Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/765 E. 2022/903 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/765 Esas
KARAR NO : 2022/903

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/08/2019
KARAR TARİHİ : 27/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——- sebebiyle çeşitli bankalardan kredi kullandığı, kredi borcunu ödeyememesi üzerine hakkında takipler başlatıldığı, yapılan takip üzerine müvekkilinin davalı yeğeni —————- talep ettiği, banka alacaklarından bir tanesine ait dosya borcunun——- kapatılacağının bildirilmesi üzerine, yeğeninden —- talep ettiği, ——üzerine dosya borcunun ödendiği,—— bankayla yapmış olduğu görüşme neticesinde icra dosyasını davalı ———- dosyayı temlik almasını temin ettiği, dosyayı temlik alan —— dosyanın takibini —– aldığı ve daha sonra kendi üzerine tapuda devir yaptırdığı, müvekkilinin ——- olan borcundan dolayı —–olduğu, tekrar yeğeninden yardımda bulunmasını istediği, yeğeninin kabulü —- —– sayılı dosyası için —— ödendiğini, davalı ————–yaptıklarının karşılığında müvekkilinden;——— sayılı taşınmazların kendi adına devrini istediğini, müvekkilinin teminat maksatlı olarak söz konusu taşınmazların devrini —–verdiğini, davalı ——-müvekkiline müracaat ederek söz konusu paraları davalı ——– temin ettiğini, bu sebeple —– verdiği paralara karşılık, her ikisinden de senet istediğini, ödeme yapılınca senedi iade edeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin yeğeninin beyanına güvenerek, senedin en alt kısmında borçlu —- ve kefil kısmında —— yazılı, diğer kısımları boş senedi imzalayarak ——-verdiğini, ———— kendi kısmını imzaladığını, ——–senedi davalı —-göndereceğini beyan ettiğini, müvekkilinin senet verilme işleminden hemen sonra ——- arayarak, bu güne kadar ki borçlarına karşılık 250.000,00-TL değerindeki——– sayılı taşınmazın kendisinde kalmasını, diğerlerinin devrinin verilmesini, boş olarak imzaladıkları senedin de geri verilmesini———— devretmeyi kabul etttiğini, devir işlemlerinden sonra, müvekkilinin davalı —- verilen senedin getirilmesini talep ettiği, —- senedin —– olduğunu —— geldiğinde iade edeceğini beyan ettiğini, söz konusu senet iade edilmediği gibi, müvekkili hakkındaki takiplere devam edildiğini, dosya satış aşamasına kadar getirildiğini, kıymet takdiri işlemleri yapıldığını beyanla davanın kabülü ile, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespiti, müvekkili aleyhine başlatılan ——— sayılı icra takibinin iptaline, davalıların haksız icra ve kötü niyetli olarak hareket etmesinden dolayı, asıl alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmelerini, sahtelik davasında bir karar verilinceye kadar icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasına, ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı asil cevap dilekçesinde özetle;Davada tazminat da talep edilmekte olduğunu, alacak iddiasında olan davacının arabulucuya başvurması zorunlu olduğunu, hakkında —- yapılan şikayetlerin takipsizlik kararı ile neticelendiğini, dava dışı —- yaklaşık—- yıldan bu yana tanıdığını—- kendisini arayarak dayısı —–borçları sebebi ile diğer dayısı ——– ait —– iki evin satışa çıkarılacağı,——– evlerin satılmaması için ———— taşınmazları satışa çıkardığı ancak zor durumda olduklarını bilen çevre insanının komik bedeller teklif ettiğini, kendisinin taşınmazın bir parçasını almayı kabul ettiği taktirde diğer parçasını da evini ve ailesine ait bir yeri satmak sureti ile kendisinin alacağını ve bu konuda dayıları ile anlaştığını; ayrıca —– kendi aralarında anlaştığını ——–evlerin satışını düşürmek için ——- acil ihtiyacı olduğunu beyan ettiğini, kendisinin —— daha sonra ödenmek üzere ——banka üzerinden —- avans ödemesi gönderdiğini, O tarihe kadar —- borç verdiği bedellerin daha sonra ödeneceğini, —- söz konusu 100.000,00 TL bedeli —- aldığı bir esnafa yine onlarla birlikte ödediğini Bu tarihten önce de yine banka kanalından kendisine banka kanalı ile borç paralar verdiğini, Dava dilekçesinde bahsedilen ve icra dosyasına yapılan 100.000 TL tutarındaki ödemeye ilişkin parayı——– bulduğu hakkında —- olmadığını, kendisinin —–gönderdiği tarihin —– olup; icra dosyasına ise —-sayılı taşınmazın mülkiyetini devretmek—– vekaletname vermeyi ve temlik aldığı dosyada da makul bir süre herhangi bir taşınmazı ihaleye çıkartmamayı, ipoteği fek edilince — sayılı taşınmazlardan birini almayı, alacağını kurtarabilmek adına, kabul ettiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava,—- —- vade tarihli 550.000 TL bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davalı asil, uyap üzerinden gönderdiği ——– huzurdaki menfi tespit davasının —– kabul ettiğini beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 190. maddesi ve Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). Bu nedenle ispat külfeti öncelikle davacıdadır.
