Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/797 E. 2023/46 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET
ESAS NO: 2021/797 Esas
KARAR NO: 2023/46
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 15/12/2021
KARAR TARİHİ: 20/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ——- müşterek sigorta esasına göre sigortalı bulunan —— no.lu fatura kapsamında dava dışı ——-ünvanlı bayiye sattığı ——- şase no.lu,—– marka —– sevkiyatı, ——- yevmiye no.lu taşıma irsaliyesi kapsamında davalı —— tarafından üstlenildiği, sigortalı aracın fiili nakliyesi, davalı ——- tarafından temin edilen —— araç ile dava dışı alt nakliyeci——tarafından gerçekleştirildiğinii, müvekkili ——- sigorta poliçesindeki payı %40 olduğunu, sigortalı aracın sevkiyatı akabinde yapılan kontrollerde, aracın arka kaputunda yükleme veya indirme sırasında gerçekleşebilecek çatlak ve çizikler olduğunun tespit edildiğini davaya konu hasarın, müvekkil —— dava dışı —– tarafından düzenlenen müşterek sigorta poliçesinden karşılanması için yapılan hasar ihbarı üzerine müvekkil şirket nezdinde açılan —– hasar dosyası üzerinden görevlendirilen bağımsız ekspertiz firması tarafından düzenlenen —-, sigortalı araçta oluşan toplam değer kaybının —- olduğu, —– poliçedeki —- payına düşen tutarın ise —- olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtildiğini, müvekkili —– tarafından, davaya konu olay nedeniyle sigortalısına —- tarihinde —-sigorta tazminatı ödediğini, ve haklarına halef olduğunu, davalının sorumluluğunu karşılayan— alacak için davalıya karşı rücu hakkı elde ettiğini, davalı—–müvekkil şirket sigortalısı ile yapmış olduğu anlaşma gereğince ——taşıma irsaliyesi kapsamında sigortalı aracın ———- olan sevkiyatını üstlenmiş olup taşıyıcı sıfatına sahip olduğu, davalı taşıyıcı şirket yükü teslim aldığı andan, teslim ettiği ana kadar bunların kısmen veya tamamen kaybından, hasara uğramasından sorumlu olduğunu, sigortalı aracın, davalı tarafından üstlenilen ———–kadar olan sevkiyatı sırasında hasarlandığı ve değer kaybına uğradığı ——- raporu ve hasar fotoğrafları ile sabit olduğunu, taşıma sırasında meydana gelen hasardan dolayı davalı taşıyıcı şirket sorumlu olup hasarı tazminle mükellef olduğunu, davalı aleyhine ———- dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından icra takibine haksız şekilde itirazda bulunularak icra takibi durdurulduğu, davalının kötü niyetini ortaya koyduğundan davalı/borçlu aleyhine % 20’den az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmolunmasına, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile davalının —— sayılı ilamsız icra takip dosyasına karşı yaptığı tüm haksız itirazlarının iptaline, takibin devamına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu talebin TTK. md.885 nazarından zamanaşımına uğradığı gibi uyuşmazlık konusu hasarlara ilişkin tespit tutanaklarının da davacı tarafça dava dosyasına süresi içerisinde sunulmadığını, dilekçe ekinde sunulan taşıma irsaliyesi incelendiği takdirde bahse konu emtia (araçların) davacı taraf sigortalı şirket çalışanı ———-tarafından hiçbir şerh düşülmeksizin teslim alındığını bunun dışında alınan ve icra dosyasına sunulan Ekspertiz Raporu müvekkil şirketin yetkilerinin bulunmaksızın tek taraflı ve usule aykırı olarak düzenlendiğini müvekkil şirketin onayı olmadığı, bunun yanında taşımanın gerçekleştirildiği, emtianın alıcısı bayi dava dışı —- talebi üzerine yine dava dışı şirket yetkililerince gece teslim alındığını —— mevcut fotoğraflarda da görüleceği üzere hasarın tespiti için çekilen fotoğraflar ise günışığında