Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/795 E. 2021/1039 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/795 Esas
KARAR NO: 2021/1039
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/06/2019
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Davacı vekili — havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket —– markası altında araç kiralama işi ile iştigal etmekte olduğunu, müvekkili şirkete ait—- gelerek —- istikametine seyir halinde iken davalı ——-kazıldığı belirtilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri bulunmayan yolu kapatan çukura düşmesi sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, meydana gelen kaza sonucu müvekkili şirketin aracında oluşan hasar bedelinin —- olduğunu, davalıların iş bu hasar bedelinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza sonucu müvekkili firmaya ait aracının rayiç değerinde düşüş yaşandığını ve araçta —- değer kaybı oluştuğunu, —- göre de, bir araç ne kadar iyi onarılırsa onarılsın rayiç değerinden kaybetmektedir. Tamamen onarılmış olsa bile kazaya uğrayan araba, tahribatın izlerini taşıyacağından onarıldıktan sonra mübadele — değerinin olaydan önceki mübadele değerinden az olacağının kabulü gerektiğini, aracın onarılmış durumdaki değeri, ne kadar iyi onarılmış olursa olsun kural olarak aynı nitelikteki hiç hasara uğramayan araç değerinden düşük olacağını ve bu da cari değerinden kaybettirmekte olduğunu, değer kaybı hakkındaki iddialarının haklılığını ortaya koymakta olduğunu, dolayısıyla, müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybından da, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, nitekim, benzer bir davalarında da hem idari yargı yolu, hem adli yargı yoluna başvurulduğunu; hem idari yargı yolunun hem de adli yargı yolunun görevsizlik kararı vermesi üzerine ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı —- gittiğini, iş bu davada verilen —-davalı —- alanındaki yolda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın,—-kapsamında —— yönünde karar oluştuğundan; uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığını, açıklanan nedenlerle; a) Kaza nedeniyle meydana gelen hasar ve değer kaybı bedeli olarak toplam —- tazmini için işbu davayı açtıklarını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; —- olan müvekkilinin zararının kaza tarihinden itibaren—– faiz oranı ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve Avukatlık ücretinin de karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Usul yönünden itirazlarında; Davanın, yetkisiz mahkemede açıldığını, öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6 ve devamı maddelerinde düzenlenen yetki kurallarına göre müvekkili —– itibarıyla, genel yetkili mahkemenin, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinin —- Mahkemeleri olması gerektiğinden —- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkisine itiraz ettiklerini, davada husumetin düzeltilmesi/ıslahı gerektiğini, davacı tarafça ikinci davalı olarak —- gösterilmiş ise de —– kapatılmış;—- —- kurulduğunu,—içerinde hiçbir ilçe ——– itibariyle kalmadığını, nitekim, İhtarnamede muhatap olarak,—-gösterildiği; bu kapsamda aslında —– —- gösterildiği görülmekte olduğu, —- yapılandırılmış olup,—-belediyelerinin görev alanından çıkarılarak —–bağlandığını, hasara sebebiyet veren eylem nedeniyle davanın doğru ve yegane hasım olan —- yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, zamanaşımı yönünden, huzurdaki dava eylem/kaza tarihinden itibaren işleyecek —- yılllık süre geçtikten sonra idari yargıda açıldığından süre aşımı incelenmeksizin görev yönünden reddedilerek açılmış olduğundan öncelikle bu hususun da nazara alınmasını talep ettiklerini, esas Yönünden; dava dilekçesi ekinde sunulan—– Tutanağına göre, hasara sebebiyet veren çukur ile ilgili olarak gerekli emniyet önlemlerini alma ve işaretlendirme konusunda su ve —- sorumlu olduğu yönünde tespitte bulunulduğunu, savunma dilekçelerinin hazırlanması aşamasında taşınmaz mahallinde yapılan denetimde kaza tespit tutanağında belirtilen çukurun kapatıldığını, bahse konu çukur müvekkili —– açılmamış olup, gerekli —– alınmadığı hususunda hizmet kusuru müvekkili —— atfedilemeyeceğini, bu hususta herhangi bir tespit tutanak bulunmadığını, çukurun başka bir — açılması halinde müvekkili ——- bilgilendirilmesi gerekmekte olup, bu konuda da bir bilgilendirme yapılmadığını, ayrıca davanın ana delili —-, çukurun ——– parçalanması —– kendiliğinden oluşan bir çukur niteliğinde olmayıp, belli bir amaçla —-gücüyle açılan çukur niteliğinde olduğu karinesinden yola çıkılarak —– açtığı bir çukur olduğu tespit edildiğini, tutanak içeriğine göre davanın esastan reddini talep ettiklerini, işlemiş faiz istemi yönünden, davaya konu istem kabul edilmemekle birlikte, tazminat istemine konu eylem haksız fiil niteliğinde bulunduğundan faiz türünün yasal faiz olması gerektiği ve önceden usulüne uygun başvuru yapılmamış olması nedeniyle dava tarihinden itibaren faiz istenebileceğini savunarak haksız davanın reddine, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı yana yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Husumet yönünden itirazlarında; Davalılar olarak; —– gösterildiğini, dava dilekçesinde davalı olarak yer almamalarına rağmen tebligatın müvekkili idareye tebliğ edilmesi sebebiyle davaya cevap verme zorunluluğu oluştuğunu, bilindiği üzere—- kurulması ile birlikte —- kurulduğunu, müvekkili —–bağlı, —-haiz bir kuruluş olduğunu, davada taraf olarak gösterilmedikleri için davanın öncelikle müvekkili idare