Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/725 E. 2023/604 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/725 Esas
KARAR NO: 2023/604
KARAR TARİHİ: 26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket alacaklarının tahsili için icra takibi başlattığını, müvekkili şirketin davalıdan olan alacağını tahsil etmek için——- E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının da haksız ve hukuka aykırı bir şekilde itiraz etmiş ve takip durduğunu, müvekkilinin davalı şirkete değişik tarihlerde ve çeşitli inşaat malzemeleri satmış ve bu satış sonucunda bir kısım bakiye alacağının ödemediğini, müvekkili şirketin cari hesap ekstresinde ve şirket kayıtlarında alacaklı konumda bulunduğunu, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı yan kendisine yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davacı yanın dava dilekçesine cevap vermemiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,——– E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır. Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez. İtirazın iptali istemine konu, ——– E. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu vekili tarafından borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacı tarafın ticari defterleri incelenerek hazırlanan bilirkişi raporunda ,” Davacı şirket tarafından incelemeye ibraz edilen Davalı aleyhine başlatılmış ——— E. sayılı icra dosyası fotokopisinde, Davacı şirketin asıl alacak 51.378,84 TL, işlemiş faiz 13.112,80 TL olmak üzere 64.491,71 TL tutarında alacak talebinde bulunduğu, dosya kapsamında yapılan incelemelerde, dava konusu alacağın fatura alacağı olduğu anlaşılmış olup, işbu alacağa konu edilen faturalar incelemeye sunulduğu, bu kapsamda yapılan incelemelerde, faturaların irsaliyeli faturalar olduğu ve açık fatura olarak – “Açık fatura, mal veya hizmet tesliminde müşterinin, mal veya hizmet bedelini faturanın düzenlendiği anda ödemeyip, sonradan ödeyecek olması durumunda düzenlenen faturadır. ” tanzim edildiğinin görüldüğü, davacı şirket tarafından tanzim edilen irsaliyeli faturaların bir kısmına ilişkin dayanak belge, evrak sunulmuştur. Ancak 22.06.2019 tarih 8.649,40 TL ve 28.06.2019 tarih 17.298,80 TL tutarındaki irsaliyeli faturaların teslimine ilişkin bir belge evrak görülmemiş olup, bu irsaliyeli faturaların suretlerinden malzemelerin fabrikadan sevk edildiğinin görüldüğü, Mahkeme tarafından 22.11.2021 tarihinde ilgili kurumlara müzekkere yazılarak Davacı ——–Şti. ve Davalı ——– Şti.’nin 2018-2019 yıllarına ait BA/BS formları talep edilmiş olup, ilgili kurumlardan gelen cevap yazısı ekinde sunulan BA/BS formlarında: Davacı ——— Şti.’nin 2018 yılına ait BS formunda Davalı ——– Şti.’ye 6 adet fatura karşılığı KDV hariç 12.533,00 TL tutarında satım yaptığına dair beyanda bulunduğu, Davacı ——— Şti.’nin 2019 yılına ait BS formunda Davalı ——– Şti.’ve 67 adet fatura karşılığı KDV hariç 289.869,00 TL tutarında satım yaptığına dair beyanda bulunduğu, Davalı ——— Şti.’nin 2018 yılına ait BA formunda Davacı ——– Şti.’den 6 adet fatura karşılığı KDV hariç 12.533,00 TL tutarında alım yaptığına dair beyanda bulunduğu, Davalı ——– Şti.’nin 2019 yılına ait BA formunda Davacı ——- Şti.’den 65 adet fatura karşılığı KDV hariç 266.499.00 TL tutarında alıma dair beyanda bulunduğunun tespit edildiği, Dosya kapsamında sunulan 2018-2019 yılları Ba-Bs formları üzerinde yapılan incelemelerde, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, bu ticari ilişkiye istinaden faturalar tanzim edildiği, tarafların 2018 yılında mutabık olduğu, ancak 2019 yılında kesilen faturalarda uyuşmazlık bulunduğu, bu uyuşmazlığın 2 adet faturadan kaynaklandığı anlaşıldığı, dosya kapsamında yapılan incelemeler