Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/787 E. 2023/822 K. 17.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/787
KARAR NO : 2023/822

DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 17/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket, davalıların sahibi ve yetkilisi oldukları —–. ile yapmış olduğu ticaret sonucunda işbu şirketten alacaklı durumu geldiğini, müvekkili şirket yetkilisi, davalı şirket yetkililerinden davalı —– ile 23.05.2018 T. teminat senet sözleşmesi imzalayarak, taraflar arasındaki ticaretten dolayı —– Şirketinden borcuna karşılık 23.05.2018 T.ve 500.000,00TL bedelli teminat senedi alınmış olup, İşbu teminat senet sözleşmesinde davalıların sahibi ve yetkilisi oldukları —– borcunu ödemediği takdirde senedin işleme konulacağı hususunun açıkça kayıt altına alınmış olduğunu, imzalanan bu sözleşme kapsamında davalılardan 25.03.2018 keşide tarihli, 500.000,00TL bedelli senet alınmış, İşbu senet müvekkiline verildikten sonra taraflar arasındaki ticari ilişki devam etmiş ancak davalıların sahibi ve yetkilisi olduğu —–şirketi borçlarını ödememiş ve bakiyesinin oldukça artmış olduğunu, davalıların sahibi ve yetkilisi olduğu şirketin borcu 23.10.2018 tarihi itibariyle 465.735,28 TL olmuş, Müvekkili şirket tarafından yapılan tüm uyarılara rağmen davalılar borcunu ödememesi üzerine teminat senet sözleşmesindeki senedin işleme konulma şartı bu şekilde gerçekleştiğinden davalılar hakkında —-. İcra Müdürlüğünün—–esas sayılı dosyası ile kambiyo takibi başlatılmış olduğunu, başlatılan bu takip kapsamında davalılar—–.İHM.—– ve—– Dosyaları ile icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, senedin teminat senedi olduğundan kayıtsız şartsız bir borç ikrarı içermediği gerekçesiyle icra takibinin iptaline karar vermiş olduğunu, ayrıca davacılar tarafından senette tahrifatın bulunduğunu, senedin boş olarak düzenlendiği ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddia edilmiş ise de senette tahrifatın bulunmadığı ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun yazılı belge ile ispatlanamadığının açıkça karar altına alınmış olduğunu, davalıların sahibi ve yetkilisi oldukları —— müvekkiline borcu olduğu tarafların ticari defter ve kayıtlarıyla sabit olduğundan teminat senet sözleşmesindeki şartlar gerçekleşmiş olup, Senette tahrifat yapılmadığı ve anlaşmaya aykırı doldurulmadığı kesinleşmiş mahkeme kararı ile de sabit olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulü ile 23.05.2018- tarihli teminat senet sözleşmesi ve aynı tarihli senet ile teminat altına alınan 465.735,28 TL alacağın vade tarihi olan 15.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Yargılama giderleri ile ücreti vekâletin de davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

SAVUNMA
Davalı—– vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça delil olarak —- ticari defter ve kayıtları delil olarak gösterilse de—- Şirketinin davanın tarafı olmadığını, davacı yan dava konusuyla ilgili daha önce müvekkili aleyhine—–. İcra Dairesin’ de —-esas sayılı dosya numarasıyla takibe girişmiş, taraflarınca açılan dava sonrası takibin durdurulmasına karar verilmiş olduğunu, bu hususun davacının kötü niyetini açıkça ortaya koymakta, Davacının dilekçesinde bahsettiği sözleşme niteliği itibariyle bir kefalet sözleşmesi olup, TBK 583. Maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını taşımamakta olduğunu, teminat senedinin 23.05.2018 tarihinde düzenlendiği imza altına alınmış, ancak senedin düzenleme tarihinin ise 25.03.2018 olarak düzenlenmiş olduğunu, senet ilk düzenlendiğinde ise vade tarihi boş bırakılmış sonrasında vade tarihi 15/10/2018 olarak davacı tarafından doldurulmuş, TBK 583. Md. amir hükmünün aksine kefilin kefalet tarihi, sorumlu olacağı miktar açıkça hiçbir sözleşme veya senette yazılmamış olduğunu, bu durumda davacı esas borçlu olan—- firmasına başvurmak yerine müvekkiline başvurmakta olup, Burada borçlunun —– şirketi olduğunu, Ancak müvekkili sanki müteselsil kefilmiş gibi—- şirketine başvurulmaksızın müvekkiline başvurulmakta, Bu durumda müvekkiline müteselsil kefilmiş gibi işlem yapılmakta, Ancak TBK 583’te amir hükmün aksine müvekkilinin el yazısıyla yalnızca müvekkilinin