Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/686 E. 2022/620 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/686 Esas
KARAR NO:2022/620

DAVA:Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ:27/10/2021
KARAR TARİHİ:28/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı— sicil numarası ile—- yapımı için kurduklarını, sonrasında —hissedar alarak alınmasıyla; ortaklık yapısı — ortaklı hale geldiğini, ardından da — merkezi— taşınarak — sicil numarasını aldığını, sonrasında —–almışolduğu — imalatına başladığını, müvekkili olan şirketin de inşaat alanında faaliyet göstermekte olduğunu, bu sebeple — ile inşaat yapım işlerine ilişkin sözleşme imzaladığını, sözleşmenin imzalanması sonrası müvekkili sözleşme gereği üstlendiği bütün edimleri eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen diğer bir çok —gibi parasını alamadığını, parasını alamayan müvekkilinin “—-sayılı davasını açtığını, müvekkilinin açmış olduğu davayı kazandığını ve kararın kesinleştiğini, ancak bu süreçte davalıların — ait banka hesabında bulunan parayı yurt dışına kaçırmaları sebebiyle alacağın tahsil edilemediğini, söz konusu mahkeme kararının —- arasında hukuki iş birliğine ilişkin sözleşme kapsamında, mahkeme kararının tanınması ve tenfizini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu tüm bu nedenlerle —tarih ve —nolu kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesine, yargılama gider ve harçları ile — vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —Vekili cevap dilekçesinde özetle; 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 51. Maddesi’ne göre, Görevli Mahkeme, “kendisine karşı tenfiz istenen kişinin — yerleşim yeri” olup, Müvekkil Şirketin —-olduğundan Müvekkili yönünden yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davacı tarafın — dava şartı yerine getirilmediğini, mahkemenin Tensip Zaptı ile Davacı vekiline dava konusu —nolu kararının aslı veya onanmış örneği ile tercümesinin onanmış örneğini dosyaya ibra emek üzere —haftalık kesin süre verilmesine” karar verildiğini ancak 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 53. Maddesi’ne göre, daha sonradan sunulacağı bildirilen belgeler, tenfiz dilekçesine eklenmesi zorunlu olan belgelerden olduğunu, dava şartı niteliğinde olan belgelerin sunulmaması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini tüm bu nedenlerle öncelikle müvekkili şirket yönünden yetkisizlik kararı verilmesini ve neticede davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı —cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında bugüne kadar herhangi bir ticari ilişki vukubulmamış olduğunu, bu anlamda bir cari hesap kurulmadığını, herhangi bir borç doğmadığını tanıma ve tenfiz’i talep edilen karar incelendiğinde kararın —- firması ile ilgili olduğu / bu firma aleyhine verildiği görülmekte olduğunu, müvekkili olan firmanın —bir takım ticari faaliyetlerde bulunmuş ise de, yukarıda belirtildiği üzere Tanıma ve Tenfiz’i istenen kararda; — kanunlara göre kurulu, adresi — bulunan, —- olan bir firma olduğu görülmekte olduğunu, buna göre –kurulu bir firma aleyhine alınan kararın — icrası ancak “—-” ismi aleyhine verilebiceğini ve — bu isimde bir firma bulunmadığını tüm bu nedenlerle davanın husumet itirazları uyarınca MÖHÜK 54/ç’ye aykırı hareket edilmesi ve sair itirazlarımız dahilinde reddine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı —-Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin usul ve yasaya aykırı olup davanın reddi gerekmekte olduğunu, şöyle ki tanınması ve tenfizi istenilen —- tarihli ve—numaralı kararı—— aleyhine alınan bir karar olduğunu, bu şirketin —kanunlarına uygun olarak kurulduğunu, tanınması ve tenfizi istenen kararda ve —sipariş formunda belirtildiği gibi şirketin adresi — olduğunu, bu şirketin— bağlı olduğunu, kendine ait —– olan tüzel kişiliğe haiz bir şirket olduğunu,—- olarak —açmış olduğu ihaleye katılabilmek amacıyla kurulduğunu, kurulduktan sonra —-mevcut kanunlara göre —- yapabilmek için ayrı ayrı tüzel kişiliklere haiz şirketlerin kurulması gerekli olduğunu, her şirketin