neticesinde, davacı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, yerinde inceleme talebinin bulunmadığı, Davacı şirketin ticari defterlerinde 51.378,87 TL alacaklı olduğu, Davalı aleyhine 51.378,87 TL asıl alacak 13.112,80 TL işlemiş faiz olmak üzere 64.491,71 TL tutarında icra takibi başlattığı, Davacı şirket tarafından tanzim edilen irsaliyeli faturalara ilişkin dayanak belgelerin ( irsaliye) bir kısmının dosya kapsamında mevcut olduğu, 22.06.2019 tarih 8.649,40 TL ve 28.06.2019 tarih 17.298,80 TL tutarındaki faturadaki ürünlerin fabrikadan sevk edildiği ve bu faturadaki malzemelerin teslimine ilişkin bilgi, belge, evrakın mevcut olmadığı, irsaliyeli faturaların açık fatura olarak tanzim edildiği, taraflara ait Ba-Bs formlarının incelenmesinde tarafların 2018 yılında mutabık olduğu ancak 2019 yılı Ba-Bs formlarında uyuşmazlık bulunduğu, bu uyuşmazlığın 2 adet faturadan kaynaklandığı anlaşılmış olup, Davacı ve Davalı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden tanzim edilen faturaların büyük bir kısmını ilgili dönemin Ba-Bs formlarında bildirildiği ancak Davalı şirketin ticari defter ve belgelerini ibraz etmemesi sebebiyle uyuşmazlık konusu 2 adet faturaya ilişkin tespit yapılamadığı, izah edilen nedenlerle Davacı şirketin ticari defterlerinde 51.378,87 TL arında alacaklı olduğu ancak Davacı şirket tarafından tanzim edilen faturaların Davalı şirkete teslimine ilişkin evrak sunulmayan 2 adet 25.948,20 TL tutarındaki irsaliyeli faturaların cari hesap alacağından düşümü ile 25.430,67 TL tutarında asıl alacak talebinde bulunabileceği, Davacı ———- Şti.’nin, Davalı ——— Şti.’den 25.430,67 TL asıl alacağa 6.631,05 TL işlemiş faiz olmak üzere 32.061,70 TL alacak bulunabileceği, Takdiri Mahkemeye ait olmak üzere Davacı şirketin 25.430,67 TL tutarında asıl alacak, 6.631,05 TL işlemiş faiz olmak üzere 32.061,70 TL tutarında alacak talebinde bulunabileceği “olduğu tespit edilmiştir.
İtirazlar üzerine hazırlanan bilirkişi ek raporunda ,” Mahkemenin 01.11.2022 tarihli duruşma tutanağında; “Dava dışı ——– yazı yazılarak, 22.06.2019 tarihli ——- nolu 8.649,40 TL ve 28.06.2019 tarih ——- nolu 17.298,80 TL bedelli faturalarda yer alan malların teslimine ilişkin tüm belgelerin gönderilmesinin istenmesine ve bu malların davacı adına davalıya teslim edilip edilmediğinin sorulmasına,” karar verildiği, dava dışı şirketin 13.02.2023 tarihli müzekkere cevap dilekçesinde fatura içeriğinin davacı ——– Yapı adına davalı ——- şirketinin ——- Mahallesi ——– Sokak adresine sevk edildiğine dair Sevk irsaliyesi ve nakliye fişlerini dosya kapsamına ibraz ettiğinin görüldüğü, davalı şirkete kök raporumuz 09.08.2022 tarihinde davalı şirkette evrak almaya yetkili ——– tebliğ edildiği, ancak davalı şirketin önceki tebligatlara dönüş yapmadığı gibi bu tebligata da dönüş sağlamadığı, davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi hususunda mahkemeye başvurmadığı “HMK.nun 220/3.maddesinde “Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir, “HMK.nun 222/5. Maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır, hukuksal düzenlemesi karşısında davalı yan resmi defter ve belgelerini ibraz etmediğinden, resmi defter ve belgelerinde faturaların kayıtlı olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Eğer davalı taraf defterlerini ibraz etse idi, dava konusu, teslime konu faturaların davalı yan kayıtlarında olup/olmadığı tespit edilebilirdi, davacı yanın incelenen defterlerinde kayıtlı faturalar, fatura münderacaatı emitia/hizmetin davalı yana teslim edildiğinin karinesi olarak benimsenebilir. ” takdiri Mahkemeye ait olmak üzere davacının, 22.06.2019 tarih 8.649,40 TL ve 28.06.2019 tarih 17.298,80 TL tutarındaki faturadaki ürünlerin fabrikadan davalı şirkete