gündüz kaydedildiğini hasarın taşıma sırasında gerçekleştiğine dair sevk ve taşıma / teslim irsaliyelerinde herhangi bir şerh bulunmadığını, hasarın Müvekkil şirketin emtiayı tesliminden sonra bayiye çekilirken alıcı / dava dışı firma tarafından gerçekleştirilmiş olması muhtemel olduğunu, gerçekleşen bu hasara ilişkin Müvekkilin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, dava dışı şirket yetkilileri hiçbir. Şerh düşmeksizin araçları eksiksiz, hasarsız ve kusursuz olarak teslim aldığını, dava dışı şirket yetkilisi tarafından eksiksiz ve hasarsız teslim alındığına dair taşıma irsaliyesi imzalandığını, taraflarınca asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için söz konusu hasardan müvekkil şirketin sorumlu olduğu kabul edilecek olsa dahi; Davacı şirketin sigortalısına ödemiş olduğu tutarın tamamı için Müvekkil Şirkete rücu etmesi hukuken mümkün olmadığını, Taşıma Hukukunun uluslararası kurallarını belirleyen ve kısaca —–adlandırılan —– Anlaşması’na paralel olarak düzenlenen TTK m.882’ye göre hasar hali için sigorta ettiren şirketin sorumluluğu sınırlandırıldığını, Davacı tarafından hasar tazminatının ödenmesi sırasında poliçe genel ve özel şartları ile poliçe teminat kapsamının değerlendirilip değerlendirilmediği ortaya konulamadığını, bu şartlara uymayan ve Davacı Sigorta Şirketi tarafından buna rağmen yapılmış ödemeler, aslında bir lütuf ödemesi —— olacağından, halefiyet hükümlerine dayanarak Davalı Müvekkilimiz Şirkete rücu edilebilmesi mümkün olmadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava hukuki niteliği itibariyle dava dışı şirkete ait emtianın nakliyesi işini üstlenen davalı taşıma şirketi tarafından, emtianın taşınması sırasında meydana gelen ve emtiada oluşan hasar nedeniyle ,emtianın hasarlı olarak alıcıya teslim edilmesi nedeniyle davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinden davalı taşıyıcının sorumlu olduğu iddiası ile davalılar hakkında yapılan icra takibinde davalının borca itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu, —— takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından alınan raporda özetle; Dava konusu —- şase nolu araca ait — kayıtları ve davacı tarafından dosyaya sunulduğu beyan edilen —– ekspertiz raporu bulunmadığı tespit edildiği, davaya konu aracın——— olduğu, fabrikadan bayiye sevk edildiği; dava dosyasında bulunan hasar fotoğraflarından, davaya konu aracın arka kapı ve bagaj kısmında sürtme sonucu oluşabilen çizikler olduğu tespit edilmiştir. Davaya konu araçta meydana gelen bu hasar onarım bedelinin aracın teslim edildiği bayi olan ——- olarak ———- olarak belirtilmesine karşın; onarım ile ilgili servis formu ve detaylı onarım parçaları içeren fatura sunulmadığı; Dava konusu aracın hasarları göz önünde bulundurulduğunda; elektrik ve kaporta işlemi yapılmasına gerek olmadığı, çiziklerin bir kısmının mini onarımla gerçekleştirilebileceği, (taşıyıcının sorumluluğu değerlendirilmeden rücu konusu yapılabileceği anlamına gelmemesi kaydıyla) diğer hasarların ise boya olarak onarım bedelinin toplam —— olarak uygun olduğu, Taşınan yükün nakliye sürecinde hasara uğradığının “sübuta erdiği” ve taşıyıcının da zıya veya hasardan dolayı tazminat bağlamında sorumluğunun doğduğu durumlarda; ——- göre ödemesi gereken tazminatı ödedikten başka, TTK. Md. 883 hükmü uyarınca taşıma ücretini geri vermesi ve taşıma ile ilgili vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan diğer giderleri de karşılaması gerekir. Bunların “dışında kalan” zararlar —–taşıyıcının sorumluluğu altında olmadığından; “taşınan