Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/767 E. 2023/564 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/767 Esas
KARAR NO: 2023/564
DAVA: Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ: 03/12/2021
KARAR TARİHİ: 15/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil banka ile ——- şti arasında arasında imzalan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, müvekkil bankanın müteaddit defalar ödeme yapması hususundaki telkinlerine ve yine müvekkil banka tarafından borçlu şirkete ve sözleşmelerdeki kefillere ——- Noterliğinin 25/02/2013 ve ——- ve——- yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek aynı tarih itibariyle 41.820,06-TL olan borçlarının ödenmesi ihtar edilmesine rağmen borcun ödenmediğini, gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine kredi borçlusu ve kefiller aleyhine ——— E. Sayılı dosyası ile 17.05.2018 tarihinde 41.820,06-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkil bankanın alacağı defter ve kayıtları ile de sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle açılan davanın kabulüne, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takibe konu alacak üzerinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı yan kendisine usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen davacının dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ———- Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——– esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından alınan raporda özetle; banka’nın dava dışı borçlu müşteri ——— şti. ile imzaladığı ———- kapsamında müşteri’ye krediler kullandırıldığı, kefillerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile 350.000,00 TL ile limitli olmak üzere ———- yi imzaladıkları, Borçlu Müşteri’ye kullandırılan kredilerin geri ödemelerinin yapılmaması üzerine hesabın kat edildiği, ihtarname keşide edildiği, ihtamamenin adresten taşınma nedeniyle tebliğ edilmeden iade edildiği, ancak adres değişikliğinin GKS hükümleri gereği (Sayfa 31) 3 gün içinde Banka’ya bildirmesi gerekirken, bu bildirimi yaptığına dair bir belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla ihtarnamenin tebliğ edilmiş sayılması gerektiği, ödeme yapılmadığı, banka’nın takibe geçtiği, icra takibinde talep yapılan her bir kalem itibarı ile talep edilen, incelemede tespit edilen tutarlar karşılaştırıldığında, taleple bağlılık ilkesi gereğince takip tarihi itibarıyla hesaplanan tutarların aşağıda talep yapılan her bir kalem itibarı ile ayrı ayrı gösterildiği; banka’nın ihtar masrafı için dosyaya bir belge sunmadığı, bu nedenle hesaplamaya dâhil edilmediği, talep edilen tutarın Noter Masrafı olduğunun anlaşıldığı, ancak Bankaların noter masraflarını bilanço kalemlerine dâhil ederek vergiden düştüklerinin bilindiği, tekrar Sayın Mahkeme’den talep etmelerinin mükerrerlik yaratacağı, Banka’nın gayrinakit çek kredisini de asıl alacak olarak talep ettiğinin anlaşıldığı, ancak kefillerin gayrinakit çek kredisi için de sorumlu bulunmaları için kefillerin imzasının bulunduğu açık bir hüküm ile düzenlenmesi gerektiği, bu şekilde bir belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla gayrinakit çek kredisi için kefillerin sorumlu bulunmadığı kanaatine varıldığı, banka’nın faiz talep etmediği, takip talebine bağlı kalarak banka’nın takip tarihi itibarı ile toplam alacağının 10.485,07 TL olduğu, takip tarihinden tahsil edileceği tarihe kadar asıl alacak tutarlarına, GKS ve ihtamame gereği yıllık % 72,00 oranı üzerinden temerrüt faizi hesaplanması gerektiği hususlarını beyan ve rapor etmiştir.Bilirkişi tarafından alınan ek rapor da özetle; Davacı Banka itiraz dilekçesinde noter masrafı yapıldığını ve İhtarname bulunduğunu belirterek makbuz fotokopilerini dosyaya sunsa da, noter masrafının dâhil edilmediği hesaplamanın hatalı olduğunu iddia etse de, Noter makbuzlarının aslının dosyaya sunulmadıkça kabul edilmemesi gerektiğini, . Zira makbuz aslı Banka’nın masraf kalemi olarak Bilançolarına girmekte, ödeyecekleri vergiden düştüğünü, söz konusu masraf kaleminin bir de icra dosyasına veya davaya konu yapılması, Banka’nın bir makbuzu iki kere kullanarak haksız bir gelir elde etmesine, ödeyeceği vergiden düşmesi nedeniyle vergi kaçakçılığına neden olacağı. Bu nedenle Noter makbuz aslı dosyaya sunulmadıkça (makbuz aslı hangi birime ibraz ediliyorsa o birimde muhafaza edilmelidir), masraf olarak işlenmesinin yerinde olmadığı kanaatinde olduğu davacı bankanın itirazlarının kök raporda değiştirilmesi gereken itirazlar olmadığı hususlarını beyan ve rapor etmiştir.Tüm dosya kapsamı dava, kredi sözleşmesi hükümleri ile, usul ve yasaya uygun hazırlanan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde ; davacı bankanın , dava dışı şirket ile imzaladığı sözleşme kapsamında kredi kullandırdığı, davalıların söz konusu kredi sözleşmesine, kredi sözleşmesinin düzenlendiği tarih itibariyle geçerli olan eski TBK 487 göre geçerli şekil şartlarına uyarak müteselsil kefil olduğu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği anlaşılmakla ve gerekçeli, denetime elverişli ve somut olaya uygun bilirkişi raporu hükme esas alınmış, asıl alacak miktarı 10.485,07 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne, ayrıca davaya konu kredinin GKS gereği yıllık % 72,00 oranında uygulanması gerektiği, davacı bankanın gayrinakit çek kredisini de asıl alacak olarak talep ettiğinin bu bağlamda asıl borçluya verilen çeklerle ilgili hamiline ödemek zorunda kalacağı yasal sorumluluk bedelleri yönünden için taraflar arasında düzenlenen sözleşmede kefilin sorumluluğuna dair açık hüküm bulunması gerekmekle birlikte davaya konu sözleşmelerde kefilin çek depo bedelinden sorumlu olacağına ilişkin açık hüküm bulunmadığından ve noter masrafını belgelendirmeye yönelik yazılı belge de sunulmadığından fazlaya yönelik talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Alacağın likit olması nedeni ile kabulle sonuçlanan kısım üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının oluştuğu sonuç ve vicdani kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A -11. maddesinde “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” denilmiştir. Davalı tarafların geçerli bir mazeret bildirmeden ilk toplantıya katılmadığı arabulucuk belgelerinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davalıların yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2-Davalı takip borçlularının ——— Esas sayılı dosyasına yapılan davalılar tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 10.485,07 TL asıl alacak, yönünden devamına, kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağa takip tarihinden itibaren %72 oranında faiz uygulanmasına,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Kabulüne karar verilen takibe konu asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar harcı 716,24 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 714,19 TL harcın mahsubu ile bakiye 2,05‬ TL harcın davalılardan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 714,19 TL peşin harç olmak üzere toplam 654,89‬ TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.573,00 TL yargılama giderinin davalı taraflardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı taraflardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
11-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/09/2023