Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/73 E. 2021/408 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/73 Esas
KARAR NO : 2021/408

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/02/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi tarafından—- ile— sigortası yapılmış olan dava dışı ——- tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, hasar onarım bedeli ve değer kaybı alacağı araç sahibi —- tarihinde temlik edildiğini, araçta hasar tutarı — ücreti masraf yapıldığını, alacağın tahsili amacı ile davalı şirkete—– tarihli ihtarnamenin tebliğ edildiğini ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını beyanla, şimdilik 110,00 TL sinin ticari işlerde uygulanan en yüksek temerrüt faiz oranı üzeriden ve kaza tarihinden itibaren kabul görülmez ise ihtar tarihinde itibaren işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazminine, dava konusu hasar onarım bedeli için yapılan 287,64 TL ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak tahsiline, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının temlik alacağı sebebiyle aktif husumet ehliyetinin bulunduğunu ispat etmesi gerektiğini, temlik dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunduğunun ispat yükü davacı üzerindedir. Hukuka uygun esas ve şekil şartları sağlanmış temlik sözleşmesinin ispat edilememesi durumunda davanın aktif husumet yokluğundan reddini talep ettiklerini, belirsiz alacak davası açmada davacının hukuki yararı bulunmadığını, herhangi bir kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan mütalaa raporunda 10.558,31-TL hasar oluştuğu tespit edildiğini, müvekkili sigorta şirketi tarafından alınan yasal mevzuata uygun ekspertiz raporuna göre toplam hasar bedeli 3.640,93-TL olup, hesaplanan 01/04/2020 tarihinde —ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkilinin dava konusu zarara ilişkin sorumluluğu sona ermiştir. Dolayısıyla müvekkili şirketin dava konusu araç üzerinde oluşan hasar ve zarardan sorumluluğu kalmadığını, müvekkili sigorta şirketi tarafından alınan yasal mevzuata uygun ekspertiz raporuna göre toplam hasar bedeli 3.640,93-TL olup, hesaplanan 01/04/2020 tarihinde bizzat sigortalıya ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkilin dava konusu zarara ilişkin sorumluluğu sona erdiğini, Dolayısıyla müvekkili şirketin dava konusu araç üzerinde oluşan hasar ve zarardan sorumluluğu kalmadığını, davacı tarafından ödemenin eksik yapıldığı konusunda bir iddia olmadığı gibi bu hususta taleplerine dayanak fatura da sunulmadığını, araç onarımı gerçekleştirilmiş olduğundan fatura sunulması gerektiğini, davacı tarafından 10,00-TL değer kaybı bedeli talebinde bulunulduğunu, davacı tarafın sunmuş olduğu bilirkişi raporu kabul edilemez nitelikte olduğunu beyanla, ,aktif husumet yokluğundan davanın reddine, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki menfaat bulunmadığından başvurunun usulden reddine, esas girilmesi halinde başvuru sahibinin hasar bedeline ilişkin taleplerinin karşılanması nedeniyle haksız davanın reddine, teminat kapsamında olmaması sebebiyle değer kaybı bedeli taleplerinin reddine, yapılacak yargılamada, sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, zenginleşme yasağı ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesinin her durumda gözetilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin başvuran tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, meydana gelen trafik kazası nedeni ile araçta oluşan hasar bedeli ile değer kaybını sigorta şirketinden tazminine yönelik olarak açılan tazminat davasıdır.
—- tarihli Resmî Gazetede yayımlanan —–tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, — sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; davacı vekili, dava dışı ————–aracın hasarlanması nedeniyle oluşan hasar bedeli ve değer kaybı alacağının müvekkiline temlik edildiğini ileri sürerek bu tutarın —uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmektedir. Davacı tacir ise de, alacağını temlik eden— ile davalı şirket arasında akdi bir ilişki olup, davalının sorumluluğunun kaynağı bu sözleşmedir. Temlik eden —– tacir olduğuna dair dosyada bir delilin bulunmadığı, davaya konu aracın—– hususi kullanımlı özel araç olduğu, dava dışı ——– tüketici konumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın 6502 sayılı yasa hükümleri uyarınca Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi gerekir (İstanbul BAM —- HD. —— Sayılı Kararı). Hal böyle olunca aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden REDDİNE,
2-Taraflardan birinin, karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli—–Anadolu Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Yasal süre içinde Mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile İHTARINA,
4-Dava dosyasının talep üzerine gönderilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemece hükmedilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yolunun açık olduğu, istinaf dilekçesinde istinaf edilen hususlar ile nedenlerinin belirtilmesinin gerektiği, süresi içerisinde kararın istinaf edilmemesi halinde hükmün kesinleşeceği ve infaz edilebileceği açıklanmak suretiyle açık duruşmada verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.