sevk edildiği ve davacının cari hesapta görüldüğü üzere davalı ——– şirketinden Davalı şirketten 51.378,84 TL tutarında alacaklı olduğu, davacı şirketin 51.378,84 TL cari hesap alacağına 08.02.2021 icra takip tarihinde 12.258,08 TL işlemiş faiz talebinde buluna bileceği sonucuna varılmış olup, takdirin mahkemeye ait olduğu, Davacı şirketin faiz talebinin 13.112,87 TL olduğu, icra takibinde talep edilen faizin reeskont avans faizi olmakla birlikte reeskont avans faizinde kademeli faiz oranı uygulandığından Davacı şirketin başlangıç ve bitiş tarihlerinde faiz oranını 9619,50 olarak talep etmiş olmakla birlikte ara dönemlerde ——- yayınladığı faiz oranları değişken olup, işlemiş faiz talebi aşağıdaki tabloda ayrıntılı olarak gösterildiği üzere 12.258,08 TL olarak hesaplandığı” “olduğu tespit edilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı taraf usulüne uygun tebligata rağmen inceleme gününde defterleri ibraz etmediğinden davacı tarafın defterleri lehine delil olarak kabul edilmiştir.Davacı tarafın ticari defterlerine göre davacının davalıdan 51.378,84 TL alacaklı olduğu,, vergi dairesi yazı cevaplarının incelenmesinde tarafların BA/BS formlarının 22/06/2019 tarihli 8.649,40 TL ve 28/06/2019 tarih 17.298,80 TL bedelli iki fatura dışında uyumlu olduğu görülmüştür. Her ne kadar iki fatura davalı tarafından vergi dairesine bildirilmemiş ise de davacı defterlerinde kayıtlı olması ve HMK 222/3. Maddesine göre de davacı defterleri lehine delil sayıldığından ve bu faturaların dava dışı ——– şirketi tarafından sevkinin yapıldığına ilişkin evraklarında dosya kapsamına sunulduğu dikkate alındığında bu iki faturadaki mallarında davalıya teslim edildiğine kanaat edilmiştir.Taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında, davacının satıma ve faturalara konu malları davalıya teslim ettiğinin, bizzat davalı tarafından vergi dairesine sunulan Ba formları ile sabit olduğu, bu hususun davalı tarafın ticari defterlerinden de anlaşıldığı, davalının satın aldığı mallara ilişkin olarak davacı tarafından düzenlenen faturaları kayıtlarına işleyerek ilgili vergi dairesine bildirdiği, malın fatura ile teslim edildiğinin kural olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.. —— Sayılı Kararı, ——– Sayılı Kararları da aynı doğrultudadır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun bilirkişi raporu da hükme esas alınarak ve alacağın varlığına kanaat getirerek davanın kabulü yolunda hüküm tesis edilmiştir. Davacı tarafın davalı tarafı takip öncesinde temerrüde düşürdüğüne ilişkin delil bulunmadığından işlemiş faize yönelik talebir reddine karar vermek gerekmiştir.İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1-Davalının ——– E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 51.378,84 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 3.509,68 TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 778,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.730,78‬ TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 778,90 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 838,20 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 230,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.230,75 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 980,51 TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı yararına karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 17.900,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——–bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin haklılık oranına göre 1.051,61 -TL.sinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına, 268,39 TL.sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde ——– Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2023