alınmadığını, davacı yetkilisinin takip öncesi tehdit yoluyla da davalı yandan para talep ettiğini, savcılığa suç duyurularında bulunulduğunu beyanla; davanın reddine, davacı yanın Kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—–. İcra Müdürlüğünün—— sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- İcra Müdürlüğünün —–Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde buluduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından itiraz dilekçesinde borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından verilen raporda özetle; ” Dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı ve davalı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde; Davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2021 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davalı yan tarafından incelemeye sunulan 2021 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, incelenen davacı yanın 2021 yılı ticari defterlerinde; davacı yanın davalı yandan 127.440,00 TL alacaklı olduğu, bu alacağın davacı yan tarafından davalı yana 30.07.2021 tarihinde düzenlenen 2 adet toplam 127.440,00 TL tutarlı faturadan kaynaklandığı, faturaların davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, Davacı yan tarafından takibe konu fatura muhteviyatındaki işin yapım aşamasına, sipariş ve veri temin kısmına ilişkin dosyaya somut hiçbir belge sunulmadığı, dosya kapsamındaki belgenin imza yetkilisi olmayan eski çalışan tarafından imzalandığı, davacı yanın animasyonları (Davalı yanın beyanı gibi,) eski çalışan —– temin etmiş olabileceği, nihai takdirin Mahkemede olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Tarafların ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu tarafların davacının ticari defterinde faturaların kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerinde faturaların kayıtlı olmadığı, fatura muhteviyatındaki işin yapım aşamasına , sipariş ve veri temin kısmına ilişkin dosyaya somut bir belge sunulamadığı , belgenin imza yetkilisi olmayan eski çalışan tarafından imzalandığı HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. —- Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. —– Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği,
Dosya üzerinde yapılan incelemede; mahkemece taraf delillerinin toplandığı, bilirkişi incelemesi yapıldığı, sonucunda; toplanan deliller, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, hizmet alım sözleşmesinin yetkisiz kişi tarafından imzalandığı, sözleşme tarihinde davalı şirketin —– tarafından temsil olunduğu, davacı tarafından imzalanan sözleşmenin yetkili temsilci tarafından imzalandığının ispatlanamadığı, yine yetkisiz temsilci durumunda bulunan kişiler tarafından imzalanan sözleşmelerin davalı şirket tarafından açıkça benimsendiğini ya da taraflar arasında oluşan bir teammül ile örtülü olarak benimsendiğinin de ispatlanamadığı, basiretli tacir sıfatına haiz davacının davalı şirketin yetkili olmayan şahsın imzası ile temsil edilemeyeceğini bilmesi gerektiği ve imza aşamasında imza yetkililerini araştırması gerektiği, sözleşme ile davalı şirketin —– filmi alınması yönüyle kazandırıcı işlem yapıldığı düşünülebilecek ise de alım taahhüdü ve karşılığında davalı tarafından faturanın ödenmesi yükümlülüğü altına girilmekle, davalı şirket yönünden borçlandırıcı işlem yapıldığı, sözleşmeye imza atan şahsın temsil yetkisini bulunmadığı, bu durumda basiretli tacir olan davacının ihmali yüzünden temsil yetkisini araştırmaması sebebiyle sözleşmenin geçerli olmayacağı, bu durumda davacının davalılardan talepte bulunamayacağı kanaatine varılmıştır. (Yargıtay —–HD. —–Yargıtay —–sayılı ilamları)
Kaldı ki davacıda faturaya konu hizmeti verdiğini de ispat edememiştir kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Bu çerçeve de dava dilekçesinde yemin deliline dayanmadığı anlaşılmakla davanın ispat edilememesi nedeniyle usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın reddi yolunda hüküm tesis edilmiştir.Kötüniyet tazminatı, takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötüniyetli kabul edilir. Açıklanan bu yasal durum ve ilke çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin Reddine,
3-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.539,16 TL harcın mahsubu ile artan 1.359,26-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 20.116,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.