Dava hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasıdır.
Bütün —– alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra hemen belirtelim ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 691/1).
Bonoda şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır.——, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir ————
Yerleşik Yargıtay içtihatları ve öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (12/4/1933 gün ve 1933/30-6 sayılı YİBK ).
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “——-belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır (HMK’nın m. 191/1, TMK m. 6). Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda——— açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır.
Dava konusu senedin ihdas nedeni bölümünde malen kaydı bulunmaktadır. Davacı taraf dava dilekçesinde yer alan ” müvekkilim söz konusu —- borcunun temnatı olarak davalı —————şeklindeki beyanı ile senedin ihdas nedeninin teminat olduğunu iddia etmekle davalının senedi talil ettiği sonucuna varılmış olup dolayısıyla ispat yükünün senedin talil edilmesi nedeniyle davalı tarafta olduğu ve sunulan deliller incelendiğinde davalının talil nedeniyle bağlı olarak HMK’nun 200. maddesi gereğince iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, ancak senedin teminat amacıyla verildiğini yazılı olarak ispatlayamadığı görülmüştür.—- Karar sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Kural olarak ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse son çare olarak yemin deliline başvurulması gerekmektedir. Yemin teklifine dayanan taraf bunu dava dilekçesinde veya cevap dilekçesinde açıkça belirtmesi gerekir. Mahkeme ancak bu halde (dava dilekçesinde veya cevap layihasında yemin deliline dayanıldığının bildirilmesi halinde) yemin teklifini hatırlatmakla yükümlüdür. Davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline de başvurmamıştır. Davalı asilin, uyap üzerinden gönderdiği ———— huzurdaki menfi tespit davasının 185.000,00 TLsini kabul ettiği dikkate alınarak HMK 308. Vd. Maddeleri de gözetilerek kabul edilen kısım yönünden davanın kabulüne, kabule konu edilmeyen kalan kısım yönünden de davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ifadesine yer verilmiştir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya dair ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir. Usul hukukumuzda HMK 200. Madde de, senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. taraflarca tanık deliline dayanıldığı ve tanık dinletilmek istendiği anlaşılıyorsa da; senede bağlı———– olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz, ancak senet (yazılı belge ) ile ispat edilebilir. Davacı tarafça senedin teminat amaçlı olarak düzenlendiğine dair yazılı belge sunulamamıştır. Davaya konu senetler üzerinde “nakten” bedel kaydının bulunduğu, davacı tarafın senetlerin teminat senedi olduğunu ileri sürdüğü ancak yazılı belge ile ispatlayamadığı görülmekle bu hususların tanıkla ispatı mümkün olmadığından tarafların tanık dinletme talepleri yerinde görülmemiştir.———–
Bir kambiyo senedi olan bononun keşideci tarafından bazı unsurları eksik olarak düzenlenmesi ve bu eksikliklerin bonoyu elinde bulunduran kişi tarafından doldurulması TTK’nun 778/2-f maddesi yollamasıyla TTK’nun 680. maddesi gereğince mümkündür. Davacı keşideci olarak imzalayıp verdiği bononun sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu ve teminat senedi olduğu iddiasını kanuni delillerle (senet,yemin) ispatlamak zorundadır.—— sayılı kararı bu yöndedir.)
Somut dosyamızda davacı dava konusu senedin anlaşmaya aykırı olduğuna ve teminat senedi olarak verildiğine dair yazılı delil ibraz etmedikleri gibi yemin deliline de dayanmamıştır. Bu sebeple davacının senedin boş olarak verildiğine ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. Maddesinde “– (1) Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.” hükmü düzenlendiği ve davalı asilin de uyap üzerinden gönderdiği—- dilekçesinde huzurdaki menfi tespit davasının 185.000,00 TLsini ön inceleme aşamasından önce kabul ettiği dikkate alınarak davanın kabul edilen miktarı yönünden davacı tarafa nispi vekalet ücreti olan 28.750 TL’nin yarısı olan 14.375 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile: davalının——- tarihli kabul beyanı doğrultusunda davacının————. Sayılı dosyası ile takibe konu edilen ———- bedelli lehtarı ——, keşidecisi ———–olan bono sebebiyle kabul beyanında belirtilen —– yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar harcı 12.637,35 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 7.599,49 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.037,86‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 7.599,49 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 7.643,89 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 85,70 TL tebligat ve müzekkere giderinin haklılık oranına göre 28,83 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli —-. 6/1. maddesindeki esaslara göre belirlenen 14.375,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davanın reddedilen kısmı için davalı yararına karar tarihinde geçerli —– esaslara göre belirlenen 54.100,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.