yönünden reddini talep ettiklerini, yetki yönünden itirazlarında; söz konusu davayı kabul etmemekle birlikte davaya yetki yönünden itirazları olduğunu, bilindiği üzere —– maddesinde, genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, yine aynı yasanın—– gereğince ;‘’davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir’’ hükmü ile ”haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemesinde de davanın açılabileceği” hükmü mevcut olduğunu, ilgili kanun maddeleri gereğince hem usul ekonomisi yönünden hem de söz konusu olayın meydana geldiği yer ——olması sebebiyle davanın yetkili mahkeme olan —-mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle davanın yetkisiz yerde açıldığını, bu yönüyle davanın yetki yönünden reddi ile yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini, esas yönünden itirazlarında; mahkememizce hem husumet hem de yetki itirazlarımızın kabul görmemesi halinde; Olay günü tutulan Trafik Kazası Tespit Tutanağında; —– kazanın oluşumunda söz konusu adreste kazıldığı belirtilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri olmayan çukura düşmesi sonucu kazanın meydana geldiği ilgili sürücünün bir kusurunun bulunmadığı” belirtildiğini, oysa ki bilindiği üzere —– görev ve yetkileri düzenlenmiş olup,10/b maddesine göre ; ‘‘Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, —-yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,’’ görevleri verilmiş olup, söz konusu görevler müvekkili idarenin, yetkisi kapsamında olmayıp olayın gerçekleştiği yer olan —– yetkisi alanına girdiğini, bu sebeple müvekkili idarenin herhangi bir kusuru bulunmadığını, yine davacı dilekçesinde zararın tazminini isterken reeskont faiziyle ödenmesini talep ettiğini, davaya konu olan aracın ticari nitelikteki araçlardan olmadığı, davanın haksız fiile dayanılarak açıldığı, taraflar arasında ticari ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmadığı, bu nedenle davacının istemiş olduğu —- tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle ödenmesi talebine itiraz ettiklerini, davacının istemiş olduğu —- hasarı kabul etmemekle birlikte değer kaybından da müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, ayrıca söz konusu dava süresinde açılmamış olup, zamanaşımı itirazları olduğunu, savunarak açıklanan nedenlerle, davanın öncelikle yetki ve husumet yönünden, mahkememiz aksi düşünce de ise esas açısından reddine, vekâlet ve yargılama ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, Meydana gelen trafik kazası nedeni ile oluşan zararın tazminine yönelik olarak açılan tazminat davasıdır.
Tüm dosya kapsamının degerlendirilmesinde özetle; müvekkil şirkete ait —- plaka sayılı aracın seyir halinde iken, Davalı —— tarafından kazıldığı beyan edilen ve herhangi bir işaretleme ve emniyet tedbiri bulunmayan yolu kapatan çukura düşülmesi sonucu meydan gelen zararın tazmininin talep edildiği anlaşılmış olup, —– ve diger kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya basvurulmus olması dava sartıdır.” düzenlemesi getirilmistir. —-Davacı arabuluculuk faaliyeti sonunda anlasmaya varılamadıgına iliskin tutanagın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmıs bir örnegini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluga uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanagın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektigi, aksi takdirde davanın usulden reddedilecegi ihtarını içeren davetiye gönderilir. Ihtarın geregi yerine getirilmez ise dava dilekçesi karsı tarafa teblige çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya basvurusmadan dava açıldıgının anlasılması halinde herhangi bir islem yapılmaksızın davanın, dava sartı yoklugu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda davacı, meydana gelen kaza sebebi ile oluşan zararın tazmininine yönelik iş bu davaya ilişkin arabulucu son tutanak aslını sunmak için süre verilmiş, davacı vekilince, —-tarihli dilekçesi ile huzurda görülen davanın —- sayılı dosyası ile —– edilen davada görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın mahkemeye taşındığı, Asliye Hukuk Mahkemesine arabulculuk dava şartı değilken, görevsizlik sonrası Asliye Ticaret Mahkemesine taşındığını ve arabuluculuğun dava şartı hale geldiğini bu nedenle davanın ikame edildiği zamanda arabuluculuğa müracaat edilmediğini, görevsizlik kararı sonrası aarabuluculuğa müracaat edilmesi için makul ve kısa bir süre verilmesini talep beyan etmiştir; Dava Dosyası mahkememize —- tarihinde tevzi edilmiş olup, Davacı vekili tarafından —tarihli dilekçesi ile arabulucuya müracaat edilmediği bildirilmiştir. Davanın — tarihinde açıldığı görülmekle, arabuluculuk dava şartı gerçekleştirilmeden dava açıldığı, görevsizlik kararı sonrasında da dosyanın mahkememize gelmesine kadar geçen aşamada da arabulucuya başvurulmadığı anlaşılmıştır.
Anılan düzenlemelere göre dava açılmadan arabuluculuga basvurulması gerektigi, is bu dava sartının sonradan tamamlanabilir nitelikte olmadıgı, aksinin kabulü düzenlemenin amacına aykırı olacagı, bu hali ile arabulucuya basvuru sartının dava açılmadan önce yerine getirilmedigi, açıklanan nedenlerle dava sartı yoklugu nedeniyle davanın usulden reddi gerektigi yönünde olusan tam ve bagımsız vicdani kanaat ile asagıdaki gibi hüküm kurulmustur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 71,72 TL harcın mahsubu ile artan 12,42-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.199,23-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde —— Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/12/2021