imzası atılmış olduğundan, sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu, müvekkilinin işbu sözleşmeyi —- şirketine yönelecek hacizler karşılığında yetkilisi olduğu şirketin iflas etmemesi adına sakat bir iradeyle ve baskı altında imzalamış, Bu durum müvekkilinin boş senedi imzalamasından, borcun 35.000 TL üzerinde olacak şekilde 500.000 TL’lik senedi imzalanmasından anlaşılmakta olup, Bu durumda davacının kötü niyetli olarak müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin zor durumundan faydalanarak müvekkilini şirket borcuna kefil yapmaya çalıştığını, müvekkilinin imzaladığı boş senet ise tahrif edilmiş olup, Bu hususta senedin ilk hali ile ilgili delillerini mahkemeye sunacaklarını, İcra Hukuk Mahkemesin’ deki dosyanın aksine mahkemeniz dosyasında senetteki tahrifatla ve müvekkilinin el yazısıyla yazdığı kısımlarla ilgili bilirkişi incelemesi yapılması gerekmekte olduğunu, Esas borçlu —– şirketi olduğundan ve müvekkilini kefil veya müteselsil kefil kılacak kanunun emredici hükümlerine uygun bir kefalet sözleşmesi bulunmadığını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu uyuşmazlığın; davacı şirket ile dava dışı —-isimli şirket arasında olduğu belirtilen alacak verecek ilişkisinden ve bu kapsamda davacı şirket ile dava dışı —- şirketi yetkilisi —– arasında düzenlenmiş olunan teminat senet sözleşmesinden kaynaklandığının davacı şirket yetkilisi ile dava dışı —– şirketi yetkilisi arasında işbu sözleşme akabinde de bir teminat senedi düzenlenmiş ve müvekkili de işbu teminat senedinde kefil olarak bulunduğundan işbu davanın müvekkili aleyhine de yöneltilmiş olduğunu, söz konusu senet üzerinde açıkça teminat ibaresi yazmakta ve işbu senet yine malen kaydı içermekte, bahse konu senet diğer davalı—– ile davacı şirket arasında akdedilmiş bulunan teminat senet sözleşmesi uyarınca düzenlendiğini, işbu teminat senedi uyarınca davacı yan tarafından müvekkiline karşı —-icra Md.—-sayılı dosyası ile kambiyo takibi başlatılmış, fakat bu takip Müvekkili tarafından açılan dava sonucunda durdurularak haklılıklarının ortaya konulmuş olduğunu, davacı şirket yetkilisi —- ile diğer davalı ve—- yetkilisi —-arasında bir teminat senet sözleşmesi imzalanmış, bu sözleşme uyarında—-borcuna karşılık —– vadesiz 500.000,00 TL tutarında teminat senedi alınacağı belirtildiğini bahse konu teminat senedi bu sözleşme uyarınca düzenlenmiş ve müvekkilinin de işbu senede kefil sıfatı ile imza atmış olduğunu, davacı tarafından borcun kaynağı olduğu belirtilen senet davacı şirket yetkilisi —- ile diğer davalı ve—–yetkilisi—– arasında düzenlenen teminat senet sözleşmesi uyarınca düzenlenmiş bir “teminat seneti” olup, müvekkilinin bu teminat senet sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi böyle bir sözleşmenin varlığından ve bahse konu senedin bu kapsamda düzenlendiğinden haberdar olmadığını, davalı müvekkilinin sadece bu sözleşme uyarınca düzenlendiğinden bihaber, abisinin istemi üzerine teminat senedine kefil sıfatıyla imza atmış, Müvekkilinin alacağın kaynağını oluşturan söz konusu sözleşmede imzası dahi bulunmamakta, Nitekim müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkinin de söz konusu olmadığını, söz konusu senet TTK’ da düzenlemiş bulunan kambiyo vasfını haiz olmayıp, İşbu senet üzerinde müvekkilinin bilgisi dahilinde olmayan teminat senet sözleşmesine aykırı biçimde düzenlemeler yapılmış, senedin taşıması gerekli yasal unsurlar senet metnine sonradan doldurularak müvekkilinin ve diğer davalının iradesi dışında düzenlenmiş, Dolayısıyla üzerinde tahribat yapılan bu seneden dayanılarak müvekkilimizin davacıya borcu olduğuna kanaat getirmenin mümkün olmadığını, ayrıca alacağın kaynağı olduğu iddia edilen teminat senedi üzerinde ayrıca ” bedeli malen ahz olunmuştur ” kaydı yer almakta Söz konusu kayıt, senedin teslim edilmiş bir mal karşılığında düzenlenmiş olduğunu ifade etmekte olup, fakat söz konusu malın davacı tarafından teslim edilip edilmediğinin taraflarınca bilinmemekte olduğunu, müvekkilinin davacılara karşı, hiçbir borcu bulunmamakta, Hiçbir şekilde kabul etmemekle beraber eğer davacının sözünü ettiği gibi müvekkilinden bir alacağı varsa bile bunu ispat etmesi gerekenin bizzat davacının kendisi