yükün onarımı veya yenileme masrafları ya da boyama rötuş giderlerinden” kaynaklanan (somut olay için teknik yönden yapılan incelemede 220,-TL.’sı olduğu değerlendirilen) zararların tazmininden taşıyıcı mesul değildir. Benzer hasarların telafisi için taşıyıcının mesul tutulabileceği tazminat tutarının “üst sınırının” TTK. Md.882/2’de yer alan düzenlemelere bağlı kalınarak belirlenebilmesi ise zaten mümkün olmadığı, dava dosyasına intikal eden bilgi ve belgelerin tamamı incelenmiş ve neticesinde; “alıcısı emrine teslim alındığı haliyle hasarsız, kusursuz ve çekincesiz olarak teslim edilen, dolayısıyla da nakliye sürecinde (yükün taşıyıcıya teslim edildiği an ile alıcı emrine teslim edildiği an arasında) oluştuğu sübuta ermeyen çiziklerin mini onarım ve/veya boyama işçiliği giderlerinden; üstlendiği taşıma işinin tabi olduğu kurallara göre davalı taşıyıcının sorumlu olmadığı, bu nedenle de oluşan zararın tazminini (davacının dava dışı sigortalısının doğrudan ve/lveya) davacı sigortacının rücuen davalı taşıyıcıdan talep edemeyeceği” değerlendirildiği, “davacının, somut olayda sigortalısının halefi sıfatıyla davalı taşıyıcıdan rücuen talep edebileceği alacağının bulunmadığı” hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu ile davacı sigorta şirketinin halefiyet hükümleri kapsamında yapılan incelemede ayrıca poliçe genel yada özel şartları ile çelişen tazminatlara ödeme yapılması halinde bu tür ödeme lütuf ödemesi niteliği taşıdığı ve halefiyet ilkesinden yararlanılarak 6102 sayılı TTK nun 1472.maddesine göre rücu konusu yapılamadığı ancak sigortalının aynı hasar için taşıyıcıya rücu hakkı bulunması durumunda halefiyetin yasal şartları birarada oluşmasa bile sigortacının sigortalısına ödediği tazminatı alacağın temliki hükümlerine göre talep edebilmesi de mümkün olduğundan; davacı tarafın talebi bu yönde de irdelenmiş olup; davalı taşıyıcının dava konusu hasardan zarardan sorumlu tutulabilmesi herhalukarda zararın eşyanın taşıyıcıya teslim edildiği an ile alıcısı emrine teslim edildiği an arasında ortaya çıktığının sübuta ermesi gerektiğinden, dosyasına intikal eden bilgi ve belgelerden hasara uğradığı belirtilen emtianın “alıcısı emrine teslim alındığı haliyle hasarsız, kusursuz ve çekincesiz olarak teslim edilen, dolayısıyla da zararın nakliye sürecinde (yükün taşıyıcıya teslim edildiği an ile alıcı emrine teslim edildiği an arasında) oluştuğu sübuta ermediği anlaşılmaktadır.Her ne kadar davacı yanın dava dışı sigortalı çalışanı malı teslim alırken kontrolsüz teslim aldığını not olarak düşmüş ise de dava dışı sigortalanın basiretli tacir olduğu ve taşınan malı teslim alan çalışanın teslim anında kontrol yükümlülüğü bulunduğundan, dava dışı sigortalanın, çalışanlarının eylem ve işlemlerinden sorumlu olduğu bir bütün halinde değerlendirildiğinde söz konusu ibare değerlendirilmeye alınmamıştır. Somut olayda dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu hasar bedelini davalı taşıyıcıya rücu etmesinde dosyada toplanan deliller itibariyle yasal koşulların bulunmadığı anlaşılmakla, bilirkişi raporundaki ayrıntılı tespitler mahkememizce de denetime ve hükme elverişli görülerek davacının davasının reddine, davacı taraf takip başlatmakta haksız olmakla ile birlikte dosya kapsamı itibariyle kötü niyetli olduğuna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığından davalı vekillerinin yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davalının icra inkar tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 1.207,37 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2023