Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/779 E. 2022/680 K. 07.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/779 Esas
KARAR NO : 2022/680

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2021
KARAR TARİHİ : 07/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Şirket tarafından — sayılı dosyası kapsamında tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ ne yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında yaklaşık 1,5 yıl boyunca devam eden ticari ilişki —- müvekkilinin davalıdan alacağı— ticari defterler ve faturalardan bu durumun tespit edilebileceğini —- ödenmemiş olduğunu, — takip konusu meblağ davalı tarafça gayet iyi bir şekilde bilinmekte olup, aynı zamanda likit bir alacak olduğunu, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA
Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, —– takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,—- incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; Tarafların Tacir oldukları ve aralarında 2020 Yılı öncesinden süre gelen ——- bulunduğu, davacı şirketçe davalı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere satış faturaları düzenlenerek ticari defterlerde davalı şirket adına borç kaydedilmiş ve ——- beyanına tabi olmaları nedeniyle ticari defterlere kaydı yapılan bu faturaların ilgili dönem bs fomu beyannameleriyle davalı—– mal satışları olarak beyan edilmiş bulundukları, keza, davalı şirketin incelenen —- düzenlenen ve —formu ile beyan edilmiş işbu faturaları yasal nitelikli bir itiraza konu etmeyerek ve benimseyerek kaydedilmiş olduğu ticari defter kayıtlarının bir sonucu olarak ilgili dönem ba formu beyannameleriyle herhangi bir çekişmeye de sebebiyet vermeyecek şekilde — tutarları üzerinden davacı şirketten mal alımı olarak beyan etmiş olduğu, yasal nitelikli bir itiraza konu edilmeyerek ve benimsenerek davalı şirketin —– beyanlarında yer alan işbu davacı şirket faturalarının münderecatları itibarıyla kesinleşmiş oldukları, davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen ve ticari defterlerde davalı şirket adına borç kaydedilen bu faturalara ilişkin olarak davalı şirketçe davacı şirkete muhtelif tarih ve tutarlarda olmak üzere kısmi ödemeler yapıldığı, davalı şirketçe yapılan bu ödemelerin davacı şirketin ticari defterlerinde davalı şirketin fatura borçlarından mahsup edilecek şekilde kayıt altına alınmış oldukları, davalı şirket tarafından——— davacı şirketin ticari defterlerinde Davalı Şirketin fatura borçlarından mahsup edilmek üzere 01.10.2021 Tarihinde kayda alınmış olduğu, tüm bu işlemlere ilişkin kayıtlar sonucunda, Davacı Şirketin usul ve Yasaya uygun Ticari Defter Kayıtları itibarıyla, Davalı Şirketten Talebi gibi ——- bulunduğu tespit edildiği bu tespitlerimize —- davanın dayandığı İcra Dosyasına yapmış oldukları İtirazlarında; “takip alacaklısına herhangi bir borcunun mevcut bulunmadığını” iddia eden Davalı Şirketin, bu itirazlarına konu iddialarını kanıtlamaya elverişli herhangi bir bilgi ve belgeyi dosyaya sunmadığı gibi, Sayın Mahkemece Bilirkişi İncelemesi için kararlaştırılan gün ve saatte Ticari Defter ve kayıtlarını ibrazda bulunmayarak ve/veya herhangi bir mazeret ve yerinde inceleme talebinde bulunmayarak, Davacının Ticari Defterlerinde takip dayanağı fatura nedeniyle mevcut bulunan —————- Davacı Şirket Alacağı varlığının aksini kanıtlayamadığı, davacı şirketin davalı şirketten 35.739,80 TL Açık ————— takip konusu yaparak talep etmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.
Somut olayda davalı tarafın davayı takip etmediği, usulüne uygun tebligata rağmen ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği, hüküm doğrultusunda ve —- yazı cevaplarının incelenmesinde tarafların —-formlarının uyumlu olduğu, davalının cari hesaba konu faturalardan bildirim sınırında olanları—-vergi dairesine bildirdiği tespit edilmekle taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının faturaya konu hizmeti davalıya sunduğunun, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan—- ile sabit olduğu, davalının hizmet aldığına ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturayı kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, hizmetin fatura ile sunulduğunun kural olarak kabul edilmesi gerektiği, başka ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturaların vergi dairesine bildirdiğini kanıtlayamadığı, fatura ve davalı tarafından vergi dairesine yapılan bildirim ve her iki tarafın ticari defter kayıtları dikkate alındığında faturaya konu malların davalıya teslim edildiği kabul edilmiştir .——— Kararları da aynı doğrultudadır. Davalı tarafın—– ibraz etmemesi durumunda davacı yanın ticari defterlerinin lehine delil olacağı, ayrıca dosyaya ibraz edilen faturalar da dikkate alındığında , usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu hükme esasa alınarak davacının, davalıdan —- asıl alacaklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının ———— dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 2.441,39 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 431,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.009,74‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 431,65 TL peşin harç olmak üzere toplam 490,95‬ TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam —— yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —– belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- —– arabuluculuk ücretinin HMK 331. Maddesi uyarınca davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.