Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/755 E. 2022/291 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/755 Esas
KARAR NO : 2022/291

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2019
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davalı yanın yürüttüğü bina inşaatına ilişkin olarak, ——— işlemlerinin yürütülmesi işini üstlendiklerini, bunun karşılığında metre başına ücret almaları konusunda anlaştıklarını, müvekkillerinin —– konusu inşaatta çalışmaya başladıklarını, davalı yanlar tarafından ödenmesi gereken ücretlerin ödenmediğini, müvekkilerinin bir süre daha çalıştıklarını alacakların birikmesi üzerine 2019 yılı şubat ayında işi yarıda bırakmak zorunda kaldıklarını, yapılan arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kaldığını beyanla, davanın kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL alacağın ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı —–davanın husumetten reddi gerektiğini, müvekkili ile, diğer davalı —- müdürü olduğunu, şirketin yetkili müdürü olması şirketin borçlarından —olacağı anlamına gelmediğini, müvekkili ile davalılar arasında ne eser sözleşmesi ne de —- kurulmadığını bu nedenle adı geçen müvekkilin açısından husumetten davanın reddini talep ettiklerini, taraflar arasında yazılı eser sözleşmesi bulunmadığından, davanın reddinin gerektiğini, davacılardan—–çalışanları olduğunu, müvekkilinin dava konusu inşaattaki çalışmaları karşılığında hak ettikleri maaşları kendilerine ödendiğini, diğer davacı— hiçbir ilgisi bulunmadığını, davacılardan —–, müvekkili ile aralarındaki iş ilişkisini kullanıp, müvekkilinden haksız kazanç elde etmeye çalıştıklarını, dava konusu inşaatta yapıldığı ileri sürülen işler halen tamamlanmadığını, inşaat devam ettiğini beyanla, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, yapılan iş gereği ödenemeyen ücret alacağının davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizin — Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde davanın usulden reddine, dosyanın yetkili ve görevli—– gönderilmesine karar vermiştir.
Mahkememizin– sayılı ilamı,—– Karar sayılı ilamı ile “Dosyada mevcut bilgi ve belgelerden her ne kadar davalı şirket— davacıların tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Davacıların —- kayıtları bulunmakla birlikte, davacılardan ——— aynı zamanda işletme esasına göre defter tuttuğu anlaşıldığından, yerel mahkemece ——–dosyadaki tüm belge ve bilgiler değerlendirilmek suretiyle, her bir davacı yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin mi İş Mahkemesinin mi görevli olduğu hususları açıklığa kavuşturularak değerlendirmek suretiyle görev hususunda yeniden bir karar verilmesi; sonucuna göre işin esasına ilişkin değerlendirmelerin görevli mahkemece yapılması gerekmektedir. Görev hususu yeterince aydınlığa kavuşturulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememizce verilen karar kaldırılarak dava mahkememize tevzi edilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur. Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak —— ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler. Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde ve kaldırma kararı sonrasında yapılan araştırma neticesinde somut olaya bakıldığında; —- kayıtlarının tetkikinde davacılardan—- davaya konu işlerin yapıldığı tarihlerde davalı şirketin —- olarak çalışanları olduğu, davalı —- tarihli—–beyanından davacılar —– olarak çalıştığını beyan ettiği, —— cevabında davacılardan ———– arasında ticari kaydının bulunduğu ancak dava konusu iş tarihleri olan —- dönemlerinde —- kaydının bulunmadığının bildirildiği, kaldı ki davacı —- uyuşmazlık konusu işin yapıldığı dönemlerde davalının—– çalışanı olduğu, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu kanaatinin hasıl olduğu, davacıların inşaatta yaptıkları iş s sebebiyle ödenmeyen ücret alacaklarının tahsili için mahkememizde dava açılmış ise de; dava konusu uyuşmazlığın işçi ve işveren arasındaki ilişki içinde 4857 sayılı iş kanunu ve 5221 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun ilk maddelerinde belirtildiği üzere davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiği anlaşıldığından, tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli —–Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.