kendine has ayrı —-, ayrı ticaret sicili belgesi ve ayrı çalışma izin belgesi almış olması yanında oturma izni, inşaat ruhsatı alabilmek için de ayrı ayrı şirketlerin kurulması gerekmekte olduğunu, her şirket alınan o projeyi yapmak için kurulmuş olup şirketler arasında hukuki ve maddi bağ olmayacağından dolayı şirketlerin birbirlerine karşı herhangi bir kefalet veya müteselsil sorumluluklarının olmadığını, yani kurulmuş şirketlerin birinin borcundan dolayı diğerinin alacaklarına haciz konularak tahsilat yönüne gidilemeyeceği kanun gereği olduğunu, nitekim—alacaklara bloke koydurmak istemesi üzerine — yerel mahkemesi şirketler arasında bağ olmadığı ve ayrı ayrı tüzel kişiliklerinin olması nedeniyle bu talepleri reddettiğini, Tanıma ve tenfizi istenen —tarihli ve —numaralı kararda—firmasının borçlu olduğu belirtildiğini bu firmanın tamamen —kanunlarına göre kurulduğunu, — şubesi olmadığı gibi herhangi bir ortaklık yapısının da olmadığını, bu nedenle müvekkili olan firma —- aleyhine tanıma ve tenfiz kararı verilmesi yasaya aykırı olduğunu tüm bu nedenlerle davacı tarafça açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkememizce; —Ticari İşletmesine ilişkin tüm sicil kayıtları getirtilmiş, —-ayılı dosyası ve — Esas sayılı dosyası ayrı ayrı —celp edilerek incelenmiştir.Dava; —-nolu kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.Tenfizi istenen —-mahkeme kararı gereğince; davacı ile iş sahibi —-arasında bir takım inşaat işlerini yapması konusunda eser sözleşmesi yapıldığı, davacının edimlerini yerine getirmesine rağmen ücretini alamadığı iddiasıyla açtığı davada — tutarındaki borcu ödemesi hüküm altına alınmıştır. Davanın dayanağı olan — tarih ve—nolu kararında; davacının — tebligat yapılmak suretiyle kararın temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.Somut olayda uyuşmazlık; tenfizi istenen —-mahkeme kararındaki davalı ile iş bu davanın davalılarının aynı olup olmadığı, iş bu dosya davalısının söz konusu yabancı mahkeme kararı gereğince davacı şirkete borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.MÖHUK’un “tenfiz şartları” başlığını taşıyan 54/ç maddesi “o yer kanunları uyarınca kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı — Mahkemesine itiraz etmemiş olması” ve 54/b maddesi “ilamın — Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmeşi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir —- mahkemesince verilmemiş olması” hükümlerini içermektedir.Dosya kapsamındaki evraklardan, tenfize konu ilamda borçlu olduğuna karar verilen tüzel kişiliğin — ile davalı şirketlerin oluşturduğu — ünvanınn farklı olduğu, tenfize konu ilamda borçlu olduğuna karar verilen davalı şirketin—-olduğu açıkça yazmakta ise de, davalıların oluşturduğu ve davacı tarafça işbu davada husumet yöneltilen —Ticari İşletmesinin ana merkezinin — olduğu, söz konusu —– tenfize konu ilamda borçlu olduğuna karar verilen —- arasında olası organik bağ bulunsa bile iş bu dava —- mahkeme ilamında davalı olarak gösterilmeyen ve söz konusu alacaktan sorumluluğu bulunmayan davalı şirketlere karşı açıldığı, dolayısıyla tenfizi istenen ilamdaki davalı ile iş bu dava dosyasının davalılarının aynı olmadığı anlaşıldığından, benzer mahiyetteki—- Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak, pasif husumet nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Davanın REDDİNE,
2-)Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken — harcın, peşin yatırılan harçtan mahsubu sonucu kalan— harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-)Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-)Davalılar kendilerini vekille temsil ettiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince davalılar vekillleri için tayin olunan —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine,
5-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK md. 333 uyarınca karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,Dair; davacı vekili ile davalılardan— Vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren — hafta içinde —Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.