Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/715 E. 2022/143 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/715 Esas
KARAR NO: 2022/143
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ: 01/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında — anlaşma yapıldığını, — bedeli olarak davalının hesabına—– para gönderdiğini, mobilyaların tesliminde meydana gelen sorunlardan dolayı gönderilen araların iadesi için kendisine —- yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, davalının ihtarnameye olumlu bir cevap vermemesi üzerine —- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, bu nedenle davanın kabulün ile borçlunun itirazının iptaline ve takibin devamına, alacağın yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli itiraı nedeni ile %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında —– sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin söz konusu ilamsız takibe süresinde itiraz ettiğini, Müvekkilinin ortağı olduğu —- firması ile davacı arasında yapılmış olan—- sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye istinaden davacının müvekkilinden —- alımları karşılığında — ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin söz konusu ürünleri davacıya eksiksiz olarak teslim ettiğini, davacının aldığı ürünleri —- satış amaçlı aldığını beyan ettiğini, söz konusu —- Müvekkilinin firması ile davacının istediği ve çalıştığı —– şirketine yüklenerek teslim edildiğini, davacı ile müvekkilinin yaptığı anlaşma neticesinde ödemeleri taksitler halinde aldığını, davacının kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını, Müvekkilinin kendi şirketi adına, söz konusu satım sözleşmesine ilişkin bazı ödemeleri şahsi hesabına aldığını, bunun sözleşmeye istinaden olduğu gerek eft açıklamalarında gerekse var olan sözleşme ile sabit olduğunu, Davacı sebepsiz zenginleşme yollarını aradığını, dava dilekçesinde mobilya alımı için ödeme yaptığını beyan ettiğini, müvekkilinin davacıya karşı ne şahsı ne firması adına hiçbir borcu bulunmadığını beyanla; Davacının haksız takip nedeniyle %40 dan az olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine davanın yetkisiz mahkemede açıldığının kabulü ile reddedilmesine, davacının taleplerinin kanuna aykırı olması nedeniyle reddedilmesine, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
—- Görevsizlik kararı ile dosyanın Görevli —- Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, verilen karar tarafların istinaf etmemesi nedeni ile kesinleşerek dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Dava, taraflar arasında kurulan sözleşme kapsamında oluşan alacağın tahsili amacı ile açılan alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre; ticari işletme, —-işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile —–işletmesi arasındaki sınır, —- çıkarılacak kararnamede gösterilir —- Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir—
İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve —- maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır —-
5362 nolu ——ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 3. maddesinde —–ve Sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, —- —–belirlenen —– — dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya —– kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler, olarak tanımlanmıştır.
TTK 24 ve devamı maddelerde düzenlenen —– ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle —–boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin —— kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden —–sayılmasını gerektirmez.
—- sayılı —- belirlenmiş olup, bu kararda, 5362 sayılı ——ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk -Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;
a) —— tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak —- kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların —–ve sanatkâr sayılmaları ile —– ve dolayısıyla ———- kaydedilmeleri,
Ancak——- kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, ——– sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe —— ve dolayısıyla —– bünyesindeki odalara kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı —– sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, —marifetiyle —- aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile —— dolayısıyla ——-bünyesindeki odalara kaydedilmeleri, kararlaştırılmıştır.
6102 sayılı Türk –Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve temyiz incelemesi aşamasında —- re’sen incelenir.
— tarihli cevabı yazısında Davacı —- dava tarihi itibari ile bilanço esasına göre defter tuttuğu, —Sınıf tacir olduğu, —– kayıtlarından da davacının tacir olduğunun anlaşıldığı, davalı — yazı cevabında — yılında ticareti terk ettiği, dava dışı —- ortağı olduğunun belirtildiği bu hali ile davalının tacir sayılamasının mümkün olmadığı, şirket ortağı yönetici olmasının davalıya tek başına tacir sıfatını kazandırmayacağı, davacının tacir sıfatı bulunsa da davalının tacir sayılmasının mümkün olmaması ve eldeki davanın nisbi ticari dava olarak değerlendirilemeyeceği görüldüğünden davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılmıştır. —-
Görevli mahkemenin —– olduğuna dair karşı görevsizlik kararı vermek gerektiğinden ve iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı meydana geldiğinden dosyanın — gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN GÖREVSİZLİK NEDENİYLE DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin—- olduğunun tespitine,
3-Mahkememiz ile — arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıktığından mahkememizce verilen karar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği taktirde HMK’nın 22/2 maddesi gereğince görevli mahkemenin belirlenmesi için DOSYANIN — ADLİYE MAHKEMESİ —- DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-6100 sayılı HMK md. 331/2 uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/03/2022