olduğunu, bu kapsamda, sözleşmeye taraf olmayan müvekkilinin, sözleşme kapsamında düzenlenmiş olunan senet bakımından kefil olarak da sorumlu olamayacağını, Sorumluluğu kabul etmemekle birlikte müvekkilinin kefil sıfatı, “müteselsil kefalet” değil “adi kefalet” olduğu için asıl borçlu olan —– davacı yan alacağını tahsil etmeden müvekkiline de başvuramayacağını tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, alacak davasıdır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Davacı Şirket ile Davalılardan —- %100 Hisseyle Ortağı ve Münferit İmzası ile Temsil ve İlzama Yetkilisi olduğu Dava Dışı —–arasında 2014 Yılından itibaren süre gelen Mal Alım/Satımına dayalı yoğun bir Ticari İlişki bulunduğu, işbu Ticari ilişki kapsamında, Davacı Şirketin Usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit olunan ve yukarıda listelenen E-Defter Kayıtlarından görüleceği üzere, Davacı Şirketin Davalı Şirketten 465.735,28 TL ASIL Alacağı bulunduğu, ticari Defter Kayıtları kapsamında Dava Dışı Şirketten 465.735,28 TL ASIL Alacaklı durumda bulunan Davacı Şirkete karşın, Dava Dışı Şirketin Sayın Mahkemece taraflarına usulüne uygun yapılan tebligata rağmen Bilirkişi İncelemesine Ticari Defter ve Kayıtları ile dayanak belgelerini ibraz etmeyerek, Davacı Şirket Ticari Defter kayıtlarında yer alan 465.735,28 TL Borç Bakiyesinin aksini kanıtlamadığı, Davacı Şirket adına—- ile —- Dava Dışı—– Şirketi arasında imza altına alınmış 23/05/2018 Tarihli, “Teminat Senet Sözleşmesi” kapsamında, 500.000.-TL Tutarlı Teminat Senedi düzenlenerek, Keşideci olarak Davalılardan —– ve Kefil Sıfatıyla Diğer Davalı —– tarafından imzalanmış olduğu, Sözleşmede “Dava Dışı —–borcunu ödemediği takdirde Teminat Senedin işleme konulacağı” nın kararlaştırılmış olduğu Davacı Şirketin, anılan Sözleşme ve Teminat Senedi olduğu açık olan 500.000.-TL Bedelli Senet kapsamında, Dava dışı şirketten olduğu tarafımızca da tespit olunan 465.735,28 TL asıl alacağını huzurdaki davada davalılardan talep edip, edemeyeceği hususu hukuki değerlendirmeye muhtaç olduğu hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Dava konusu bononun teminat senedi olduğunu iddia eden davacının öncelikle bu iddiasını HMK’nın 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda Yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere; bir senedin teminat senedi vasfını taşıyabilmesi için; ya senet metninde açık olarak teminatın hangi hususta verildiği belirtilmeli, ya da ayrı bir sözleşmeyle söz konusu teminat senedine atıf yapılarak senedin teminat senedi olduğunun belirlenebilir olması sağlanmalıdır. Senet üzerine yazılacak olan “teminattır” ibaresi dahi tek başına senede teminat senedi olma hüviyetini kazandırmaz. Bir senedin teminat senedi olduğunu ileri süren taraf bunu yazılı bir belge ile ispatlamalıdır. Dava Dışı —- ile Dava Dışı—–arasında müştereken imza ve imza kaşe tatbik edilmek suretiyle akdedilen sözleşmede; Davacı —- ile dava dışı—- arasında yapılan ticaretten dolayı dava dışı —-borcuna karşılık şirket ortağı —–23.05.2018 tarihinde düzenlenen vadesiz 500.000.TL tutarında teminat senedi alınacağı ve dava dışı —– borcunu ödemediği takdirde senedin işleme konulacağı” nın akdedilmiş ancak teminat senedi sözleşmesinde teminata konu edilen bononun 23/05/2018 tarihli olduğu hususu düzenlenmiş ise de davacının icra takibine 23/03/2018 tarihli bonoyu konu ettiği hususu gözetildiğinde sözleşme konu edilen bono ile takibe konu edilen bonodaki keşide tarihlerinin farklı olduğu görülmekle yukarıda açıklanan bilgiler ışığında bir senedin bir teminat senedi olduğunu ileri süren tarafın bunu yazılı bir belge ile ispatlaması gerektiğinden davacı tarafın iddialarını ispat edemediği kanaatine varılarak açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 269,85 TL den başlangıçta peşin olarak yatırılan 7.953,60 TL peşin harçtan mahsubu ile artan 7.683,75‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 71.202,94 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6- Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,Dair davacı vekilinin ve davalı —- vekilinin yüzüne karşı davalı —– vekiline ( e duruşma sistemi üzerinden), kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.