Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/635 E. 2022/781 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/635 Esas
KARAR NO : 2022/781

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/10/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davalı—- hizmeti neticesinde müvekkili şirketin, davalı borçludan 765,18 TL tutarında alacağı bulunduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında sözleşmeye dayanmayan bir taşıma ilişkisi kurulduğunu, müvekkili şirketin davalı/borçluya ait taşıma işlemlerini gerçekleştirdiğini, taşıma ilişkisi sonucu karşı tarafın ödemesi gereken hizmet bedeli borcu doğduğunu, ancak davalı/borçlunun borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için davalı tarafa yazılı ve sözlü olarak defalarca kez müracaat edilmiş ise de, herhangi bir olumlu netice elde edilememiş ve bunun üzerine davalı tarafa karşı —dosyası üzerinden — bedelli icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazları neticesinde durdurulan icra takibine yapılan kısmi ödemeden sonra kalan bakiye açısından müvekkil —- tarafından başlatılan ——takibinin kalan bakiye üzerinden devamı amacıyla davanın ikame edildiğini, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığını beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davanın kabulü ile itirazı iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine %20.den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın diğer taleplerini kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile, müvekkil şirketin dava dilekçesinde ve ödeme emrinde belirtildiği şekilde borcu bulunmadığını, takibe konu faturalar içeriğinden/dayanağından dolayı müvekkilimizin takip talebinde alacaklı olarak gözüken davacı şirkete hiçbir borcunun mevcut olmadığını, taraflarınca işleyecek ve işlemiş faize ve faiz oranına da itirazda bulunduklarını, davacı tarafın talep ettiği faizin fahiş olduğunu, faiz başlangıç tarihinin neye göre saptandığı, hangi tarihler arası faiz işletildiğinin açıklanmadığını, bu itibarla, hangi dönemi kapsadığı belli olmayan işlemiş ve işleyecek faize itiraz edildiğini, ispat yükü davacı tarafta olup takip dayanağından dolayı alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini, öte yandan müvekkil şirketin takibe konu edilen cari hesaba/ fatura alacağına ilişkin taraflar arasında akdedilmiş hiçbir sözleşmenin bulunmadığını, davacı tarafın cari hesaba ve kayıtlı faturalara dayanarak alacağını ispat etmesi tek başına yeterli olmayıp başka delillerle alacağını ispat etmesi gerektiğini, somut olayda taraflar arasında davaya konu edilen hukuki bir işlem bulunmadığını, davacı yan her ne kadar sunmuş olduğunu iddia ettiği hizmeti, fatura ile ispat etmeye çalışmakta ise de; ne fatura ihdası ne de faturanın karşı yana tebliği, faturanın işaret ettiği hizmetin verilmiş olduğuna dair kesin karine teşkil edeceğini, fatura verenin ayrıca hizmeti verdiğini de ispat etmesi gerektiğini, davacının müvekkil adına fatura düzenlemek suretiyle alacaklı olduğu iddiasının müvekkil açısından herhangi bir bağlayıcılığı olmayacağını, nitekim bu husus—— nitelikli kararlarında da vurgulandığını beyanla; itirazın iptali davasının reddine, kötü niyetli davacı tarafın İcra İflas Kanunu hükümleri uyarınca %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, ——-sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir
İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş bulunan itirazın iptali davası, borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini (ve bu suretle, takip konusu alacağın borçludan alınmasını) sağlamak amacı ile açılır.
İtirazın iptali davası açılabilmesi için; a) Yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz. Eğer, icra mahkemesince “ödeme emrinin iptaline” ya da “icra takibinin iptaline” karar verilmişse, iptal davası konusuz kalır.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır. Davacının, itirazı herhangi bir şekilde öğrenip öğrenmemesi de sürenin başlamasını gerektirmez.
İtirazın iptali istemine konu,———— takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının, davalı borçlu aleyhine genel haciz yolu ile icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği; borçlu tarafından Borca itiraz edildiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği huzurdaki davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi tarafından verilen raporda özetle; “Davacı tarafın —– ait ticari defterlerinin tasdik işlemleri yasal süreleri içerisinde yapıldığı ve defterlerin sahibi lehine delil kabiliyetlerinin bulunduğu, Davalı tarafa ait ticari defterlerin incelenmediği, Davacı taraf kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan—- Mahkeme’nin takdirinde olduğu, ” şeklinde rapor sunulmuştur.
Somut olayda davalı tarafın usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunmadığı, yerinde inceleme talebinde bulunulmadığı, davacı tarafın ticari defterlerini incelenmek üzere sunduğu ve davacı tarafın defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu, HMK 222/3. Maddesinde ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde)yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. (Değişik 28.07.2020T. 7251 Sy. Kanun-23.madde). Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükmünün düzenlediği görülmüştür.
Davalı taraf defter inceleme günü ticari defterlerini incelemeye sunmamıştır. Taraflar arasındaki taşıma ilişkisi neticesinde düzenlenen ——— davalı adına imza attığı ve davalı — ilgili evraka basıldığı görüldüğünden davalı şirket ve yetkililerine taşıma belgesindeki imza ve kaşe hususunda isticvap davetiyesi tebliğ edilmiş ancak davalı taraf isticvabın yapılacağı duruşmaya katılmamıştır. Davalı şirketin çalışan listesi——- celbedilmiş, yazı cevabına göre de taşıma belgesinde davalı adına imzası bulunan — davalı çalışanı olduğu tespit edilmiştir. Hal böyle olunca taşıma hizmetinin davacı tarafından sunulduğu ancak davalının hizmet bedelini ödemediğine kanaat getirilerek davanın kabulü yolunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 67.maddesinin 2.fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Takip talebi ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde alacak likit olduğu anlaşılmakla asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalının tahsiline ilişkin talebin kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —– sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin aynen devamına,
2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin nispi harc olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı tarafından yapılan 150,25-TL tebligat ve müzekkere gideri, 900,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.050,25-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —- esaslara göre belirlenen 765,18-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —-ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.